Ali Babacan açıklama yaptı

İngiltere'nin başkenti Londra'daki temaslarını sürdüren Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, "Suriye'de 45 bin vatandaşını öldüren bir rejimin, ayakta kalmasının düşünülemez" diye konuştu.Londra'da yatırım ve finans çevrelerinin önde gelen isimleriyle görüşen

Ali Babacan açıklama yaptı

İngiltere'nin başkenti Londra'daki temaslarını sürdüren Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, "Suriye'de 45 bin vatandaşını öldüren bir rejimin, ayakta kalmasının düşünülemez" diye konuştu.

Londra'da yatırım ve finans çevrelerinin önde gelen isimleriyle görüşen Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, The Mayfair Hotel'de düzenlenen basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtladı. Yılın çeyrekleri itibariyle bakıldığında büyüme rakamlarında bir düşüşün söz konusu olduğunu ancak, bunların hepsinin planlanarak, çarpık yapıyı düzeltmek için yapıldığını söyleyen Babacan, "Aşağı yukarı nereden baksanız 1,5- 2 senelik bir büyümede düşüş trendini yaşadık, arzu ettiğimiz noktaya gelmiş durumdayız. Bundan sonra tekrar yukarı doğru büyüme rakamlarının dönmesini bekliyoruz. Programımızı buna göre yaptık" diye konuştu.

Babacan, kredi çekip harcamaya dönük trendin tersine dönmesini istedikleri şekilde sağladıklarını belirterek, "Şu anda gelmiş olduğumuz nokta son derece tatmin edici bir nokta. Ama bundan sonra artık 4. çeyrekten itibaren çeyrek bazındaki büyüme rakamlarının daha yüksek olmasını bekliyoruz. Aşağı yukarı nereden baksanız 1,5-2 senelik bir büyümede düşüş trendini yaşadık, arzu ettiğimiz noktaya gelmiş durumdayız. Bundan sonra tekrar yukarı doğru büyüme rakamlarının dönmesini bekliyoruz. Programımızı buna göre yaptık" diye konuştu.

HER AİLE, HER KURUM KENDİ GELİRİNE DİKKAT ETMELİ

"Büyüme bankadan kredi çekip harcama, hele hele tüketim ürünlerine yapılan harcamayla gelen bir büyüme ise bunu kaldıracak bir tasarruf oranımız maalesef Türkiye'de yok" diyen Babacan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Önce tasarruflarımız yeterli miktara ulaşacak, ondan sonra iç tüketimde daha rahat hareket edebileceğiz. Her aile, her kurum kendi gelirine-giderine dikkat etmeli, devlet ayağını yorganına göre uzatmalı. Aksi halde kazancından sürekli daha fazla harcamak, aradaki farkı da borcu yükselterek, borç biriktirerek bir davranış biçimi içerisine girmenin sonuçları hiç de olumlu olmaz. Kısa vadede bir refah, rahatlık gibi görünür, ama uzun vadede sonuçları son derece olumsuz olabilir."

2013 yılı için yüzde 4'lük bir büyüme hedefi koyduklarını dile getiren Babacan, "Bu yılki büyümemiz ağırlıklı olarak dış talep büyümesiydi. İç talep daha geri plandaydı. Hatta iç talebin büyümeye katkısı bir miktar negatif. Gelecek yıldan itibaren iç talebin de büyümeye katkısının kayda değer olacağını bekliyoruz. 2013 büyümesi iç taleple ihracatın beraberce, belki başbaşa desteklediği bir büyüme rakamı olacak" ifadelerini kullandı.

YETERİ KADAR ALTIN ÜRETİMİ YAPILMIYOR

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, İran'a altın ihracatıyla ilgili olarak, "Biz İran'dan gaz ve petrolü ithal ediyoruz. Bu nasıl bir ithalatsa, İran'ın ya da Birleşik Arap Emirlikleri'nin Türkiye'den aldığı altın da bir ihracat kalemidir. Uluslararası sınıflandırmada da bu böyledir, biz de bunu bu şekilde kabul ediyoruz" diye kaydetti.

Türkiye'de altına hem ithalat hem de ihracat tarafından bakmak gerektiğini vurgulayan Babacan, Türkiye'nin altını ihraç ettiğini, ancak yeterince stoğu olmadığında, yeteri kadar üretimi olmadığında da Türkiye'nin altını ithal ettiğini kaydetti.

SUNİ BİR TABLO OLSAYDI, FAİZLER BU KADAR DÜŞMEZDİ

Türkiye'nin ne büyüme rakamlarında, ne ihracat rakamlarında, ne de cari açık rakamlarında altın yüzünden suni bir iyileşmenin söz konusu olmadığını vurgulayan Babacan, "Unutmayalım ki bunun bir ithalat tarafı var. Suni bir tablo olsaydı, faizler bu kadar düşer miydi- Türkiye'nin risk göstergeleri bu kadar düşer miydi- Yatırımcının Türkiye'ye ilgisi hızla artmaya devam eder miydi?" dedi.

AB, TÜRKİYE'NİN BİR DEMOKRATİKLEŞME PROJESİDİR

Avrupa Birliği sürecinin kendileri için çok önemli olduğunu ve bu günlerde AB üzerinden popülizm yapılabildiğini savunan Babacan, "Biz iyiyiz, AB kötü, vuralım AB'ye. Biz zaten her şeyi kendimiz çok iyi yapıyoruz, AB'ye ihtiyacımız kalmadı" gibi söylemlerin iç kamuoyunda prim yapabildiğini belirten Babacan, "AB, Türkiye'nin bir gelecek, bir demokratikleşme projesidir. Türkiye'nin temel hak ve özgürlükler konusunda dünyanın en iyi standartlarına yükselme projesidir. Reformlarımız için bir dış çapa vazifesi görüyor. Bunu asla atlamamamız lazım" dedi.

KENDİ KAZDIKLARI ÇUKURA KENDİLERİ DÜŞTÜ

"Maastricht kriterleri üye ülkelere, 'bütçe açığın yüzde 3'ü, borç stoğun da yüzde 60'ı geçemez' diyor.' Bunu geçecek gibi olursan tedbir al' diyor. Bu kuralı ilk Almanya, daha sonra da Fransa bozdu. Çok iyi hatırlıyorum, o zamanlar 'bir defa bozmakla bir şey olmaz' dediler. Bizde de 'anayasaya bir defa uymamakla bir şey olmaz' diyenler vardı. Kendi kazdıkları çukura şimdi kendileri düştüler. Yüzde 3, yüzde 60 kurallarını harfiyen uygulasalardı şimdi Avrupa'da kriz olmazdı."

BRÜKSEL'DE 20 MİLYON AVRO'YA BİNA ALDIK

Bir yıl önce AB Bakanlığı kurduklarını, Brüksel'de bir AB Daimi Temsilcilik binasını 20 milyon Euro'ya satın aldıklarını hatırlatan Babacan, "Daimi temsilciliğimizi oraya taşıdık. Bunu bir bakıma 'kalıcı olarak buradayız, Brüksel'deyiz' mesajını vermek için yaptık, kiralık bina mı yoktu- Bu bir sinyaldir" diye konuştu.

Fransa'daki yeni hükümet döneminin bir fırsat olduğuna dikkati çeken Babacan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ayrıca Türkiye'nin kazandığı güç de bir fırsattır. En son Sayın Başbakanın Almanya Başbakanı Angela Merkel ile yaptığı görüşmeler AB açısından daha olumluydu. Fransa'da artık Sarkozy yok. Yeni hükümetin ne yapacağını bilemiyoruz, açık sinyaller almış değiliz ama Sarkozy dönemi kadar kötü olmaz diye ümit ediyoruz. Önümüzdeki dönemde de AB sürecinin bir miktar daha ivme kazanacağına inanıyoruz. Kararlılığımızda bir zayıflık asla yok. Sonunda üye oluruz, olmayız çok da önemli değil bana göre, sürecin kendisi ve hedefler önemli. Sürecin içerisinde olduğumuz ve hedefe doğru yol aldığımız sürece bundan istifade ediyoruz."

SURİYE KRİZİ

Babacan, 'Suriye'deki krizin,yabancı yatırımlara etkisi' ile ilgili bir soruyu, "Suriye'deki durumun ekonomimize, finans sistemimize etkisi çok çok sınırlı kaldı" şeklinde cevaplandırdı.

Babacan, "Esed rejimi ne olacak, nereye doğru gidecek, bunun yönü bana göre belli. Ama zamanını kestirmek zor çünkü, maalesef birkaç ülke çok ciddi destek veriyor. Rejim çökmesin diye aklınıza gelebilecek her türlü desteği, yardımı yapıyor. 45 bin vatandaşını öldüren bir rejimin ayakta kalması düşünülemez. Er ya da geç sonucu belli ama zamanlama meselesi olarak görmek lazım" şeklinde konuştu

HABERE YORUM KAT
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler