"Cumhurbaşkanını halk seçerken niye bu program bu şekilde kanunlaştırıldı? Bu kanunu yapanlar iki aya sıkıştırmışlar. 10 Temmuz'da kesin listeler ilan edilecek. Dün Resmi Gazete'de 3 isim ilan edildi. Seçim 10 Ağustos. Sonra siz, ABD modelinden bahsedeceksiniz. Böyle çelişki olur mu? Bu biçilmiş kaftan meselesi. Türkiye herhalde bunu not edecektir, Türk halkı değerlendirecektir ve o demokrasinin başladığı günden, 1950'den bu yana her zamanki gibi aklıselimi, sağduyusu, vicdanı ile gidecek ve o mührü beğendiği ve layık gördüğünü insanın üzerine basacak ve onu Çankaya'ya gönderecektir. Bu halk bu kararı ve doğru kararı verecektir. Biz bu yolda barış, sevgi, saygı birlik ve dirlik ekmek istiyoruz. Bu aziz vatan hepimizindir. Daha verimli, müreffeh bir hayat istiyorsak, önce huzuru sağlamamız, saygılı olmamız lazım. Ben bu kampanyaya başlamadan önce 'Medeni, centilmence, çelebice bir yarış istiyoruz' dedim. Bu şerefli göreve gelecek insanların, şerefli şekilde davranması, Türkiye'nin en yüce makamına yücelikler içinde yükselmek lazım. Kem söz, sahibine aittir. O yüzden ben bu kem sözlerinin hiç birisine cevap vermiyorum, vermeyeceğim. Ama teşkilata bakınız. Bir yabancı gazetenin bir nüshasına ortasına benim fotoğrafımı montajını ve üzerine provokatif başlık yazacaklar. Montaj yapıyorlar. İşte montajın alası var. Filistin davasına çok büyük hizmetler yapan birisi olarak tarihe geçtim. Cenab-ı Allah bana bu hizmetleri nasip etti. Gazze'ye birkaç defa ateşkes, tıbbi, mali, insani yardım sağlamak için gittim. Hükümet kuruluşuna katkıda bulundum. Kudüs-ü Şerif'e gittim. Barınma eğitim sağlık ihtiyaçlarını büyük bir stratejik plan içerisinde yaptım. Mescid-i Aksa'da Hz. Peygamber Efendimizin Miraç'a yükseldiği noktada namaz kılmayı nasip etti. Allah herkese bunu nasip etsin. Bunu yapan bir insana iftira atmak, çok acı bir şeydir. Vatandaşın sağduyusu hissi selimi dün internetten sürpriz bir şekilde dün Filistin Cumhurbaşkanı bana Kudüs Yıldızı Nişanı verirken çekilen fotoğrafla başka bir fotoğraf var. Ben saygı sınırlarına riayet etmek istiyorum. Lütfen giriniz internete, Abbas- İhsanoğlu- Kudüs- Nişan falan yazın. Ne olduğunu göreceksiniz. Bu iftiraları atanlar Allah'tan korkmuyor. Halktan da utanmıyorlarsa, birkaç saat içerisinde yalancının mumunun söndüğünü söneceğini bilmiyorlar mı?" Ekmeleddin İhsanoğlu, aldığı terbiye uyarınca kendisinden söz edilmesini seven biri olmadığını, Orta Anadolu insanının içi ile dışı bir olmadığını bildirirken de şöyle dedi: "İçi zengindir, dışına vurmaz. Bu bir terbiyedir. Ben böbürlenmeyi sevmem. Ben tevazuyu babamdan öğrendim. Babam Yozgatlıydı, az konuşurdu. Vakur insanların hali başkadır. Biraz ona riayet etmek lazım. Ama yalan söylemek ve bazı arkadaşlar bunu din adına yapıyorlar. Tabi ki namazı kılacağız, orucu tutacağız, zekatı vereceğiz, hacca gideceğiz, şehadetin gereğini yerine getireceğiz ama İslamın altıncı şartı haddini bilmektir. Haddini bilmeyen, ahlaka riayet etmeyen insanlar, yalan söyleyen insanlar, iftira eden insanlar. Bunların hali nedir? Hz. Peygamber ne diyor, 'Ben ahlakın güzelliklerini tamamlamak için gönderildim' Peygamber Efendimizin misyonu bu dünyada en mühim misyondur. Siz namaz kılacaksınız, oruç tutacaksınız ama ahlak bakımından çok farklı bir noktada olacaksınız. Yakışır mı bu İslam'a? Bunun adı başka bir şeydir. Ben bunu söylemek istemiyorum."