Kıdem Tazminatında yeni çözüm
Yeni Ekonomi Programı'nda yer alan 'Kıdem Tazminatı Reformu'nun bir kaç yıldır dillendirilen tazminatların bir fonda değerlendirilmesi hedefi olduğu tahmin ediliyor.
Yeni Ekonomi Programı'nda yeri alan görüşler üzerinde Hazine ve Maliye Bakanlığı'na bağlı birimler henüz çalışmalarını sürdürüyor. Çalışmalar sonunda YEP'te temel çerçevesi çizilen konuların teknik uygulama biçimleri netlik kazanacak. Yani henüz netlik kazanan bir şey yok. Çalışmalar sonucu uygulamaların eksileri ve artıları tartılacak belki konuyla ilgili taraflara sorulacak ve mutabakatla reformlar veya en hafif tabiri ile değişiklikler yapılacak. Türkiye Finansal Hizmetler Kurulu'nun bu yolda önemli görev üstleneceği anlaşılıyor. YEP'te reform olarak adlandırılanların başında Kıdem Tazminatı Reformu geliyor. Sadece bu cümle değil arkasından gelen 2 ayrı madde de gözönüne alındığında bazı sonuçlara ulaşılabilir. Kaldı ki bu üç madde bize yeterli ipuçlarını veriyor.
TAZMİNATLAR FONDA BİRİKECEK
Kıdem tazminatı reformundan kasıt bundan önce de dile getirilen kıdem tazminatlarının bir fonda toplanması düşüncesinden başka bir şey değil. Burada önemli olan sendikaların da şiddetle karşı çıktığı tazminatların aylık ücretin yüzde 8.3'ü yerine önceki tasarılarda yüzde 4,1'inin fona alınacağı şeklindeki düzenlemesiydi. Sendikalar haklı olarak burada çalışanların hak kaybı olduğunu savunuyor. Ancak hükümet tarafı tazminatın fonda değerleneceğinden yola çıkarak çalışanın eline sonunda aynı miktarın geçeceğini savunuyor. Önemli olansa her çalışanın kıdem tazminatını alabilmesi. Çünkü özellikle küçük işletmelerde tazminatını alan sayısı parmakla sayılıyor. Türkiye genelinde çalışanların ancak yüzde 15'inin tazminat hakkını elde ettiği yönünde bir çalışma da mevcuttu. Bu haliyle eğer tazminatlar fonda toplanırsa küçük işletme çalışanları bundan mutlu olur, kurumsal büyük işletmelerde çalışanlar ise çok mutlu olacağa benzemiyor. Ancak bu durum gözönüne alınarak bir düzenleme yapılabilir. Diğer yandan mevcut tazminatların fona alınıp alınmayacağı konusu da net değil. Çalışanlar için en iyisi mevcut tazminatın hemen fona alınması olabilir.
OKS'NİN İŞVEREN TARAFI GİBİ OLABİLİR
Gelelim ikinci maddeye. İkinci cümlede çalışanların işverenleri aracılığı ile Bireysel Emeklilik Sistemi'ne (BES) otomatik olarak katılması uygulamasının yeniden yapılandırılarak daha sürdürülebilir hale getirileceği belirtiliyor. İlk madde ile birlikte değerlendirildiğinde OKS'nin uzun süredir tartışılan işveren katkısı yönünün kıdem tazminatları ile karşılanabileceği varsayımları da yapılıyor. Böylece çalışan kendi birikimlerinden vazgeçse bile işveren kıdem tazminatını sürekli ödemek zorunda olduğu için sistem süreklilik kazanacak. Fondaki birikimi gören çalışanların sisteme ilgisinin artabileceğini gözönüne alalım. Çalışanlara sistemde kalmaları için daha fazla teşvik de verilebilir. Bunun yanında Aracı Kuruluşlar Birliği'nin önerisi olan sistemde kalma süresinin 3 yıl zorunlu yapılmasının hem gönüllü BES uygulamasını vuracağı hem de Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilebileceği endişeleri taşıdığı için uygun olmayacağı değerlendiriliyor.
MEGA FON KURULUYOR
Üçüncü madde ise kamu fon yönetim şirketlerinin birleştirileceği ve tek bir kamu fon yönetim şirketi olacağı yönünde. Bu madde diğer iki madde ile birleştirildiğinde kıdem tazminatı ile OKS'nin birleşimi ile ortaya çıkan yeni mega fonun yönetiminin kamu fonuna verilebileceği şeklinde yorumlanıyor. Tabii ki yazılanların YEP'te ortaya konulan maddelerden yola çıkılarak yapılan olasılık yorumları olduğunu unutmamak lazım.
NAKDİ TEVŞİKTEN KASIT BES Mİ?
YEP'te yer alan nakdi ve vergisel teşvikler başta olmak üzere tüm teşvik ve mekanizmaların gözden geçirileceğine dair madde devletin yüzde 25 nakdi teşvik verdiği gönüllü BES'i akla getiriyor. Eğer katık gönüllü BES ise nakdi teşvik yerine otomatik BES'te olduğu gibi taahhüt verilebilir. Ancak bu düzenleme katılımcı sayısı 6.9 milyon kişiye biriken fon tutarı da 85,8 milyar liraya ulaşan dev sistemi bozabilir. (HT)