Atatürk’e Babasından kalan miras 1929 kuruş’

Yunanistan’daki arşiv belgeleri Atatürk’e yönelik çirkin yalanları üretenlere tokat niteliğinde bilgiler içeriyor

Atatürk’e Babasından kalan miras 1929 kuruş’
Atatürk’e Babasından kalan miras 1929 kuruş’
Atatürk’ün Samsun’a çıkışının 98’inci yıldönümünde ortaya çıkan Yunanistan’daki arşiv belgeleri Atatürk’e yönelik çirkin yalanları üretenlere tokat niteliğinde bilgiler içeriyor
 
Arşiv kayıtlarına göre, Atatürk’e adı babasının dedesinden miras. Arşivdeki en üzücü satırlar ise Atatürk’ün babasının ölümünden sonra yaşanılan maddi zorluklara değinilen bölümler...
 
 
Selanik’teki Makedonya Devlet Arşivi Müdürlüğü’nde 1955-1984 yıllarında müdürlük yapan Girit Üniversitesi’nden emekli Yunan tarihçi Vasilis Dimitriadis’in kaleme aldığı “Bir Evin Hikâyesi, Selanik’teki Mustafa Kemal Atatürk’ün Evi ve Ailesi Hakkında Türkçe ve Yunanca Belgeler” adlı çalışma, büyük önderin doğduğu ev ve aile şeceresi hakkında önemli bilgiler yer alıyor.  Kitapta en dikkat çeken bölümleri ‘Aile’ başlıklı kısım oluşturuyor.
 
 
Yunanistan devlet arşivlerinden çıkan belgelerde Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım’ın teyzelerinin aşırı dindar yani ‘Molla’ sıfatıyla anıldığı şu ifadelerle ortaya konuluyor: “Zübeyde Hanım, kadın fertlerin az çok eğitim gördüğü bir aileden gelmekteydi. O zamanlarda kadınların eğitim görmesi pek yaygın değildi. Gerek büyükannesi Ömer kızı, Halil’in eşi Emine, gerekse teyzesi Fatma, ‘molla’ sıfatıyla anılmaktadır. Bu sıfat dini eğitim görmüş olan kadınlara verilmekteydi. Zübeyde Hanım’ın annesi Ayşe, belgelerde hakkında başka bilgiler bulamadığım İbrahim oğlu Feyzullah Ağa ile evliydi.”
Ev ve borç kaldı
Ali Rıza Bey’in vefatından sonra Atatürk ve ailesinin yaşadığı zorluklar belgeler ışığında şöyle aktarılıyor: “Ali Rıza 1887 başlarında vefat etmiştir. Ölüm sebebi ve kesin tarihi belli değil. Ancak, bıraktığı mallarının şeri mahkeme tarafından tespit edilip kaydedildiği 13 Nisan 1887’den (19 Recep 1304) önce olduğunu bilmekteyiz. Serveti, eşi, oğlu Mustafa ve kızları Naciye ile Makbule arasında paylaştırılmıştır. 33 şahsi eşya olarak, 145 kuruş değer biçilen birkaÇ parça eşya ile bir iki kitabı ve 35010 kuruş değerindeki evi miras bırakmıştır. Ancak başka bir şeri mahkeme ilamından, Nuri Efendi adında bir şahsa 28 bin 800 kuruşluk bir borcu olduğunu görüyoruz. Ali Rıza’nın defni için 500 kuruş harcanmıştır, 28 bin 800 kuruş tutarındaki borç da meblağ da düşürülmüştür.
150 kuruş ödünç
Mehr bedelinin bir kısmını karşılamak üzere Zübeyde Hanım’a 751 kuruş ödenmesi kararlaştırılmıştır. 553 kuruş delalet masrafı ve 140 kuruş vergi masrafına ayrılmıştır. Geri kalan 4.410 kuruş şeriat kanunları gereğince aile fertleri arasında paylaştırılmıştır. Dul kalan Zübeyde Hanım’a 551 kuruş (mirasın yüzde 12’si), oğluna 1.929 kuruş (mirasın yüzde 44’ü), kızların her birine 964 kuruş (mirasın yüzde 22’si) verilmiştir. Üç çocuğun parası olan 3.859 kuruş, idare edilmek üzere, yetim işlerinden mesul olan Emval-i Eytam Müdürlüğüne teslim edilmiştir. Bundan birkaç gün sonra (1 Şaban 1304-25 Nisan 1887 tarihinde) çocukların velisi olarak Zübeyde Hanım, çocukların masraflarını karşılamak maksadıyla miras kalan paradan harcama yapmak için şeri mahkemeden izin ister. Mahkeme, miras kalan paradan ayda 150 kuruş ödünç almasına müsaade eder.”
 
‘En değerli araştırma’
 
Hacettepe Üniversitesi Öğretin Üyesi Yrd. Doç. Ali Güler, “Atatürk’ün yaşam öyküsü bağlamında son yıllarda yapılan en değerli araştırmayla karşı karşıyayız” dediği eser hakkında şu yorumda bulundu: “Eserde 77 Türkçe belge 16 Yunanca belge yer alıyor. Ana konusu Atatürk’ün doğduğu Selanik’te bugün müze olan pembe boyalı evin hikâyesi olmakla birlikte Atatürk’ün soyu, ailesi, akrabaları ile ailenin Selanik’te sahip oldukları mallar hakkında önemli belgeler içermekte.”
 
‘Kirayla tutuldu’
 
Dimitriadis, Mustafa Kemal Atatürk’ün doğduğu ev hakkında şunları aktarıyor: “Atatürk, Ahmed Subaşı Mahallesi’ndeki pembe renkli bir evde doğmuştur. Ev, babası Ali Rıza’ya ait olmayıp kirayla tutulmuştur. Ali Rıza vefat edince dul eşi Zübeyde Hanım çocuklarıyla, maddi sorunlardan dolayı yandaki küçük eve taşınmıştır. Atatürk’ün dünyaya geldiği ev, önce İbrahim Zühdü’ye daha sonra Abdullah Ağa ve eşi Ümmü Gülsüm’e satılmıştır. Onlar da 1908’te evi Mustafa Kemal’e satar.”
 
‘7 yaşına kadar o evde yaşadı’
 
 
 
80’i aşkın Osmanlı ve 16 Yunan belgesinin inceleyen Yunan tarihçi, Ali Rıza Bey’in maddi açıdan ailesini son derece kötü bir durumda bırakarak vefat ettiğini belirterek, Mustafa Kemal’in yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “Dul kalan eşi, küçük evini satmak, büyük evi de rehin göstermek zorunda kalmıştır. Oğlu Mustafa ve kızı Makbule’yi alıp bir süre için Selanik yakınında, Langaza yöresindeki bir köyde yaşayan ağabeyi Feyzullah oğlu Hüseyin Efendi’nin yanına yerleşir. Mustafa Kemal, dayısının yanında yaşadığı sürece, o devrin köy çocukları gibi çeşitli işlerde çalıştığı günleri hiçbir zaman unutmamıştır.
İyi bir eğitim görmesini arzu eden annesi onu Selanik’e teyzesi Fatma Molla’nın yanına gönderir. Teyzesi o tarihte annesi Halil Ağa kızı Ayşe’yle, doğduğu eve pek uzak olmayan Ahmed Subaşı Mahallesi’nde, Papaz Ahmed Sokağı No. 17 adresinde yaşamaktadır. Aynı ev, annesinin 1899’da ölümünden sonra Zübeyde Hanım’ın eline geçmiştir. Zübeyde Hanım bu evde en azından 1908’e dek yaşamıştır. Atatürk, doğmuş olduğu evde 7 yaşına kadar yaşamıştır. 1888’ten 1895’e dek Ahmed Subaşı Mahallesi’nde veya Horhor Mahallesi’nde Emine Hanım’ın veyahut Muid Alaaddin Mahallesi’nde Emine Molla’nın başka bir evinde yaşamıştır. Atatürk’ün doğduğu, büyüdüğü ve en hassas çocukluk yıllarını geçirdiği evin, bugün Apostolou Pavlou Caddesi üzerindeki ev olduğuna dair hiç şüphe yoktur.”
‘Tehlikeye düşerdi’
Yunan belgelerine göre Mustafa Kemal’in aile evini terk edip 1908’te başka bir ev satın almasının sebebi Dimitriadis tarafından “Ailesinden uzak, serbestçe arkadaşları ve meslektaşlarıyla buluşup rahatsız edilmeksizin planlarını tartışacağı bir mekâna ihtiyacı vardı. Mustafa Kemal, bir gece odasında arkadaşlarıyla planlarını tartışmalarına annesinin rast geldiğini ve annesinin şikâyette bulunduğunu anlatır. Ev, bu olaydan sonra alınmış olmalı. Daha sonra İttihat Hareketi’ne dönüşecek kargaşa hüküm sürmekteydi. Ailesini bu işlere karıştırmak istemezdi. Planları, padişahın gizli polisi tarafından ifşa edildiği takdirde, ailesi tehlikeye düşerdi” diye anlatılıyor.
 
İsmi dede mirası
 
Kitaptaki Osmanlıca belgede “Selanik’de Koca Kasım Paşa Mahallesi ehalisinden “Ali Rıza Efendi ibn Ahmed bin Mustafa’nın mahalle-i mezkuree sakin olduğu” ifadesi yer alıyor. Belge, Ali Rıza Efendi’nin babasının Ahmed, dedesinin ise Mustafa adını taşıdığı ortaya koyarken, Atatürk’ün baba tarafından 4 kuşak şeceresini ortaya seriyor. Ata’nın annesi Zübeyde hanımın babasının Feyzullah Efendi, dedesinin ise İbrahim isimli kişi olduğu ilk kez gün yüzüne çıkartılıyor. 
 
‘Türk semtinde’
 
Kitapta ayrıca şu ifadeler yer alıyor: “Mustafa Kemal’in evinin bulunduğu semt adını Rumeli Beylerbeyi Koca Kasım Paşa’nın 15. yüzyılda yaptırdığı camiden almaktadır. Bölgede çoğunlukla Türkler yerleşmiş bulunmaktaydı. Türklerin yerleştikleri bölge, Bayır adı verilen, doğuda surlara ve hisara kadar uzanan şehrin bütün yüksekteki semtlerini kapsamaktaydı. Türklerin sadece küçük bir azınlığı Yunanların yaşadığı şehrin güneydoğu bölgesinde yerleşmişti. Şehrin Yunan sakinleri, o tarihlerde şehir nüfusunun ancak yüzde 15-20’ini oluşturmaktaydı.”
 

HABERE YORUM KAT
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler