Okulların bugün kapanacak olmasıyla birlikte vatandaşları tatil telaşı sardı. Tatil mevsimimin başlamasıyla birlikte karayollarındaki araç trafiği de hareketlendi. Emniyet Genel Müdürlüğü Trafik Eğitim ve Araştırma Dairesi araç sürücülerine sağlıklı frenin nasıl yapılacağı konusunda ipuçları verdi. 

 

'Frenleme mesafesi'nin aracın frenleme sırasında aldığı yola karşılık geldiğinin vurgulandığı açıklamada, "Fren mesafesinin uzunluğu, aracın seyir anındaki hızına, yolun yüzeyine, yolun eğimine, fren ve lastiklerin durumuna göre değişir. Elbette, fren yapma biçiminizin de etkisi söz konusudur. Bunun etkisi, direkt hesaplamaya alınabilecek bir etki değildir. Ancak, pedala pompalayarak basma ya da gaz pedalından ayağı çekip, sonradan frene basılması mesafeyi etkileyecektir. Fren mesafenizi, en fazla etkileyen faktör, kuşkusuz hızınızdır. Şimdi açıklayacağım üzere, bu etki çoğumuzun tahminlerinin de üzerindedir. Saatteki hızınızı 35 kilometreden 70 kilometreye çıkardığınızda, yani ikiye katladığınızda, fren mesafeniz önceki hızdaki mesafeye göre tam dört kat artacaktır. Hızınızı 35 kilometreden 105 kilometreye çıkardığınızda, yani üçe katladığınızda, durma mesafesi bu kez, inanamayacaksınız, tam dokuz misli artar." denildi. 

 

 

Yol eğiminin frene etkisine de dikkat çekilen açıklamada, yokuş aşağı durma mesafesinin, diğer tüm şartlar aynıysa, yokuş yukarı durma mesafesinden daha uzun olduğu hatırlatıldı. Yol yüzeyi ve lastiklerin de fren mesafesini etkilediğine vurgu yapılan açıklamada, "Yol yüzeyi durma mesafesini etkilemektedir. Lastiklerinizle, yol yüzeyi arasında iyi bir tutuşun sağlanması önemlidir. Kaymak asfalt diye belirttiğimiz 'asfalt beton' kaplamalı yollarda fren mesafesi, bizim kara yollarımız da daha sık karşılaştığımız mıcırları üzerinde görülen-pürüzlü yüzeye sahip, 'sathi kaplama' yollardaki fren mesafesinden daha kısadır. Yol yüzeyinde su birikmesi, buz ya da kar olması yine fren mesafesini uzatan faktörlerdir. 'Kabak lastik' denilen, diş derinlikleri azalmış ya da yok olmuş lastiklerin yolu kavraması ve tutuşu da azalacağından, frenlemeyi zorlaştıracağı gibi mesafeyi de uzatacaktır. Fren sistemi iyi çalışmayan bir aracın, bütün diğer tehlikelerin yanında fren mesafesini de uzatacağını unutmamak lazım" ifadeleri yer aldı. 

 

 

Emniyet Genel Müdürlüğü Trafik Eğitim ve Araştırma Dairesi'nin açıklamasında özellikle panik halinde ani frenlemelerde, frenleme anında tekerleklerin kilitlenmesini önleyen fren sistemi olarak bilinen ABS'nin de yanlış anlaşıldığı hatırlatıldı. Halk arasında yeni model araçlardaki ABS'nin sürücülere avantaj sağladığı ve kısa mesafelerde durmaya yardımcı olduğunun bilindiğinin kaydedildiği açıklamada, "Bu doğru değildir. Eğer bir avantaj söz konusuysa, bu mesafe de değil, tekerleklerin ani frenlerde kilitlenmesinin ortadan kalkmasıyla güvenlikte söz konusudur. Ancak, diğer yandan, hepimiz biliyoruz ki, bu frene sahip birçok araç sürücüsü, arabasının özelliklerini fazla abartıp, daha fazla hızlar ve daha yakın takipler yapıyorlar. Yani, bir yerde kazandıklarını, diğer bir yanda, tehlikeleri davet ederek kaybediyorlar. Takip mesafesini kurallara uygun bir şekilde korumayı öğrendiğimizde maddi ve manevi bir çok kazancımız olabilir. Bir temel yaklaşıma göre, hızınız sürüş anında ne ise önünüzdeki araçla aranızda bırakmanız gereken mesafe onun metre karşılığı olmalıdır.

 

Saatte 90 kilometre hız yapılıyorsa takip mesafesi 90 metre olmalıdır. Ancak bu yaklaşım, özellikle şehirler arası yollarda uygun olabilir. Şehir içlerindeki, trafik yoğunluğu ve göreceli olarak düşük hızlar, bu mesafeyi hızın metre cinsinden yarısına eşit bir değere çekebilir. Unutulmaması gereken bir diğer nokta da, ani duruşlarda, imkan dahilinde arkadan gelen sürücüyü ayrıca uyarmak için dörtlü flaşörlerin yakılmasının yararlı olacağıdır. Bir diğer önlemde, özellikle sürüş şeridinizin iyice sağına yaklaşarak durmayı gerçekleştirmektir. Fren yapmaya hazırlıklı olmak, ayağınızın gaz pedalından çekilmesi, kuşkulu takiplerde işe yarayacaktır." ifadelerine yer verildi.