Atatürk gelse bu yetkiyi vermem!
Bana geçmişte yapılan tüm anti demokratik olguları gösterip,bana muhalefetin kendi içinde tutarlı olmayan yaklaşımlarını örnekleyip,bana yargı içinde oluşturulmuş kast sistemini yıkacak demokratik seçimi anlatıp,bana işkencelerle ünlü Diyarbakır Cezaevi’n
Bana geçmişte yapılan tüm anti demokratik olguları gösterip,
bana muhalefetin kendi içinde tutarlı olmayan yaklaşımlarını örnekleyip,
bana yargı içinde oluşturulmuş kast sistemini yıkacak demokratik seçimi anlatıp,
bana işkencelerle ünlü Diyarbakır Cezaevi’nin yıkılacağını müjdeleyip,
bana Anayasa Mahkemesi’nin toplumu hiçe sayan ve toplumsal barışı dinamitleyen kararlarını sayıp,
bana Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun “Apo’yu devreye sokun” diyen üyelerin telefon görüşmelerini deşifre edip,
bana, Ergenekon, balyoz gibi darbe planlarını soruşturan savcı ve yargılayan hakimlerin yerlerinin değiştirilmesine yönelik kulisleri hatırlatıp,
Recep Tayyip Erdoğan’a padişahlık yolunu aşacak yola bir taş daha döşememi beklemeyin…
***
Eğer padişahlık sistemi istersem, oyumu hiç kuşkusuz Tayyip Recep Tayyip Erdoğan’a veririm.
Erdoğan’ın ülkesini, toplumu en az benim kadar sevdiğinden bir gün bile şüphe etmedim. Bir gün bile bu ülkenin ezilmişleri ve fakirlerini düşünmeden geçirmediğine tanıklık edebilirim.
Erdoğan döneminde bu ülkenin daha da zenginleştiğini geliştiğini, onlarca veriyle anlatabilirim.
Daha iyi yapacağına inandığım birisi çıkana kadar tek alternatifin o olduğunu da söyleyebilirim.
Mert, halktan, haktan yana olduğunu saklayamam.
Onu başbakan olarak görmekten utanmayı bırakın, her zaman gurur duyduğumu da söyleyebilirim.
***
Ancak benden, Erdoğan’ı padişah yapacak, toplumu sadece onun ve daha sonra geleceklerin insafına bırakacak bir sisteme evet dememi beklemeyin.
benden padişahlık sisteminin çağdaş versiyonuna onay vermemi beklemeyin…
benden yürütme, yasama ve yargının tek bir kişinin emrine girmesi için izin istemeyin.
***
Beni, değil Erdoğan, Atatürk gelse bile, ona bu yetkiyi vermekten korkacağımı söylemekten alıkoymayın,
beni, Anayasa’ya “kişisel başvuru hakkı konuluyor” diyerek, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gidişi, bir kaç yıl daha uzatacak sistemi överek kandırmayın,
beni, Danıştay ve Yargıtay üyelerinin yargıyı istedikleri gibi şekillendirdiği kast sistemini dağıtacak çoğulcu seçim istemini anlatırken, yargıyı Adalet Bakanı’nın ve elbette başbakanın insafına, yönlendirmesine, baskısına esir eden maddeyi gizleyerek uyutmayın…
beni, yargıyı bir ideolojinin esiri olduğu iddiasıyla titretip, buna rağmen Ergenekon ya da Balyoz gibi karışık davalara dalabilen savcıların çıkabildiği bir sistem yerine, artık sadece hükümetin istediğini soruşturan yargıç ve savcılar sistemine gidildiğini anlatmaktan men etmeyin,
beni, memur, hükümet ile masaya oturup, toplu görüşme yaparken, şimdi hükümetin (elbette meclisten geçirilerek) kamu görevlilerinden oluşan hakem heyeti ile toplu sözleşme yapacakları masalıyla oyalamayın…
beni, Anayasa’da ideolojik ve siyasi amaçlı grev ve lokavt yasağını kaldırdık diyerek, yarın hükümet destekli siyasi grevler ile işverenleri sıkıştırmanın yolunun açıldığı gerçeğini görmemi engellemeyin,
***
Ben, bu ülkenin vatandaşı olarak benim irademin TBMM’ne tam olarak yansıyacağı seçim barajının aşağıya inmesine layık birisiyim.
ben, seçtiğim milletvekilinin liderin değil, benim sözcüm olmasını hakkeden bir vatandaşım
ben, bu ülkede yaşayan herkesin ana dilinde eğitim aldığı, etnik ve dini temelinin sorgulanmadığı, her düşüncenin özgürce seslendirildiği bir toplumda yaşamayı hak eden bir yurttaşım,
ben, telefonları yasa dışı dinleyenlerin derhal yakalandığı bir devletin onurlu parçası olmayı arzulayan birisiyim.
ben, askeri vesayeti de, sivil vesayeti de reddedenlerin yönettiği bir ülkeyi savunan birisiyim.
ben, devlet tarafından haksızlığa uğradığımda bile bağımsız yargının hukukun üstünlüğünü çalıştıracağına inanmak isteyenim…
ben, muhalefet liderlerini tepeden tırnağa sorgularken, başbakanların önünde kuzu postuna bürünen gazetecilerin yönettiği bir medyayı şiddetle eleştiren birisiyim.
ben, başbakanları sırf yaşam tarzları bana benzemiyor diye aşağılamaya çalışanlardan nefret eden birisiyim.
ben, demokrasinin bana taksit, taksit sunulmasından hoşlanmayan birisiyim…
***
Ve ben Yavuz Semerci…
Üstüme düşen görevi yerine getiriyorum…
Bu referandumda CHP’yi veya MHP’yi sevdiğim ve onların liderlerine sempati duyduğum için değil, bir vatandaş olarak farklı yola saptığımda, hata yaptığımda, iktidarların şiddet ve baskı uygulayacağı kanunlara izin veren bir referanduma, kendi isteğim, aklım ve hiç bir baskı altında kalmadan hayır oyu vereceğimi bir kez daha ilan ederim…
Tanrı beni korusun!