Başbakan katili hemen bulun
Can Dündar, Dink cinayeti sonrası Başbakan Erdoğan'ın 'katili bulmadan gelmeyin' talimatı sonrasında yaptığı bir telefon konuşmasında karşılaştığı sesin sözlerini yazdı...Can Dündar'ın köşe yazısı20 Ocak 2007 Cumartesi... Hrant'ı bir gün önce katletmişler
Can Dündar, Dink cinayeti sonrası Başbakan Erdoğan'ın 'katili bulmadan gelmeyin' talimatı sonrasında yaptığı bir telefon konuşmasında karşılaştığı sesin sözlerini yazdı...
Can Dündar'ın köşe yazısı
20 Ocak 2007 Cumartesi... Hrant'ı bir gün önce katletmişler. Acımız hâlâ taze...
Saat 23.30'da Başbakan Erdoğan Kızılcahamam'da "Katil zanlısının Samsun'da yakalandığını" açıklıyor.
Heyecan içinde ekrana yapışıyoruz.
Katil 22.30'da Trabzon otobüsünde yakalanmış. Acaba suikast çözülecek mi?
Saatler gece yarısını geçerken telefonla Başbakan'a çok yakın bir isme ulaşıp "Neler oluyor?" diye soruyorum. Yazılmamak kaydıyla şunları söylüyor:
"Suikast haberi geldiğinde Başbakan, Bakanlar Kurulu'ndaydı. Toplantıyı kesip çıktı. Dink'in son yazısını getirdiler. Kalemi eline aldı, satırların altını çizdi. İçişleri ve Adalet bakanlarına 'Katili bulmadan gelmeyin' talimatını verdi."
"Üzerine gitmelisiniz" diyorum.
Telefondaki ses, çok ilginç bir şey söylüyor:
"Reel politika yapmak zorundayız. Ağar 'ovada politika' lafı etti, bir anda 3.5 puan oy kaybetti. Böyle bir ülkedeyiz."
Yani?
Milliyetçi dalgaya ters kürek çekmenin siyasi bedeli var.
Niye Trabzon'u beklemediler?
Yakalanan faili soruyorum.
"16 yaşında... Nizam-ı Alem'den kovulmuş. Mc Donalds'ı bombalayan da, TAYAD'a saldıran da bunlar... 6-7 kişilik bir çete" diyor ve ekliyor:
"Tabii önemli olan, bunlara bunu kim yaptırıyor?"
Kimlerden kuşkulanıyorlar?
"Yaptıranlar içeride..." diyor telefondaki ses...
Sonra da çok önemli bir ayrıntıya dikkat çekiyor:
"Aslında fail, Trabzon'a gidiyormuş. Polis de izliyormuş. Trabzon'a kadar takip etseler, orada kimlerle temas ettiğini tespit edip bütün şebekeyi yakalayabilirlerdi. Ama polis, otobüsü Samsun otogarına girmeye zorlamış. Orada adamı yalnız yakalamışlar. Çete bağlantılarına ulaşma şansı böylece ortadan kalkmış. "
Jandarma silahı bile biliyordu
Cinayetten 34 saat sonra yapılan konuşmadaki kuşku, Dink soruşturmasına damgasını vurdu. Bir yıl boyunca hangi taş kaldırıldıysa altından bir koruma kalkanı, örtbas çetesi, perdeleme çabası çıktı.
Polis muhbirlerinin suikast ihbarlarının değerlendirilmemesi, güvenlik kameralarının saldırı öncesi görüntülerinin alınmaması, zanlının üzerindeki telefonun bulunamaması, tetikçiyle jandarma muhbiri arasındaki telefon görüşmelerinin içeriğinin aydınlatılamaması...
Liste uzayıp gidiyordu. Ama önceki gün Taraf'ta yayımlanan belge, en önemlilerden biriydi.
Bu bir "Haber Kayıt ve Bildirim Formu"...
Hazırlayan: Trabzon İl Jandarma Komutanı...
20 Ocak 2007 günü saat 21.30'da hazırlanmış.
Yani cinayetten bir gün sonra, saldırganın yakalanmasından bir saat önce...
Şu bilgileri veriyor:
"Dink saldırısını Mc Donalds'a patlayıcı koyan Yasin Hayal organize etti. 4 kişilerdi. İstanbul'a gidip keşif yaptılar. O.S. öldürdü. Ardeşen el yapımı silah kullanıldı."
Dikkat!
Daha O.S. yakalanmamış bile...
Ve silahın Ardeşen el yapımı olduğu ancak 22 Ocak'ta kriminal raporunda ortaya çıkacak.
Jandarma, suikastın organizatörünü de, tetikçisini de, silahını da biliyor.
Biliyor da neden engellemiyor?
Hâlâ pis kokular geliyor.
Katiller karakolda kahraman gibi fotoğraflanıyor, katillere afiş basılıyor, türkü düzülüyor. Belgeler karartılıyor. Hrant'ın ailesi hâlâ tehdit ediliyor.
* * *
Bugün, Hrant'ın dostları, suikastın yıldönümünde, vurulduğu saat 15.00'te, vurulduğu yerde buluşup adalet isteyecekler. Sadece Dink davası için değil, Türkiye'nin geleceği için de...
Ta ki adalet, o gece yarısı telefonundaki sorunun cevabını bulana kadar:
"Bunlara bunu kim yaptırıyor?"
can.dundar@e-kolay.net