Erdoğan, Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı Eğitim Merkezi ve yeni hizmet binasının açılışında yaptığı konuşmada, Ak Parti'nin iktidara geldiği dönemde toplanan verginin yüzde 85-86'sının faize gittiğini, kalan miktarın yüzde 15'lik kısmın ise yatırıma yönlendirildiğini, burada da "fırıldakların" olduğunu anlattı. Maliye camiasında o dönem 4 ayrı birimin olduğunu ve "kendilerine ait bir kast oluşturduklarını" ileri süren Erdoğan bunu aşmak için 6 yıl mücadele ettiğini belirtti.

 

Başbakan Erdoğan, "Eğer müfettişse bakıyorsun o kendine göre müfettişlerle işi götürüyor. Hesap uzmanıysa onlarla götürüyor, vergi kontrolörüyse onlarla götürüyor, hatta siyasete bile soyunduğu zaman bakıyorsun onları arıyor. Diğerleriyle beraber değil. İşte biz bu sistemi yıktık" dedi ve sağlıklı bir denetim mekanizması için Türkiye genelinde denetim elemanı sayısının 10 bine çıkarılması gerektiğini ifade etti.

 

 

Erdoğan, ''Vergiyi, gidip kenar, köşedeki bir bakkal dükkânından almak, onların defterlerini alıp onları köşeye sıkıştırmak değil. Asıl vergi vermesi gerekenler üzerinde nasıl bir çalışma var. Önemli olan bu. İşte 'Mali disiplin' derken ben bunun üzerinde kararlı duruyorum'' dedi.

 

 

Mali disiplin konusuna da vurgu yapan Erdoğan, "Bizim bu güzel ülkemizde yatırımlar için petrol kuyularımız yok. Petrol kuyularımız olmadığına göre biz en azından bu kayıt dışını kayıt altına almak suretiyle her şeyden önce bu milletin hakkını, bak devletin hakkını demiyorum, bu milletin hakkını kendisine vermemiz lazım" diye konuştu. Türkiye için 2013-2014 yıllarının hassas yıllar olduğunu kaydeden Erdoğan, bu yıllardaki çalışmalarda çok daha kararlı duracaklarını belirtti ve "Mali disiplinden asla taviz vermemiz mümkün değil. Kamu harcamalarında aynı şekilde hassasiyetimizi koruyacağız ki bu hassasiyeti belki daha da artırmamız lazım" dedi.

 

 

Tbmm'den geçen Büyükşehirlerle ilgili yasayı da hatırlatan Erdoğan, birilerinin bu konuda "bariyer oluşturmak istediğini", kendilerinin ise "üzerine üzerine gittiğini" belirterek, yasa sayesinde büyükşehirlerin bütçeden daha fazla pay alacağını, büyükşehirlerin güçlü olmasının merkezin yükünü azaltacağını kaydetti. Erdoğan şunları söyledi:

 

"29 Büyükşehir Belediyesinin Türkiye genelinde yanılmıyorsam şu anda hitap ettiği nüfus, yüzde 85 olacaktır. Öyleyse bizim milli bütçemizin güçlü olması lazım. Burada da dediğim gibi anahtar sizsiniz, kilit sizsiniz ve bu çalışmayı da ona göre çok kararlı bir şekilde yürütmemiz lazım, bütçe dengelerini iyileştirmemiz lazım."

 

 

Bankalar konusuna da değinen Erdoğan göreve geldikleri dönemden bu yana bankacılıkta yaşanan gelişmeleri anlattı ve sözlerini şöyle sürdürdü:

 

"Bakkal dükkanı açar gibi artık Türkiye'de banka açılmıyor. Çünkü o zaman ne yapıyorlardı? Adı banka, millet zannediyordu ki ben bu bankanın kapısından girdiğim zaman kazanacağım. Ne oldu? Hepsi battı gitti. Akla hayale gelmez faiz oranlarıyla biliyorsunuz faizler veriyorlardı. Döviz bazıyla yüzde 35'le faiz veren bankalar vardı.

 

Bu değirmenin suyu nereden geliyor diye soran var mıydı? Yok. Ne oldu? Bak şimdi onun sahipleri bu ülkede değil, kaçak. Ama farklı yerlerde saltanat sürüyorlar ve Türkiye hakkında davalar açıyorlar. Ama o dönemin siyasilerinin de büyük vebali var. Onlar bunlara maalesef bu zemini hazırladılar. Bu yolları açtılar ve bu ülkede tüyü bitmemiş yetimin hakkını bunlara yedirdiler."

 

 

Bazı siyasi çevrelerin Ak Parti'nin ekonomideki başarılarını yok saydığını ifade eden Erdoğan, "Dünyada en büyük katliam bürokratik oligarşidir" değerlendirmesinde bulundu. Bürokratik oligarşinin yıkılması gerektiğini ifade eden Erdoğan, "Statüko ekonominin içinde otokratik bir yapıdır. Oligarşi milletlerin felaketidir. Bunu hep birlikte yıkmamız lazım" diye konuştu. Erdoğan, "bugün git yarın gel" mantığının sona ermesi gerektiğini belirtti.