Başbuğ'dan süpriz ziyaret

Genel Kurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ süpriz bir ziyaret gerçekleştirdi ve Başbakanlık'a geldi

Başbuğ'dan süpriz ziyaret

12 Eylül 1980 darbesinin ardından kurulan Yüksek Öğrenim Kurulu'nun (YÖK) kurucu başkanı, Bilkent Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. Dr. İhsan Doğramacı (95) devlet töreniyle son yolculuğuna uğurlandı. Kocatepe Camii'nde kılınan cenaze namazında devletin zirvesi hazır bulundu. Cenaze töreni sırasında Başbakan Erdoğan ile Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un ağızlarını kapatarak konuşmaları dikkat çekti.

Doğramacı için bugünkü (28 Şubat 2010) ilk tören kurucusu olduğu YÖK'te yapıldı. YÖK'teki törene, Doğramacı'nın çocukları Bilkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ali Doğramacı, Osman Doğramacı ve kızı Şermin Savaşçı ile Mili Savunma Bakanı Vecdi Gönül, Milli Eğitim Başkanı Nimet Çubukçu, YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan, YÖK üyeleri, rektörler ve akademisyenler katıldı.

Doğramacı'nın Türk bayrağına sarılı naaşı, YÖK bahçesindeki tören alanına getirildi. Doğramacı anısına saygı duruşunda bulunulmasının ardından, öz geçmişi okundu.

Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu törende yaptığı konuşmada, bütün ömrünü bilime ve ülkesine vakfetmiş değerli bir bilim adamının yitirildiğini söyledi. Çubukçu şöyle konuştu:

''Uzun meslek yaşamı boyunca yaptığı çalışmalarla hem tıp, hem de yükseköğretim alanına çok değerli katkılarda bulundu. Çocuk ve halk sağlığı alanında öncü ve yenilikçi çalışmalarıyla ulusal ve uluslararası bilim çevrelerinde saygınlık kazanmış bir bilim insanı olan merhum İhsan Doğramacı, bu vasıflarını eğitim alanına da taşıyarak ülkemizin ilk vakıf üniversitesinin, köklü devlet üniversitelerinin ve tıp fakültelerinin kurulmasına öncülük etti.

Yeri doldurulamayacak bir boşluk bıraktı. Ama bize, aynı zamanda örnek alınacak bir hayat ve yükseköğretime yaptığı katkılarla da çok değerli bir miras bıraktı. Şimdi bize düşen onun yenilikçi ve öncü tavrını örnek almak ve devraldığımız bilim mirasına bilimsel düşünceye sahip çıkarak, daha ileri noktalara taşımaktır. O'nu her zaman saygıyla ve şükran duygularıyla hatırlayacağız. Değerli ailesinin, tıp ve eğitim camiasının, milletimizin başı sağ olsun.''


YÖK Başkanı Özcan: Hiçbir şey ayağına gelmedi


YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Özcan da, Doğramacı'nın çok sevdiğini düşündüğü ve öğrencilerinin de ona seslendiği şekliyle ''Hocabey'' diye hitap etmek istediğini söyledi.

Ünlü İngiliz hayırsever ve parlamenter Charles Buxton'un ''Hiçbir şey ayağınıza gelmez, en azından iyi olan hiçbir şey. Her şeyi gidip almanız gerekir'' sözünü anımsatan Özcan, ''Bugün burada toplanmamıza vesile olan merhum Hocabey'in hayat hikâyesini incelediğimiz zaman, hiçbir şeyin ayağına gelmesini beklemeyen, özel olarak çabalayan, ulaşmak istediği bir noktaya ulaşmak için adeta satranç oynarcasına hamleler yapan bir kişi görüyoruz'' dedi.

''Hocabey''in 1915'te Erbil'de doğduğunu ve o dönemin savaşlar, ekonomik buhran, gibi pek çok sıkıntıya sahne olduğunu anlatan Özcan, şunları kaydetti:

''Kanımca kendisinden bahsedilirken asıl değinilmesi gereken konu, Hocabey'in hayallerini gerçekleştirirken izlediği güzergâh ve herkese örnek olması gereken girişimci ve inşacı zihniyeti olmalıdır. En azından şu anda bu törenin yapıldığı nokta, yani Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı'nın bulunduğu bölgenin 1970'li yıllardaki halini bilenler ne demek istediğimi anlayacaklardır. Ankara'nın kırsalı konumundaki bu topraklar, Hocabey'in yıllar öncesinden yapmış olduğu planlarla şekillenmiştir. Türkiye'de üstlendiği, Ankara ve Hacettepe Üniversitesi Rektörlükleri, ODTÜ Mütevelli Heyet Başkanlığı gibi görevlerin yanı sıra dünyada da yükseköğretim alanında söz sahibi birçok kuruluşta görev alan Hocabey, bir yandan da hayallerini kurduğu projeleri adım adım hayata geçirmiştir.''

Yusuf Ziya Özcan, Doğramacı'nın Türkiye'de ve dünyada yükseköğretimde olduğu gibi sağlık hizmetleri alanında da en çok tanınan kişilerden biri olduğunu vurgulayarak, İhsan Doğramacı'nın bu alandaki başarılarını sıraladı.


''Bilgi birikiminden etkilendik''


Prof. Dr. Özcan, ''Bugün YÖK Başkanı olarak ben ve kurul üyelerimizin Türk yükseköğretimini geliştirmek adına yapmak istediklerimiz, Hocabey'in 1970'li yıllarda dünya yükseköğretim sistemlerini inceleyerek oluşturduğu bilgi birikiminden etkilenmiştir'' diye konuştu.

Doğramacı'nın Türk yükseköğretiminin sorunlarını çözümlerken aldığı bazı kararlarla bugün kendilerinin işini kolaylaştırdığını kaydeden Özcan, YÖK'ün kurulmasıyla birlikte öğrenci, araştırma ve yayın sayılarında büyük artış olduğunu ifade etti.

Merhum Doğramacı'nın vizyoner kişiliğinin en önemli göstergelerinden birinin de vakıf üniversitelerinin kurulmasında oynadığı rol olduğunu kaydeden Özcan, ''Daha önceleri, akamete uğramış vakıf üniversitesi kültürü tekrar Türkiye gündemine getirilmeseydi, bugün yükseköğretimdeki tek tipçilik sürüyor olacaktı'' dedi.

Özcan, Doğramacı'nın YÖK'ü, ulusal bir mütevelli heyeti gibi düşündüğünü ve üniversite yönetimini bütün topluma mal etmeye çalıştığını dile getirerek, merhumun düşüncelerinden bazılarının ve YÖK'ün acımasızca eleştirildiğini, ancak Hocabey'in hiçbir yılgınlık göstermeden projelerini üretmeye devam ettiğini söyledi.

Yusuf Ziya Özcan, YÖK Başkanlığı görevine geldiğinden bu yana Doğramacı ile çeşitli ortamlarda bir araya geldiğini ve kendisine projelerini anlattığını belirterek, Doğramacı'nın ilerleyen yaşına rağmen genç bir öğrenci gibi hayata dair düşünceler geliştirmesinden çok etkilendiğini kaydetti.

Fizikçi Albert Einstein'ın ''Karşılaştığınız problemleri onu yaratan düşünce tarzıyla çözemezsiniz'' sözlerini anımsatan Özcan, Doğramacı'nın üzerinde çalıştığı her konuya ilişkin düşünce tarzını sorguladığını ve onu büyük ölçüde değiştirmeyi başardığını anlattı:

''Onu Hakk'ın rahmetine uğurladıktan sonda bize düşen görev, Hocabey'in vakıf, eğitim ve sosyal hizmetler alanlarında bıraktığı mirası yaşatmak olmalıdır. Onun ülkemize yaptığı hizmetleri, ismini yaşatarak ve hayallerini gerçekleştirerek devam ettirmeliyiz. Hocabey'in hatırasını yaşatmak amacıyla adına yarışmalar düzenlemek, ödüller vermek, belgeseller çekmek ve kuruluşuna öncülük ettiği nadide kurumları geliştirmek görevlerimiz arasında olmalıdır. YÖK bu konuda üzerine düşeni yapacaktır.''

Konuşmaların ardından Doğramacı'nın naaşı, askerler tarafından omuzlarda taşınarak cenaze aracına konuldu.

Erdoğan ve Başbuğ'dan dudak okuması önlemi

YÖK'teki törenin ardından top arabasıyla Kocatepe Camii'ne götürülen Doğramacı için burada dini tören düzenlendi. Doğramacı'nın cenaze törenine Başbakan Erdoğan, bakanlar, milletvekilleri ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ da katıldı. Erdoğan ile Başbuğ, avluda bir süre sohbet ettiler. Erdoğan ve Başbuğ, bu sırada dudak okumasına karşı dudaklarını elleriyle kapattılar.

Doğramacı'nın Türk bayrağına sarılı naaşı, Kocatepe Camii'nden top arabasıyla alınarak Bilkent'te babası için yaptırdığı Doğramacızade Ali Paşa Camisi içinde hazırlanan anıtmezarda toprağa verildi.

HABERE YORUM KAT
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler