7 şehit var, vicdanı rahat!
Hakkari'nin Çukurca ilçesinde mayının patlaması sonucu 7 askerin şehit olmasıyla ilgili davanın görülmesine devam edildi. Tutuksuz sanık Tuğgeneral Zeki Es, "Bugün olsa bugün de aynı emri verirdim. 2 uzman çavuşu göndermeseydim, daha çok şehit verseydik v
Hakkari'nin Çukurca ilçesinde mayının patlaması sonucu 7 askerin şehit olmasıyla ilgili davanın görülmesine devam edildi. Tutuksuz sanık Tuğgeneral Zeki Es, "Bugün olsa bugün de aynı emri verirdim. 2 uzman çavuşu göndermeseydim, daha çok şehit verseydik vicdanım rahat olmazdı. Şimdi vicdanım rahat" dedi.
Genelkurmay Başkanlığı Askeri Mahkemesinde görülen duruşmaya, tutuksuz sanık Tuğgeneral Zeki Es, Kurmay Albay Rıza Atilla Erdoğan, Kurmay Binbaşı Hakan Alaçam ve avukatları ile müdahil olarak şehit askerlerden Deniz Demirci'nin annesi Raziye Demirci, babası Halil Demirci ve avukatları katıldı.
Sanık Tuğgeneral Zeki Es, 13 Ekim'de tamamlanarak mahkemeye sunulan bilirkişi raporuna karşı beyanda bulundu.
Meşru savunma
Bilirkişi raporunun, "Anti-Personel mayınların kullanımı, depolanması ve imhasıyla ilgili" Türkiye'nin de taraf olduğu uluslararası Ottowa Anlaşmasına göre hazırlandığını savunan Es, "Ottowa anlaşması, yerleştirildikleri yerlerde 30-40 yıl boyunca etkisini sürdüren mayınları kapsayıp, savaş sırasında geçerli olan bir anlaşmadır. Biz, terör riskine karşı savunma amacıyla ömürleri yaklaşık 1 ay olan mayınları kullanıyoruz. Ayrıca mayınları, sivillere kapalı, terör riski çok yüksek yerlere koyuyoruz. Bu meşru savunmadır" ifadesini kullandı.
Ottowa Anlaşmasının ardından, askeri talimatnamelerde güncelleme yapılmadığını ileri süren Es, anlaşma ile iç güvenlik talimatnamelerinin uyuşmadığına dair örnekler verdi.
Çukurca'da mayın patlamasının meydana geldiği bölgeyi harita üzerinde anlatan Es, terör örgütünün internet sitesinde, Çukurca'daki olayla ilgili mayınların terör örgütü üyelerince döşendiğine yönelik bilgilerin yer aldığını kaydetti.
Hantepe'nin görevinin, Irak'tan Türkiye'ye girebilecek teröristleri kontrol etmek olduğunu belirten Es, son derece dağlık ve kayalık olan bölgede, tuzaklama yapılmadığı ve sensör sistemleri kurulmadığında olay olma ihtimalinin çok yüksek olduğunu kaydetti. Es, "Bizim başımıza gelen olaydan sonra herkes tuzakları, erken uyarı sistemlerini kaldırmıştır. Bundan sonra birçok olay meydana gelmiştir. Bu çok büyük bir sorumluluktur" dedi.
Tuzaklamalarla ilgili üstlerini ve astlarını bilgilendirdiğini ifade eden Es, "Yeterli koordinasyonun yapılmadığı yönünde iddialar var. İç güvenlik harekatlarında bu operasyon kadar iyi koordine edilmiş başka bir operasyon yoktur. 25 Mayıs'ta emir yayınladım, 'Hantepe'nin çevresinde tuzaklamalar var, dikkat edilecek' diye. Koordinasyonda hiçbir sıkıntı yok. Tuzaklamaların yerleriyle ilgili koordinatlar verildi" diye konuştu.
Patlama meydana geldikten sonra tümen komutanının kendisini aradığını ve 9 dakika 46 saniyelik bir görüşme yaptıklarını belirten Es, bu konuşmanın 2 dakika 6 saniyesinin internette servis edildiğini, 7 dakika 40 saniyelik bölümünün yayınlanmadığını söyledi.
"Vicdanım rahat"
Patlamanın ardından bir karışıklık yaşandığını, bunun üzerine 2 uzman çavuşu olay yerine gönderdiğini anlatan Es, "Bugün olsa bugün de aynı emri verirdim. 2 uzman çavuşu göndermeseydim, daha çok şehit verseydik vicdanım rahat olmazdı. Şimdi vicdanım rahat. Olay yerine hiçbir müdahale olmadı" ifadesini kullandı.
Raporu hazırlayan bilirkişi heyetinin, terör bölgesinde görev yapmadığını, bu nedenle olayı değerlendirecek bilgi ve tecrübeye sahip olmadığını iddia eden Es, raporun içinde, eksik ve yetersiz incelemelerin bulunduğunu ileri sürdü. Bilirkişi heyetinde amir-memur ilişkisi olduğunu savunan Es, yeni bir bilirkişi heyetinin tayin edilmesini talep etti.
Kurmay Albay Rıza Atilla Erdoğan da bilirkişi heyetinin yetersiz olduğunu, iç güvenlik harekatı tecrübesi olan yeni bir bilirkişi heyetinin tayin edilmesini istedi.
Kurmay Binbaşı Hakan Alaçam da bir kişinin suçları için somut delillerin ortaya konulması gerektiğini belirterek, bilirkişinin doğru bir hareket tarzı ortaya koymadığını savundu.
Sanık avukatlarından Yurdakan Yıldız da bilirkişi raporunu "NATO ya da Bürüksel karargahlarında hazırlanan" bir rapora benzediğini ileri sürerek, "Bilirkişi Güneydoğu'daki olayları bilmiyor. Oturdukları yerden bir rapor yazmışlar. Bürüksel'den yazılsa bu kadar güzel olurdu" dedi.
Bilirkişi beyanları
Müdahil avukatı Hayrettin Açıkgöz de sanıkların "Güneydoğu'da bir mücadele var, bu tip olaylar mazur görülebilir" dediklerini, bunun kabul edilemez olduğunu söyledi.
Sanıkların, "mayınların terör örgütü tarafından döşendiğinin örgütün internet sitesinde yer aldığını" söylendiğini anımsatan Açıkgöz, "Olayın, o bölgede mantar patlasa propaganda aracı olarak kullanan PKK'nın internet sitesi adres gösterilerek açıklanmaya çalışılması beni çok üzüyor" diye konuştu. Mayınların döşendiği alanların krokisinin "sır" olduğunu savunan Açıkgöz, yeni bir bilirkişi heyetinin atanmasının zaman kaybı olacağını, bunu istemediklerini kaydetti.
Daha sonra söz alan Bilirkişi Başkanı Tümgeneral Fahri Kır, olayla ilgili objektif değerlendirmelerde bulunduklarını belirterek, bilirkişinin yetkinliği konusunda kimsenin kanaat belirtemeyeceğini, heyet içinde Güneydoğu'da görev yapan kişilerin de bulunduğunu vurguladı.
Raporu hazırlayan heyetle sicil ilişkilerinin olmadığını ifade eden Kır, amir-memur ilişkilerinin olduğu yönündeki iddiaları reddetti.
Fahri Kır, Mahkeme Başkanı Yüzbaşı Mehmet Yüzbaşıoğlu'nun, "İç Güvenlik Talimatnamelerinin düzenlenmesinden sorumlu musunuz?" sorusuna, "Talimatnamelerde değişiklik ihtiyacı doğduğunda bu bilgiler silsile yoluyla Eğitim ve Doktrin Komutanlığına iletilir ve bu değişiklikler yapılır. Talimatnameleri uluslararası sözleşmelere uygun hale getirmek ve gerekli değişiklikleri yapma konusunda bir görevim bulunmamaktadır" yanıtını verdi.
Bilirkişi Heyetinden Kurmay Albay Halil Ses de bölgeyi bildiğini, vicdanlarını ortaya koyarak bu raporu hazırladıklarını, raporun yeterli olduğunu kaydetti.
Karar
Mahkeme Başkanı Yuzbaşıoğlu daha sonra, eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral Işık Koşaner'e ait olduğu ileri sürülen ses kayıtlarının yer aldığı gazete kupürünü okuyarak, şehit askerlerden Deniz Demirci'nin annesi Raziye Demirci'ye, "Orgeneral Koşaner'in tanık olarak dinlenilmesi isteğinin" devam edip etmediğini sordu.
Raziye Demirci de "İnternete düşen ses kayıtları dinlensin. Benim ciğerimi yaktılar. 2 yıl 8 ay oldu, internete düşen ses kayıtlarında kişilerin suçlarını kabul ettiklerini duydum. Işık Koşaner'in dinlenmesi talebim devam ediyor" dedi.
Şehit askerin babası Halil Demirci de davanın daha fazla uzamasını istemediğini belirterek, ses kaydının dinlenerek, sanığın tutuklanmasını talep etti.
Müdahil Avukatı Hayrettin Açıkgöz de Orgeneral Koşaner'in ses kaydının mayınla ilgili bölümünün okunduğunu, bu bölümün kendilerinde karargahın da olaya vakıf olduğu düşüncesini uyandırdığını ifade ederek, bunun aydınlanmasını istediklerini söyledi.
Askeri Savcı Tezer Türkay Güven de yeni bilirkişi oluşturma talebinin reddini istedi.
Mahkeme Başkanı Yuzbaşıoğlu, verdiği aranın ardından kararı açıkladı. Yüzbaşıoğlu, Orgeneral Koşaner'in internette yayınlanan ses kayıtlarında dava konusu olaya ilişkin beyanlarda bulunması nedeniyle tanık olarak dinlenilmesi konusundaki talebin, davanın esasına ilişkin olmaması ve delille ispat edilmek istenen olayın karara etkisinin bulunmaması nedeniyle reddine karar verdi.
Mahkeme, olay yerinde keşif ve yeniden bilirkişi incelemesi yapılması yönündeki taleplerin ise sanık ve sanık müdafilerinin bilirkişi raporuna karşı sundukları yazılı ve sözlü beyan ve itirazların incelenmesinden sonra değerlendirilmesini kararlaştırdı.
Eksik belgelerin tamamlanmasına karar veren mahkeme, davayı 8 Şubat 2012 tarihine erteledi.