Bakanlar Kurulu toplantısının ardından Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek bir açıklama yaptı. İşte açıklamasından satırbaşları:

Başbakan hem ekonomi hemde terörle ilgili toplantılar yapacak. Her hafta bu konuları daha yakından takip etme şansı bulacağız.

Toplantılara kimlerin katılacağı sınırlamanın bir önemi yok. Yani ekonomide terörde bizim bakımımızdan daha yakın bir takip altında değerlendirme imkanı bulacağız.

SORU: Yarın ki toplantı bir karar toplantısı mı?

Bu işlerde bir sınırlandırma yapmak doğru değil. Önemli bir konu geçtiğimiz hafta bu değerlendirmeleri yaptık. Yarın bir değerlendirme daha yapacağız.

SORU: İş dünyasında kriz lafının kullanılmaması için telkinler oldu. İş dünyasına brifing verilmesi söz konusu mu? Metris'te bir mahkumun işkenceyle öldürüldüğü iddiaları var. Bir girişiminiz olacak mı?

Zaten İş dünyasında değişik platformlarda bir araya geldik. Bu sabah dış ticaret toplantısı vardı. Ekonomik sosyal konsey diye bir konsey var. Bu önümüzdeki günlerde bir araya gelebilir. Bunun dışında bir ihtiyaç olursa ozaman yapılabilir. Bunların psikolojik boyutları var. 1929'dan beri dünyanın yaşadığı en büyük kriz olarak nitelendirildiğine göre, bunun bütün dünyaya etkileri var. Biz reformlarımızı yaptık. Geriye dönük seçim tarihlerine baktığınızda, seçim yaklaştığında bir seçim ekonomisi oluşturulur.

Biz geldiğimiz günden beri seçim ekonomisi uygulamadık, uygulamıyoruz, uygulamayacağız. Türkiye'de mali disiplini sürdürebilmek büyün bir maharet ister. Biz taviz vermedik, vermeye de niyetli değiliz. Eğer Türkiye kendi bünyesinin daha sağlam olduğunu söylüyorsa, bu reformlar nedeniyledir.

İşin psikolojik boyutu çok önemli. Herkes birbirini etkilemeye çalışır yada fırsatçılar ortaya çıkar. Herkesin dikkat etmesi gerekir. Sorumlu davranması gerekir.

Türkiye'de bir anayasa var. Anayasası olan bir devlet ve anayasal bir devlettir. Her fiilin sorumlusu kim, görevi nerede başlayıp bitiyor. Bu anayasamızda belli.

Sizin iddianıza göre ortada işlenmiş bir suç var. Bu suç varsa bu suçu soruşturacak olan yargı mercii var. Cumhuriyet savcısının yerine koyarsam kendimi, savcılar görevini yapsın demem lazım. Ama bunu söylememe bile gerek yok. Anayasa böyle bir görevi savcılara yüklediğine göre, basında çıkan her iddaayı soruşturmak onların görev alanına giriyor.

En çok düzenleme yaptığımız yasalarda en fazla işkence konusuna önem gösterdik. Bu konuda çok önemli adımlar atıldı. Cezalar artırıldı. İşkence bir insanlık suçudur. Türkiye bundan dolayı dışarıda bir imaj kaybına uğramıştır.

Bu hassasiyetleri göstermeyen kamu görevlileri varsa bunları takip etmek savcıların görevidir.