Anadol Trabzon'da açıkladı
Fındığın Zapsu-ihracatçı-Sömürücü üçgeninin elinde olduğunu öne süren Anadol, hükümetin Trabzon'daki işsizliği gidermek için en küçük bir adım atmadığını söyledi. Anadol, Başbakan Erdoğan'ı, kendi milletvekillerini tehdit etmekle suçlarken Erdoğan'a Sür
Fındığın Zapsu-ihracatçı-Sömürücü üçgeninin elinde olduğunu öne süren Anadol, hükümetin Trabzon'daki işsizliği gidermek için en küçük bir adım atmadığını söyledi.
Anadol, Başbakan Erdoğan'ı, kendi milletvekillerini tehdit etmekle suçlarken Erdoğan'a Sürüsüne sahip çıkamayan çoban benzetmesinde bulundu.
Kemal Anadol'un Usta Otel'deki basın toplantısına Trabzon Belediye Başkanı Volkan Canalioğlu, CHP İl Başkanı Necip Yıldız, Merkez İlçe Başkanı Murat Özçilingir ve il yönetim kurulu üyeleri ile bazı belde belediye başkanları da katıldı.
Anadol KTÜ'de yapılacak olan Inter Sinerji Çevre Toplantısı'na katılmak üzere Trabzon'a geldiğini belirterek başladığı toplantıda, Çevre duyarlılığımızı dünyaya anlatmak için buradayız. Ancak siyasi çalışmalarımızı da gerçekleştiriyoruz. KTÜ'deki toplantıda yarın Dünya'nın her yerinden sorumlu temsilciler yer alacak. Kendilerine Karadeniz'in Türkiye için ne kadar değerli olduğunu anlatacağız. Tuna Nehri'ni AB ülkelerinin kirlettiğini, o zaman bunun bedelini de uluslar arası hükümlerde geçtiği gibi 'Kirleten Öder' diyeceğiz. Ya bu kirliliği durdurun ya da bedelini ödeyin diye mesaj vereceğiz. Ayrıca Büyük Ayrılık ve Karşıyaka Memleket adlı kitaplarım için imza günü düzenleyeceğim dedi.
GAZETECİLER İÇİN GEREKENİ YAPALIM
Anadol, Trabzon gazetelerini inceledikten sonra Ankara'daki arkadaşlarını telefonla aradı ve Gereken neyse yapalım. Gazetecilerin geri alınan haklarını kurtarmak ve Anadolu basınının susturulmasını önlemek için her şeyi yapalım dedi.
Anadol, Meclis'e bir teklif geldi. Anadolu basınının desteklenmesi ve 5 yıl erken emekliliği sözkonusu oldu. Milletvekilleri bu bizi de kapsamalı dedi. Biz karşı çıkınca AKP'liler reddetti. Ve basının hakları da gaspetilmiş oldu. Medya tekelleşmesine eski bir gazeteci olarak karşıyım. Buradaki arkadaşlarımın sıkıntılarını takip ediyorum. Arkadaşlarımla konuştum. CHP olarak Anadolu Basınını ortadan kaldırmaya yönelik devlet ihale kanunundaki değişiklik girişimine tüm emeğimizle karşı çıkacağız. Size sonuna kadar destek olacağız, laf olsun diye söylemiyorum. Anadolu'nun özgür basını özgürlüğü ülke için çok önemlidir. Türkiye'deki demokratikleşmeye en büyük darbeyi medya tekelleşmesi vurmaktadır. Demokrasiyi şaşılaştırmaktadır diye konuştu.
FINDIKTA HER YIL, 'BU YIL NE OLACAK?' DİYE DÜŞÜNÜYORUZ
Dünya fındığının yüzde 80'ini üreten Türkiye'nin artık bu piyasada söz sahibi olması gerektiğine işaret eden Anadol şunları söyledi: Hamburg'da fiyat belirlenerek ürün sahibini açlığa mahkum etme alışkanlığını bırakmak zorundalar. Hem ülkeye hem fındık üreticisine hizmet edecek bir politikayı sahneye koymamız lazım. Ürünün yurtdışındaki fiyatı pek değişmez. Euro ve Dolar olarak bu bellidir. Türkiye'de ise fındık fiyatı ne kadar düşük olursa ihracatçı ve sömürücüler o kadar kar eder. Avrupa'ya ve Dünya'ya satış fiyatı bellidir. Ne kadar ucuza alırsa o kadar çok kazanır. Fındık ihracatçısı-mafya ve Cüneyt Zapsu üçgeni içinde üretici arasında fındıkçı eğilmektedir demiştim. Zapsu bana dört milyarlık dava açmıştı. Kazandı ama Yargıtay bozdu. Aynı şikayetler bitmeden sürüyor. Şimdi FKB'den fındık alımının alınıp TMO'ya verilmesi, FKB'nin banka banka dolaşıp kredi istemesi, ama bulamaması benim de tanık olduğum bir süreçtir. Sabah ve Atv'nin satışı ne büyük bir olay oldu. Gensoru verildi. İşine geldiği vakit Başbakan ya da Cumhurbaşkanı kredi bulabiliyor. FKB'ye gelince yöneticiler tehdit edildi ve bankalar kredi veremedi. Fiskobirlik'in depoları, gayrimenkulleri, ürünü var. Mahsus kredi çıkarılmadı. TMO devreye sokuldu. Bu yıl rekolte yüksek olacak diye TMO ürün satışına başladı. Böylece önümüzdeki ay belirlenecek fiyatı düşük olarak tespit ettirmeye çalışıyor. Üretici Karadeniz'de doğrudan tehdit altındadır. Geçen yıl olduğu gibi bu yıl da CHP olarak fındık sorunlarını Meclis'e taşıyacağız. Ankara'da bir fındık heyeti oluşturup Orta ve Doğu Karadeniz için çalışma başlatacağız.
EKONOMİK KRİZ BEKLENİYOR
Orman Kanunu'nda büyük haksızlıklar olduğunu ifade eden Anadol şöyle devam etti: Devlet ya vatandaştan alacağı yerin parasını vermelidir ya da alıp kendi tarafına geçirdiği ormanlık alanları iade etmelidir. Burada tarihte görülmemiş bir işsizlik hüküm sürüyor. Arkadaşlarım bana Trabzon'a gelir gelmez bu konuda yakındı. Türkiye'ye de Trabzon'a da bir tek çivi çakmadılar. Bir de yaptıkları yetmemiş gibi başkalarını suçlayıp yatırım yapmadınız diyorlar. Ne yatırım getirdiniz Trabzon'a? Burası bir Dünya kentidir. İşsizliği halletmek için ne ortaya koydunuz? Türkiye'nin başında bu işsizlik çıkmazı yeterli bir dert değilmiş gibi bir de Sayın Başbakan'ın kadınlarımıza en az üç çocuk doğurun demesi bir aymazlıktır. TUİK'in verdiği istatistik rakamları ile oynayarak, bu kurumun güvenini sarsarak ve işsizlik artmıyormuş gibi hareket ederek halkı yanıltmasınlar. Esnafımız çok zor durumda. Büyük işadamları bile hayatından memnun değil. Ekonomik kriz gelecek diye bekleniyor. Okyanus ötesinden gelecek bir sarsıntı için endişe hakim. Piyasaları tek tarım ürününe bağlı ekonomiler çok kırılgan olur. Karadeniz de böyledir. Bu ekonomik kriz, elbette Karadeniz'i daha fazla etkileyecek. Ankara'ya döndüğümüzde gördüğümüz manzara çok ilginç
VELEV Kİ TÜRBAN DİYE BAŞLAYAN GİRİŞİMLERİ KAYAYA TOSLAMIŞTIR.
Sayın Başbakan İspanya'da iken 'Velev ki türban siyasi simge olsa' diye başlattığı siyasi kavga kayaya toslamıştır diyen Kemal Anadol, Kasımpaşa tavrıyla külhanbeyi gibi Anayasa ile kavga ederek yaptıklarını izliyoruz, nereden geliyor bu cesareti, anlamak zor. CHP'nin başvurusundan 99 gün sonra bu yöndeki girişimleri 2'ye karşı 9 oyla mahkemeden döndü. Anayasa'nın ikinci maddesi ile bağlantı kurarak bu değişikliği reddetti. AKP yöneticileri sürekli olarak 148. maddeden destek almaya çalışıyorlar. Ne diyor o madde? Anayasa üzerinde TBMM'nin yaptığı değişiklikleri, Anayasa ancak şekil yönünden inceler diyor. Başka madde yok. Oysa Cumhuriyetin kuruluş ilkeleri var. Bunlar referandumla falan gelmedi. Bunlar İnönü, Dumlupınar, Sakarya, 9 Eylül'den gelen maddelerdir. Bu maddelerin değişikliğine kast etmek, Anayasa'nın laik yanına kast etmektir. Anayasa Mahkemesi, Türkiye Cumhuriyeti'nin temel değerlerinden sapmaya götürüldüğünü görerek girişimi reddetmiştir. Velev ki siyasal simge olsa diye başlayan maceradan sonra Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı basın toplantısı yaptı. Savcılar basın toplantısı yapmaz. Çok istisnai bir olaydır. Çok büyük bir olaydır, partinin kapatılmasıyla sonuçlanabilir, yapmayın dedi. Hukuki sonucu belidir. Anayasa Mahkemesi bu değişikliği kabul etmez dedi. Özellikle Sayın Deniz Baykal Salı günleri yaptığı konuşmalarda bu gidişin tehlikesine defalarca dikkat çekti. Hayır, direttiler. Sonunda başsavcı kapatma davası açmak durumunda kaldı. Bu kez AKP takımı sahaya yabancı oyuncular sokmaya başladı. Olli Rehn'ler, Lagendik'ler Barosso'lar bir anda Alex gibi oldu. Devam eden dava hakkında konuşulamaz. Ama Lagendik yabancı damat ya, gelip kafasına göre konuşuyor. Nasıl AB üyesi adaylığı sürecine girdiğimizi bilmesine imkan yok. Türkiye'nin diğer 54 İslam ülkesinden farkı ne? Onlar içinde tek laik ülke Türkiye'dir. Bir ülkede demokrasi varsa o ülke laiktir. Laiklik ortadan kalktığı anda demokrasi çöker. Atatürk bu ülkeyi kurarken arkadaşlarıyla birlikte temelleri böyle atmış. Arabayı devirmeyin dedik, dinlemediler; araba devrildi. Şimdi ayağa kaldırmaya çalışıyorlar. Meclis 1 Temmuzda tatile girecek. Hayır, kapatma davası bitene kadar çalışsın diyorlar. CHP olarak şikayetimiz yok. Hadi çalıştırın bakalım. Bu trenden inen bir daha binemez diyorlar. Bu esnada tehdit ediyorlar. Milletvekilleri seçim bölgesine giderse kaçan göçen olur diye böyle konuşuyor Sayın Başbakan. Sürüsüne hakim olamayan çoban edasında. Kendi vekillerine tehdit gönderiyor. Türkiye'nin bu kadar büyük sorunları varken velev ki diye bir krize soktu ülkeyi, hala bunlarla uğraşıyoruz. Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve Milli Görüş doğrultusundan çıkmadan bu ülke ileriye gidemez. Ülkenin düzenini ve sistemini korumak AKP'nin devamından çok daha önemlidir dedi.
İSTİFANIN NEDENİNİ BİLMİYORUM
AKP'li milletvekili Reha Çamuroğlu'nun istifa gerekçesini tam olarak bilmediğini dile getiren Anadol, Herhalde vicdan azabı duydu ki istifasını veriyor. Aleviler de oradaki siyasi çizgiyi benimsememiştir. Hatta alevi ifadesiyle, düşkünlükle suçlamışlardır. Aleviler artık bize oy vermiyor onlardan da oy alalım deyip onları istismar etmek büyük bir haksızlıktır. İnançlarla oynamaktır. Oya dönüştürmek son derece çirkindir. Yasada cami yeri olarak geçen yerlerin ibadet yeri olması için teklif verdik, AKP direkt reddetti. Reha Çamuroğlu baştan yanlış yapmıştı, bunun farkına varıp vazgeçti ifadelerini kullandı.
CHP TÜRBAN SORUNUNU NASIL ÇÖZECEK?
Basın mensuplarının kendisine yönelttiği soruları yanıtlayan Anadol, Din de bizim devlet de bizim deyip seçim otobüsünün üzerinde başörtülü bir bayanın fotoğrafıyla propaganda yapmıştınız
Bu sorunu çözmeye aday olup hatta bu konuyu sahiplenip şimdi üniversitelerdeki başörtü sorunun nasıl çözmeyi planlıyorsunuz? şeklindeki soruya şu karşılığı verdi:
Çoğumuzun anasının, teyzesinin, ninesinin başındaki başörtüsüyle bizim hiçbir zaman sorunumuz olmamıştır. Kamusal alanda, sadece başörtüsü değil, birtakım simgelerle dolaşılmaz. Bir binbaşı, bir yüzbaşı sivil elbiseyle kışlaya giremez. Bir avukat cüppesiz çıkamaz. Hakim de aynı şekilde duruşmayı yönetemez. Doktorların üzerinde hastane kıyafeti vardır. Bunlara elbette riayet edeceğiz. Kamusal alanda ne yapılması lazımsa yurttaşlar öyle davranacak. Üniversitelerde tartışılan başörtüsü değil, türbandır. Bunu yapmayın dedik. Yaygınlaşacak dedik. Fakat bugün bakın Türkiye'ye, bakın Trabzon'a, üniversite hastanesinde bile başörtülü değil, türbanlı personel vardır.