Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, Türkiye'nin bir deprem bölgesi olduğunu belirterek, "Şu anda bile hareketli 500’e yakın fay hattı var. Nerede, ne zaman, hangisinin kırılacağını bilme ihtimalimiz yok" dedi.
Bir dizi ziyaret ve program için Karabük'e gelen Bakan Özhaseki, AK Parti İl Başkanlığını ziyaret etti. Burada partililere seslenen Özhaseki, Bakanlığın çok ağır iş yükü olduğunu, özellikle son dönemlerde bütün dünyanın başına bela olan iklim değişikliği, küresel ısınma gibi ana hedefleri olduğunu belirtti.
Bütün bunlarla birlikte iki tane daha alan açarak gece gündüz demeden iki konunun daha peşinde koştuklarını vurgulayan Özhaseki, "Birincisi malumunuz 6 Şubat depremi ve onun meydan getirmiş olduğu hasarlar. İkincisi de olası depremlerden dolayı özellikle ülkemizi başta İstanbul olmak üzere, İzmir olmak üzere birçok depreme maruz kalabilecek şehirlerimizi depreme hazırlama meselesi de bizim bakanlığımızın ana iştikal konuları arasında yer alıyor" dedi.
"Şunu bir kere ifade edelim: Türkiye bir deprem ülkesidir" diyen Özhaseki, "Şu anda bile hareketli 500’e yakın fay hattı var. Nerede, ne zaman, hangisinin kırılacağını bilme ihtimalimiz yok. Bilim adamları diyorlar ki, Himayalar’dan Alper'e doğru uzanan çizgi üzerinde 5 tane riskli ülke var. Birisi Türkiye. Son 100 yıl içerisinde denizlerimizde ve karalarımızda meydana gelen 6 ve üzerinde şiddetli yıkıcı deprem sayısı tam 230 bin. Ölen insanlarımızın sayısı 130 bin. Zararlarımız milyarlarca dolar hatta yüz milyarlarca dolar" diye konuştu.
"300 bin civarında binanın yapımı devam ediyor"
6 Şubat'taki Kahramanmaraş merkezli depremin çok büyük hasarlar meydana getirdiğini açıklayan Özhaseki, şunları kaydetti:
"680 bin kadar konutumuz yıkıldı. 170 bin kadar da iş yerimiz yerle bir oldu. Tek katlı müştemilatlar da yerle bir oldu. Yani bağımsız birim olarak söyleyeceğiz olursak 850 bin bağımsız birim. Deprem tam 18 ilimizi etkiledi. 14 milyon insanımız da bundan zarar gördü. Maddi hasar 104 milyar dolar. İlk andan itibaren Sayın Cumhurbaşkanı başta olmak üzere onun talimatlarıyla bütün bakan arkadaşlarımız deprem bölgelerine giderler. Valilerimiz, kaymakamlarımız, AFAD görevlileri hep deprem bölgesinde oradaki enkazın kaldırılması, arama kurtarma faaliyetleri gibi çalışmalar. Sonra çadır vesaire gibi geçici barınma alanlarıyla müthiş bir gayret içerisine girdik. Ben de o dönemde AK Parti Genel Başkan Yardımcısıydım. 810 belediyemiz var. Bütün arkadaşlarımızı arayarak acil işlerini ekiplerinin yapmasını, kendilerinin mutlaka deprem bölgesine giderek yardım etmeleri gerektiği talimatını verdik. Çok şükür o büyük felaket aslında dayanışmasına döndü. Şimdi de zaten 300 bin civarında binanın yapımı devam ediyor.
İnşallah 1-1.5 sene içerisinde bütün hak sahiplerinin, tamamının hakkını vermiş oluruz diye düşünüyorum. 433 tane köyde şu anda çelikten köy evleri yapıyoruz. Binden fazla şantiyemiz var. 110 kişilik orduyla çalışıyoruz orada. Çalışan ekiplerimizin sayısı 110 kişi. 46 bin konut teslim ettik. İnşallah ayın 19’unda 30 bini daha hak sahiplerine dağıtacağız. 76 bin teslim edilmiş olacak. Sonra bir ay sonrasından başlamak her ay 10 bin, 15 bin konutu hak sahiplerine vermeye devam edeceğiz."
"Evlerimizi depreme dirençli hale getirmek zorundayız"
3 tane ana hat olduğunu, bilim adamlarının binlerce yıl boyunca aynı hatların kırıldığını ifade ettiğini anlatan Bakan Özhaseki, şöyle devam etti:
"Birisi Van Gölü civarından başlıyor, Erzincan, Niksar, Tosyo, daha sonra Bolu, Abant, Marmara'ya doğru uzanan Kuzey Anadolu Fay Hattı. Yani bizim 30-35 kilometre güneyimizden devam eden fay hattı, Kuzey Anadolu Fay Hattı. İkincisi, yine aynı bölgeden başlayarak Akdeniz'e doğru inen, içine Adıyaman'ı, Kahramanmaraş, Malatya ve Hatay’ı alan Doğu Anadolu Fay Hattı. Bir de İzmir bölgesi. Bu bölgelerde her an riskli. Şehrimizin de çok emin bir yeri olduğunu söyleyemeyiz. Daha doğrusu Türkiye'de herhangi bir belde ve bölge 'biz eminiz, bize bir şey olmaz, ne olacak ya?’ diyemez. Yapılaşmış şehirlerimiz var, kadim şehirlerimiz var. Eski, biraz yenilenmesi gereken, depreme dayanıksız olan yerlerimiz var. Bu birçok ilimizde var. Bunlar için bir tek çare var arkadaşlar. O da kentsel dönüşüm. Dünyada bir formülü bulunamadı. Evlerimizi yenilemek zorundayız. Onları depreme dirençli hale getirmek zorundayız. Bunun içindir ki, büyük bir mücadele veriyoruz. 2012 yılında bir yasa çıkar. Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatıyla çıkan bu yasa bugüne kadar 2 milyon 250 bin konut su değiştirir. 425 binde devam ediyor şu anda. Biz bunu yeterli görmedik. İki ay kadar önce Meclis'e yasa getirdik. Kentsel dönüşüm için hem bir başkanlık kurduk hem de aynı zamanda yıllardır bizim önümüzü kesen, davalar açan, muhalefet olduğunu söyleyen ancak her hayırlı işe, her milli meselede olduğu gibi karşı çıkan bir grubun engellemelerini sadece bertaraf edebilmek için ve şimdi işi daha da hızlı yapmak zorundayız."
"Bakanlık tarafında bizler hazırız. Kapıyı açtık"
Kentsel dönüşümün doğru yapılabilmesi, hızlı yapılabilmesi, bir an önce sonuca ulaşılabilmesi için üç tane ayağı olduğunu anlatan Özhaseki, "Birincisi bakanlık, ikincisi belediye başkanlığı, üçüncü vatandaş tarafı. Eğer bu üç temel ayak bu konuda anlaşır, doğru adım atarsa emin olun önümüzde dağlar durmaz. Çok hızlı bir şekilde biz kentsel dönüşüm yaparız. Ama bunlardan birisi eksik olursa doğrusu yapacak hiçbir şeyimiz kalmıyor. Bakanlık tarafında bizler hazırız. Kapıyı açtık, hangi partili gelirse gelsin yeter ki, kentsel dönüşüm yapsın. Başımızın üstünde yeri var. Para vermeye hazırız. Hazine arazisi vermeye hazırız. TOKİ'miz emrinde. 'Sonuna kadar beraber çalışalım' diye de ilan ediyoruz. Buna mani olan insanlar zamanında çok oldu. Ben bazen anlatıyorum Hatay'a bir evvelki bakanlık döneminde gittim kentsel dönüşüm yapmaya. Şimdi oradaki CHP'li belediye buna mani oldu ve yaptırmadılar. Üstelik de Hatay'a kadar gidip işi başlatmak üzere çok da emek vermiştim. Çok kısa bir süre sonra deprem oldu. Emek Aksaray Mahallesi'nde bir tek kardeşimiz dahi yaşamıyor şimdi. Mani olanlar mı bilmiyorum ki vicdanı var mı? Özellikle bunu vurgulamak istiyorum. Biz bu konuda üstümüze düşeni yapacağız. Bakanlık olarak hazırız arkadaşlar" değerlendirmesinde bulundu.
İkinci ayağın belediye ayağı olduğunu aktaran Özhaseki, "Belediye olmazsa olmaz. Belediye kendi mahallelerini daha iyi bilir. Hangi mahallede kentsel dönüşüm yapılması icap ediyor? Onu daha iyi bilir. Bunu belediyelerimizin hazırlaması lazım. Oradaki hazırlıkları yaptıktan sonra bakanlığa gelip müracaat edip ‘gelin beraberce bu işi yapalım demesi lazım’ Ama bizim tembel belediye başkanları suçu atmak için şöyle yapıyorlar. ‘Efendim bakanlık gelsin bu işleri yapsın’ Tamam zaten onun için oradayız da 252 kişilik kadromuz var. On binden fazla mahalle var diyoruz ki, ‘250 kişiye şu on bin tane mahalleye gelin dönüştürün hadi’ Sizin binlerce elemanınız var. Kendi mahallenizi daha iyi biliyorsunuz. Oy istemeye gelince istiyorsunuz insanlardan. Büyük vaatlerde bulunmaya uydurmaya gelince uyduruyorsunuz bir sürü lafları. Arka arkasından sıralıyorsunuz. Gidin o mahallelerde bir çalışın insanlarla bir görüşün. Alanı bir hazırlayın. Bizim istediğimiz hale getirin. Biz para vermeye de hazırız. Arazi vermeye de hazırız. TOKİ'yi de gelip yapmaya da hazırız" diye konuştu.
"Engel çıkarıyorlar"
Bakan Özhaseki, şunları kaydetti:
"Özellikle bizim CHP'li belediyeler. İzmir'deydim geçen gün. ‘25 senedir buradasınız, 25 tane binayı dönüştürdünüz mü?’ Cevap yok. Soru var da cevap yok. İstanbul'da Fikirtepe'de kentsel dönüşüm işi ortada kalmış. Bir evvelki bakanlık döneminde gittim çözmeye. Sadece kocaman bir alanda vatandaş çıkmış kiralarda bekliyor yüzlerce emekli vatandaş ama iki odalı briket içinde kimsenin oturmadığı yeri bir hukuk savaşına dönüştürdüler. İdeolojik kafası saplantılı avukat tipler ve senelerce yine kentsel dönüşüme mani oldular. Bir taraftan davalar açıyorlar. Dün Eskişehir'in yüzlerine söyledim onu da. TOKİ olarak konutlara başlayacağız. Dava açıyorlar, okula başlayacağız. Dava açıyorlar. Yerin bırakılması lazım. Engel çıkarıyorlar. Sonra da dönüp devlet neredesin falan filan diyorlar. Peki ben de soruyorum. Belediyeler siz neredesiniz? Binlerce elemanı alıyorsunuz. Orada kendi mahallenizden oy istemeye gelince istiyorsunuz. Ama çöküntü alanlarında niye çalışmıyorsunuz? Değerli arkadaşlar bu işin ikinci ayağında eksiklik olduğu zaman her iş kalır. Üçüncüsü de tabii ki vatandaş. Vatandaş da kentsel dönüşümü isteyecek. Belediye başkanlarını zorlayacak ve orada bir hesap için oturacak görüşecekler. Neticesinde o hesabı bize getirecekler. Biz de gidip orada yardımcı olacağız. Elimizde ne imkan varsa sonuna kadar seferber edeceğiz. Deprem, siyaset üstü bir meseledir. A partisi, B partisi, C partisi olmaz. Yani şimdi AK Parti iktidarda ve ben bakanlığı temsil ediyorum. Sonuna kadar kapının açık olduğunu ifade ediyorum. A'dan Z'ye hangi partili belediye başkanı varsa lütfen mahallelerini çalışsın. Çöküntü alanları belirlesin. Depremde ilk yıkılacak yerleri ortaya koysun. Vatandaşlar görüşsün. Sonra gelsin bize desin ki burada gelin beraber bir çalışma yapalım. Elimizde imkan neyse sonuna kadar seferber etmeye de biz hazırız arkadaşlar. Vatandaşın da anlayışa yaklaşmaz tabii ki esas. Bu üç grup bir araya geldiğinde Allah'ın izniyle önünde kimseler duramaz ve gerekenler yapılır."
Kaynak: