İlk Kürtçe öğretmenleri mezun oldu
Bakanlar kurulu kararıyla 2009 yılında Mardin Artuklu Üniversitesi bünyesinde kurulan Kürdoloji Enstitüsü'nden mezun olan öğrenciler törenle diplomalarını aldı. Bu yıl Yaşayan Diller Enstitüsü Kürtçe Öğretmenliği Tezsiz Yüksek Lisans’tan 310 öğrenci Kürtç
Yayınlanma:
Bakanlar kurulu kararıyla 2009 yılında Mardin Artuklu Üniversitesi bünyesinde kurulan Kürdoloji Enstitüsü'nden mezun olan öğrenciler törenle diplomalarını aldı. Bu yıl Yaşayan Diller Enstitüsü Kürtçe Öğretmenliği Tezsiz Yüksek Lisans’tan 310 öğrenci Kürtçe, 90’ı ise Zazaca olmak üzere toplam 400 öğrenci mezun oldu.
Mardin Artuklu Üniversitesi 'Türkiye'de Yaşayan Diller Enstitüsü Kürtçe Öğretmenliği Tezsiz Yüksek Lisans mezuniyet töreni düzenlendi. Artuklu Üniversitesi Rektörlük binasında düzenlenen törende mezun olan 400 öğrenci, ilk kez kep fırlatarak mezuniyetlerini coşkuyla kutladı.
Artuklu Üniversitesi Rektörlük Binası Konferans Salonu'nda düzenlenen mezuniyet törenine; Mardin Büyükşehir Eş Başkanı Ahmet Türk, Artuklu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Serdar Bedii Omay, Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi’ne bağlı Milli Eğitim Bakanı Asmad Mohammed, Kuzey Irak Başbakanı Neçirvan Barzani’nin Danışmanı Zivrek Kamal, Küzey Irak Kültür Bakanı Kava Mahmut ve Kürt sanatçı Şiwan Perver’in eski eşi Gulistan Perwer katıldı.
Mezuniyet töreninde açılış konuşmasını yapan Artuklu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Serdar Bedii Omay, Bundan 10-15 yıl öncesine kadar, Türkiye’de bu ülkenin kültürel, etnik ve dinî farklılıklarını görmeyen, tek tip bir vatandaş olmaya zorlayan bir devlet anlayışı var olduğunu; bu anlayışın, neredeyse üretilen her politikaya, oluşturulan kalkınma planlarına, alınan her karara yansıdığını söyledi. Bu durumdan en çok etkilenenlerin başında Kürtler olageldiğini belirten Omay, "Kürt kelimesinden hazzetmeyen, Kürdün kültürüne ve diline dair bir şey duymak istemeyen bir kamuoyu algısı, bir kanaatin oluşması için zoraki çabalara girişen, art niyetli kesimler, kişiler vardı. İşte bunların tesirinde kalan devlet aygıtı da halkın tabii özelliklerini, kültürünü görmezden gelen, arka plana iten politikalarla, bilerek veya bilmeyerek, insanımıza türlü zulümler etti. Elbette bu kem fikirlere sahip olanlar, maalesef hala var. Ama şükürler olsun ki artık ülke yönetiminde söz sahibi değiller.” dedi.
Kürt meselesinin çözümünün ciddi ve samimi olarak konuşulduğu, Kürtlerin yaşadığı sorunların artık çözülmesinin gerekliliğinin ortaya çıktığı günlerde, 2009 yılının sonlarında, üniversitelerinde ciddi ve kritik bir karar aldıklarını ifade eden Omay, şöyle konuştu: ”Kürt dili ve kültürünü akademik anlamda ele almak istediğini ortaya koyduk ve bu konuda YÖK’e başvurduk. Bu çabamız, yerli ve yabancı basında çok büyük bir ses getirdi. Ülke kamuoyunda lehte ve aleyhte birçok yayın yapıldı. Yazılar ve incelemeler kaleme alındı. Görsel ve sosyal medyada, üniversitemizin bu çalışmaları gündeme getirildi, konuşuldu. Evet, bizler önemli ve değerli bir şey yapıyorduk. Bu alanda, yüzyıllık bir inkârın tortularını, kirlerini temizliyorduk. Ama bizim bütün bunlardan daha fazla önemsediğimiz bir şey vardı. Bu işi siyasi mülahazalardan uzak tutup akademik titizliği öne çıkaran bir anlayışla ele almak, Kürt dili ve kültürünün yıllardır ihmal edilişini telafi etmeye çalışmak ve bu konuda en önemli merkez olmak.”
"MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI ÖĞRENCİLERİN ATAMASINI YAPMASI GEREKİR"
Bugün artık, alanında birçok ilki gerçekleştirmiş, ciddi sayıda mezun vermiş, en önemli eğitsel materyal ve akademik yayınları gerçekleştirmiş bir dil enstitüsü olduklarını vurgulayan Omay, konuşmasına şöyle devam etti: ”Bugüne kadar bine yaklaşan Kürtçe Öğretmenliği Bölümü öğrencisine, 100’ü aşkın yüksek lisans talebesine, bin 200 civarında dil kursu katılımcısına eğitim vermiş, 40 civarında akademik personele sahip bir akademik birim olarak, Yaşayan Diller Enstitüsü bizleri gururlandırmaktadır. Şöyle bir geriye dönüp baktığımda, mesela bir 15 yıl önce, bir tıp akademisyeni olarak bana 'Bütün bu işler Türkiye’de gerçekleşecek ve bunlara sen rehberlik edeceksin, yoldaşlık edeceksin' deselerdi, gerçekçi olmak gerekirse, inanmazdım. Evet, o zamanlar da bütün bu güzel işlerin hayat bulmasının ümidini taşır, hayalini kurar ama gerçekleşeceğine inanmazdım. Ama şükürler olsun ki bütün bunlar adım adım gerçekleşiyor. Artık ortaöğretime ve hatta temel eğitime kadar Kürt dili ve kültürünün eğitimi taşınmaya başladı. Kürt dili ve kültürü konusunda eğitim alan sizler, hayallerinin peşinde koşan, kendi insanına karşı sorumlulukla hareket eden kişiler değilsiniz sadece. Bu hayal ve idealleri hayata geçireceğiniz iş imkânları da günden güne artıyor. Belki bütün bunlar, hepimizin istediği hızda olmuyor. Evet, sizin de bizim de canımızı sıkan şeyler hâlâ var. Ama bizler, hepimiz, bir devrim niteliğinde olan bütün bu kültürel, ekonomik, siyasi değişimleri gördük. Bundan sonra, daha iyisinin olacağına dair ümitlerimizi büyütebiliriz. Artık daha güzel günlerin bize daha yakınlaştığını görüyoruz. Milli Eğitim Bakanlığımızın siz mezun ettiğimiz öğrencilerimizin atama problemini en kısa sürede çözmesini bekliyoruz.”
"BİR KAPININ ARALANMASINI DA ÖNEMSİYORUZ"
Mardin Büyükşehir Belediye Eş Başkanı Ahmet Türk ise bugüne kadar dil üzerinden yürütülen baskı ve inkar siyasetlerini ebette ki unutmadıklarını ancak bir kapının aralanmasını da önemsediklerini ifade etti. Kürt dilinin bir eğitim dili olması gerektiğini belirten Türk, ”Kürt halkı bir halk olarak kabulünü ve bir halkın sahip olduğu hakları sahip olmalı. O zaman bu coğrafyada birlik ve beraberlikten söz edebiliriz. Eğer bugün dört parçaya bölünmüş, dört parçaya mahkûm edilmiş ayrı ayrı yaşamaya mahkûm edilmiş, eğer Kürt halkı özgür geleceklerini belirleyecek bir yere gelmezse ne Türkiye’de demokrasi egemen olur ne de Orta Doğu'ya demokrasi egemen olur ne de barış olur. Çünkü herkesin çok iyi bilmesi gerekir ki bugün Orta Doğu'da 40 milyon nüfusuyla Kürtler önemli bir halk. Yine demokrasi anlayışıyla, bilinciyle Orta Doğu'da en dinamik halktır. Yine Orta Doğu'da önemli bir aktördür.” şeklinde konuştu.
Kürt halkını görmemezlikten gelen anlayış ile mantık ve devletin, asla ve asla kendi halklarını bile özgürleştiremeyeceğine dikkat çeken Ahmet Türk, konuşmasına şöyle devam etti: ”Çünkü Kürt halkı demokrasinin olmazsa olmazı olarak herkesin görmesi gerekiyor. Ve şuna inanıyorum ki bugün Orta Doğu'da bir bela olarak karşımıza çıkan son dönemdeki gelişmeler ancak halkların ortak mücadelesiyle, demokratik kültürüyle, demokrasiyle buluşmalarıyla bu beladan kurtulabilir. Çünkü önümüzdeki tehlikeler sadece Kürt halkı için bir tehlike olmaktan çıkmış, bütün halklar için birer tehlikeye dönüşmüştür. Bu nedenle eğer gerçekten demokrasi istiyorsak Orta Doğu'da halkların kardeşliğinden söz edebiliyorsak, o zaman Kürt halkının özgür geleceğini kabullenmek zorundasınız ve bunu artık görmemezlikten gelemezsiniz. Ben şuna inanıyorum, biraz önce hocalarımız bizi gerçekten çok duygulandırdı. Kürt halkının geleceğinin hesabını yapan, bunun için bedel ödeyen insanların söyledikleri herhalde unutulması mümkün olamayan sözlerdir.”
Daha sonra mezun olan 400 öğrenci sahneye çıkarak, keplerini havaya fırlattı. Ardından sahneye çıkan Kürt sanatçı Gülistan Perwer’in şarkıları ile program sona erdi.
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.