İklim değişikliği ozon tabakasındaki iyileşmeyi yavaşlatıyor
Ozon tabakasındaki deliği keşfeden bilim insanlarından Jonathan Shanklin, "Dünyanın yüzeyi iklim değişikliği ile ısınmasına rağmen, ozon tabakası soğuyor dedi.
Ozon tabakasındaki deliği keşfeden bilim insanlarından ve İngiliz Antarktika Araştırması Meteoroloji Uzmanı Jonathan Shanklin, ozon deliğinin yavaş da olsa bir iyileşme sürecinde olduğunu ancak iklim değişikliğinin bu iyileşmeyi yavaşlattığını söyledi.
Dünyanın yüzeyinden 10 ila 50 kilometre yükseklikte bulunan ozon tabakası, insan sağlığı için zararlı ultraviyole ışınların yüzde 99'unu emme özelliğiyle canlı yaşamının devamı için hayati önem taşıyor.
Bilim insanları 1970'lerin sonuna doğru, tabakada incelme olduğu yönünde kaygılar dile getirince bu alandaki çalışmalar hızlandı.
Kutuplarda kimyasal tepkimenin daha etkili olması nedeniyle ozon tabakasını Antarktika'da inceleyen bilim insanları Jonathan Shanklin, Brian Gardiner ve Joe Farman 1985 yılında ozon deliğini keşfetti.
Bu keşiften iki yıl sonra bir araya gelen devlet ve hükümet başkanları 1987'de "Ozon Tabakasını İncelten Maddelere Dair Montreal Protokolü"nü imzaladı. Protokolle, ozon tabakasında incelmeye neden olan kloroflorokarbon (CFC) adlı kimyasalın kullanımı yasaklandı.
Birleşmiş Milletler, bu protokolün 7'nci yıldönümü olan 16 Eylül 1994'te ise "Uluslararası Ozon Tabakasının Korunması Günü"nü kabul etti.
"Ozon deliği bu yıl, son on yıl ortalamasına yakın oranda büyüdü"
Jonathan Shanklin, Uluslararası Ozon Tabakasının Korunması Günü dolayısıyla sorularını yanıtlarken her yıl ağustos-ekim arasında büyüyen kasım-aralık arasında ise küçülen ozon deliğinde bu yılki büyümenin devam ettiğini ve önümüzdeki haftalarda da süreceğini belirtti.
Shanklin, "Ozon deliği bu yıl, son on yıl ortalamasına yakın oranda büyüdü ancak daha uzun dönemle kıyaslandığında iyileşme gözlemleniyor. Son 20 yılda uzaydan ve yerden yapılan gözlemler, yavaş bir iyileşmenin başladığını gösteriyor." dedi.
Ozon deliğinde mevsimsel döngülerle meydana gelen değişimlerin yıl bazında farklılık gösterebileceğine dikkati çeken Shanklin, genele bakıldığında ortalama bir iyileşme sürüyor olsa da yıl bazında ciddi oranda incelme meydana gelebildiğini, 2020 ve 2021'de bunun örneklerinin yaşandığını söyledi.
Shanklin, ozon deliğindeki tam iyileşmenin kısa vadede gerçekleşmeyeceği yorumunu yaparak, "Antarktika ozon deliği 50 yıl daha var olmaya devam edecek." ifadesini kullandı.
Montreal Protokolü sayesinde ilerleme kaydedildi
Ozon deliğindeki iyileşmenin Montreal Protokolü hükümleri sayesinde olduğunu vurgulayan Shanklin "Protokol, ilk yazıldığı zamanki bilimsel bilgi durumu ile sınırlı değil. Aksine bilimsel anlayış geliştikçe değişebilir. Bilimsel bilgi arttıkça, kontrollü listeye yeni gazlar eklenebilir ve protokolün bu anlamda son derece ilerleyici bir bakış açısı bulunuyor." değerlendirmesinde bulundu.
Ozon tabakasındaki iyileşmeyi potansiyel olarak yavaşlatan belirli nedenler olduğunu kaydeden Shanklin, şöyle devam etti:
"Bunlardan biri ozon tabakasına zarar veren yeni gazların atmosfere salımı. Bunlar Montreal Protokolü'ne eklenebilir olmalarına rağmen, etkilerinin yasak listesine eklenebilecek kadar net görülebilmesi için on yıl gibi bir süre gerekebilir. İkinci neden, ozon tabakasına zarar verdiği bilinen gazların cehalet veya ticari açgözlülük sonucunda atmosfere yasa dışı olarak salınması ki bu durum yakın zamanda Güneydoğu Asya’da tespit edildi. Yasa dışı üretim ve salımların tespiti konusunda ilgili makamların bilgilendirilmesiyle hızla harekete geçiliyor ve bu gazlar tekrar kontrol altına alınıyor. Ancak bu durum, daha iyi bir yer tabanlı algılama ağının ne kadar gerekli olduğunu gösteriyor."
"Karbon salımı oranlarında önemli bir değişiklik olmuyor"
Ozon tabakasındaki iyileşmeye sekte vuran bir diğer unsurun iklim değişikliği olduğunu ve bu iki çevre sorunu arasında karşılıklı bir ilişki olduğunu anlatan Shanklin "Hükümetler karbondioksit ve metan gibi sera gazlarının atmosfere salımını kontrol etmekten bahsederken, salım oranlarında önemli bir değişiklik olmuyor. Özellikle karbon salımı, ‘aynı tas aynı hamam’ artmaya devam ediyor." eleştirisinde bulundu.
Shanklin, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İklim değişikliği ve ozon deliği birbirini etkiliyor. Dünyanın yüzeyi ısınmasına rağmen, ozon tabakası soğuyor; bu da kimyasal reaksiyonların oranını ve atmosferik dinamikleri değiştiriyor. Bu durum ozon tabakasındaki iyileşmenin daha uzun sürmesine neden olabilir. İklim değişikliği nedeniyle son yıllarda Arktik ozonda önemli miktarlarda tükenme görüldü."
"Geçici çözümler uygulamak yerine zihniyetimizi değiştirmeliyiz"
Montreal Protokolü’nün tüm çevre sorunları için bir eylem modeli sunabileceğine, çevresel krizleri hafifletecek potansiyel strateji seçenekleri konusunda bilimsel kanıt sağlayabileceğine ve politikacılar için tavsiyelerde bulunabileceğine işaret eden Shanklin, "Her bir krizin üzerine ayrı ayrı yara bandı yapıştırmaktansa sorunun kendimiz olduğunu kabullendiğimiz, hepten bir kültür değişikliği gerekli. Korkarım ki ancak tam anlamıyla bir felaket yaşanırsa bu kültür değişikliğini fiilen gerçekleştirmeye yetecek kadar kişinin zihni değişecektir." dedi.
Shanklin, "Mevcut uygarlığımızın çöküşüne yol açması muhtemel bir yönde ilerliyor olsak da her daim umut olduğunu ve insanoğlunu yeryüzünden silecek de olsak, diğer canlıların hayatta kalacağını belirterek sözlerimi sonlandırmalıyım." diye konuştu.