HAVRA VE CAMİ BİRARADA Memlüklü Sultanı Nurettin Zengi'nin “Kudüs esirken ben mutlu olamam” dediği, yeğeni Selahattin Eyyübi'nin 1587'nin 11Kasım'ında fethettiği bu şehir 2 kez Müslümanların eline geçer. O da 1917 Kasım'ında İngiliz Komutanı tarafından işgal edilene kadar. Kudüs öyle bir şehir ki, kilise, havra (sinagog ) ve cami bir arada; Hz Davut, Hz. Lut, Hz. İshak, Hz. Süleyman, Hz. Bünyamin, Hz. Yunus, Hz. Yakup, Hz. Musa, Hz. Meryem, Hz. İsa, Hz. Zübery peygamberler ve yetmişe yakın sahabe kabirleriyle Hz. Muhammed ( S.A.V )'ın miracı, Hz. İsa (A.S)'ın Allah katına çıkarıldığı yer Hz. Ömer, Nurettin Zengi, Selahattin Eyyubi, Yavuz Sultan Selim, Kanuni Sultan Süleyman, Sultan Abdülhamit Han, Sultan Abdülmecit Han, Sultan Ahmed Han fetih ve eserleriyle iz bırakmış. Kudüs'ün terası Zeytin Dağı'ndan vadiye baktığınızda; Kıyame Kilisesi, Mescid-i Aksa ve Yahudilerin Ağlama Duvarı önünüze üç dinin üç kutsal mekanlarını bir tablo gibi seriliyor. Görülen eserler adeta yaşanan inançların özetinin belgesini sunuyor. Ayrıca şayet tevhidi bir inanışa sahip değilseniz aklınızı zorluyor, hatta Kudüs ziyaretçilerinin karşılaştığı en ciddi hastalığın; yani “Kudüs Sendromu“'nun oluşmasına sebep oluyor.