Çocukların içindeki enkaz nasıl kaldırılacak? Depremi yaşayan çocuklarımıza nasıl davranmalıyız, depremi nasıl anlatmalıyız?
Kahramanmaraş merkezli deprem sonrasında çocuklarda oluşabilecek kaygı ve korkular ile nasıl baş edilmeli? Çocuklarla depremi nasıl konuşabiliriz? Depremi çocuklara nasıl anlatmalıyız? Kaygı ve korkular ile nasıl baş edilmeli?
Haber61 - Özel haber / Okan Çıtlak - Kahramanmaraş merkezli gerçekleşen ve 10 ilde felakete neden olan depremin ardından binlerce vatandaşımız hayatını kaybederken binlercesi de yaralandı. Yaşanan felaketin ardından Çocuklarla depremi nasıl konuşabiliriz? Depremi çocuklara nasıl anlatmalıyız? soruları sıkça soruldu.
Kaybedilen hayatlar, yıkılan evler ile beraber hayatta kalanlarında yaşam mücadelesi başladı.
Depremin açtığı yaraları en derinden hissedenlerin başında da çocuklar geldi.
Hem deprem bölgesinde yaralanan, depremi yaşayan çocuklar hem de uzaktan da olsa depremi hisseden, televizyonlarda ölüm, yaralanma ve enkaz kurtarma çalışmaları ile enkazları izleyen çocuklar…
İşte bu aşamada tüm çocuklara yaklaşım ve yaşanan durumu anlatabilmek ise yetişkinlere kalıyor.
Psikolojik Danışman ve Rehber Öğretmen Zeynep Eyüpoğlu Alan, Depremi çocuklarla konuşurken neler yapılması gerektiğini, depremi yaşayan çocuklara nasıl davranılması gerektiğini ve Deprem sonrası oluşan kaygı ve korkularla baş edilmesinde aileleri ailelerin neler yapmaları gerektiğini anlattı.
Deprem Yetişkinlere Neler Hissettirdi?
Ülkemizde hepimizi derinden etkileyen depremler yaşadık. Yaralıyız, yastayız. Şu an ruhen göçük altında olmayan, yediğinin içtiğinin ne olduğunu bilen, evinde ısınabilen, rahatça uyuyabilen birileri var mı, yok. Çünkü acımız bir. Aylarca sürecek belki iyileşmemiz, yaralarımızı sarmamız. Üzüleceğiz, ağlayacağız belki ama bildiğimiz en önemli husus şu: Yükümüzü hafifleteceğiz birlikte, omuz vereceğiz birbirimize, bu yolda kimse geride yalnız kalmayacak. Kalmamalı.
Peki biz yetişkinler olarak zorlanırken peki çocuklarla depremi nasıl konuşmalı ve onlara nasıl rehberlik etmeliyiz? Çocuklar her ne kadar biz anlatmak istemesek de yaşadığımız her duyguyu gözlemlemektedirler. Güvende hissettirmek, duyguları yaşamanın kötü bir durum olmadığı konusunda da rol model olmak adına yaş seviyeleri ve hazır bulunuşluklarını göz önünde tutarak gerekli açıklamaları yapabiliriz.
Depremi çocuklarla konuşurken yaş grubu olarak nasıl ayırabiliriz?
7 yaş öncesi : Çocuklarla depremi konuşurken 7 yaş öncesi ve sonrası diye ayırabiliriz. Önce 7 yaş öncesi grubumuzu konuşalım. 7 yaş öncesi depremi yaşamayan çocuklara depremle ilgili detay bilgi vermekten kaçınmalı, ekrandaki yıkıcı ve enkaz görsellerinden uzak tutmalı, haberleri televizyondan değil de telefonlardan takip etmeye çalışmalıyız. Bu yaştaki çocuklar deprem gibi büyük bir afeti ekrandan görüp, etraflarında yapılan ve yaşlarına, duygudurumlarına elverişli olmayan konuşmalarla , depremi somutlaştırıp zihinlerinde konumlandırabilecek bir kavrama yeteneğine sahip değildirler. Burada ebeveynler “Ülkemizdeki bazı şehirlerde insanlar zor bir dönemden geçiyor ama tüm herkes onların bir an evvel daha iyi hissetmesi için mücadele ediyor, biz güvendeyiz ve istersen onlara biz de yardım edebiliriz. “ diyebilirler. Yardım kolisine oyuncak koymalarına, resim çizmelerine yönelik rehberlik edebilirler. Güven hissinin verilmesi ve fiziksel ihtiyaçların giderilmesi önemlidir.
7 yaş sonrası :
Depremi Anlamlandırmaları İçin Nasıl Açıklarız?
Depremin tıpkı fırtına, yağmur, gök gürlemesi, mevsimlerin oluşması gibi bir doğa olayı olduğunu, yeryüzü üzerinde bulunan katmanların hareket ettiğini ve hareket sonucunda da bazı bölgelerin sallandığı şeklinde açıklayabiliriz. Sallantılar esnasında yaşayabileceğimiz duyguları da söyleyebiliriz. Korkabileceğimizi, endişe edebileceğimizi söylersek çocuk duruma dair öncesinde de bilgi sahibi olacaktır. Bu durumu oyuncaklar üzerinde de aktarabiliriz. Örneğin bir masanın ya da herhangi bir kabın alt tarafına top koyup, kabın içine ya da masanın üst tarafına evler, kuleler vs koyabilirsiniz. Topu yavaşça hareket ettirdikçe üst kısımdakileri hareket ettirip somutlaştırabilirsiniz.
Deprem Sonrası Oluşan Kaygı ve Korkularla Baş Etmelerinde Aileler Nasıl Destek Olmalıdır?
Güvende hissettirmek çok önemlidir. Çocuklar bu durumu kendilerinin de yaşayacağını düşünüp korkabilirler. Fiziksel olarak güvenliğin var olduğunu çocuklara söylemek ve göstermek gerekir. Aile üyelerinin evde olması, temel ihtiyaçların giderilmesi, güvenli ortamın sağlanması için önemlidir.
Duygularını konuşmasına fırsat vermeliyiz. Zorlayarak ya da hadi konuş diye ısrar ederek değil elbette.Önce biz duygularımızı ifade edebiliriz. “Biliyor musun ben çok üzgün hissediyorum, sen nasıl hissediyorsun?”gibi teşvik soruları sorabiliriz. Cevaplara ise “Burada korkacak ne var ki?”,” Üzülme üzülme, rahat ol.” “Ağlama, ne var ağlayacak.” gibi duyguları reddeden ya da nasıl hissetmesi gerektiği yönünde konuşmamalar yapmamalıyız. Bu cevaplar karşısında çocuk anlaşılmadığını düşünecektir. Öyle ki böyle zor bir süreçte herkes öncelikle anlaşılmak ister. Duyguları aktarırken resim yapması, yazı yazması da bir yöntemdir. Her çocuk konuşmak istemeyebilir. Çocukların dilini keşfetmemiz gerekiyor.
Deprem oyuncak seti ile oynamaları için rehberlik edebiliriz. Çocukların dili oyundur. Bir yazar şöyle demişti. “Çocuklar size ,“Kötü bir gün geçirdim, konuşalım mı demez, oyun oynayalım mı? “ derler.” Oyun terapisti Landreth şöyle diyordu.” Kuşlar uçar,balıklar yüzer, çocuklar oyun oynar.” Oyun çocuğun yaşadığı zorlu olaylar karşısında duygularını aktardığı ve iyileşmenin yaşandığı yerdir. Deprem oyuncak seti derken de kastımız şudur. Çocuk depremi anlamlandırmaya çalıştığı için evlerle, kulelerle , binalarla oynamak isteyecektir. Bu anlamda evdeki oyuncakları bu şekilde kullanıp oynamalarını sağlayabiliriz.
Rutinlerine olabildiğince devam etmesini sağlamalıyız. Kitap okuma, spor yapma, kahvaltı veya yemek saatlerinin aynı şekilde devam etmesi gibi. Rutinler güven ortamını hissetmesine olanak sağlayacaktır.
Fiziksel temas bu süreçte çok kıymetli. Bol bol sarılmaya, öpmeye , konuşurken ellerini tutmaya daha çok özen gösterelim. Biliyoruz ki fiziksel temas vücudumuzda oksitosin hormonu salgılanmasını, daha iyi ve güvende hissetmemizi sağlıyor.
Çocukların üzülmesinden, endişe etmesinden, ağlamasından korkmayalım sevgili ebeveynler. Durumu sağlıklı bir şekilde aktardığımız sürece çocuklar başkası için üzülmeyi, endişe etmeyi, merhamet etmeyi öğrenecekler. Çocuklarımız cam biblo veya vitrin süsü değiller ki. Onların da bizim gibi duyguları var. Biz bu kadar acı yaşarken onları hiçbir şey olmamış gibi odalarına göndermek ve tek kelime etmemek onları korumak değil, dikkate almamak olur. Biz çocukların yanında üzüntümüzü gerektiği ölçüde yaşayalım. Çünkü şu mesajı vermiş oluruz. “Üzülmek de bir duygu. Kötü bir şey değil. Bak ben de üzülüyorum. Ve üzüntümü seninle paylaşabiliyorum. Sen de hangi durum olursa olsun, üzüldüğünde benimle paylaşabilirsin. “ Bu çocuğun gelecekte yaşayacağı üzüntüleri veya diğer duyguları aileyle güvenle paylaşması açısından çok kıymetli bir mesajdır. Çocuk o duyguyu yaşadığında nereye gideceğini bilecektir. Elbette üzüntümüzü de paylaşırken dengeyi iyi sağlamamız gerekiyor. Güvende hissettirmekten uzaklaşmamak sağlıklı olacaktır.
Çocukların varsa sorusu kısa, somut ve benzetmeler yaparak cevaplamalıyız. Sormadığı sorular hakkında bilgi vermeye gerek yoktur.
Deprem yardım çantalarını birlikte hazırlayabiliriz. Kolilemeye, yardım toplamaya çocukları da getirebiliriz.
AFAD,UMKE, KIZILAY, gibi kurumların afet öncesi , afet anı ve sonrasında nasıl bir işlevi oldukları hakkında konuşabiliriz.
Bilgisine güvendiğimiz kişileri takip edebiliriz. Psikolog Cihan Çelik, Psikolog Ayşe Bilge Selçuk, Klinik Psk. Mehmet Teber, Türk PDR Derneği, Türk Psikologlar Derneği gibi alanda uzman kişi ve kurumları daha sağlıklı bilgiler alabilmek adına dinleyebiliriz.
Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan 5+kitaplar olan Oyuncak Moli Sallanıyor ve Sallanan Karınca Yuvası ‘nı çocuklarla birlikte okuyabiliriz.
Depremi Yaşayan Çocuklarımıza Nasıl Davranmalıyız?
Krizin akut dönemlerinde çocuklara yapacağımız ilk destek onların temel fiziksel ihtiyaçlarını, -beslenme, barınma, güvenli bir alanda yaşama- gidermek olmalıdır. Bu ihtiyaçlar karşılandıktan sonra verilen psikolojik destek daha sağlıklıdır.
Çocuklarla duyguları üzerine konuşmalıyız. Ancak duygu paylaşımında çocuğa yaşadığı olayı anlatması yönünde zorlayıcı veya telkin edici ifadelerde bulunmamalıyız. Böyle zor bir dönemdeki çocuklar için kurduğumuz her cümle çok önemli. Belki de hep hatırlayacakları cümleler konusunda hassas olmamız gerekiyor. “Hadi anlat bakalım neler oldu?” “ Ya, yazık, çok üzüldüm.” “ Bak çok şükür en azından sen hayatta kaldın.” “ Bu cümleler çocuğa kendini daha kötü hissettirebilir.
Fiziksel temas ve oyun oynamanın önemini açıklamıştık. Bu iki önemli konuyu çocukların da izin verdiği ve istediği ölçüde uygulamaya dikkat edelim.
Yaşadıkları sonrası elbette rutinlerine dönmesi zaman alacaktır. Ancak yine de adım adım , yavaş yavaş rutinlere de geçmesi için teşvik edilmelidir.
Konuşmaktan çok dinlemeliyiz. Beden dilimize, göz temasımıza, iletişimimize ve kurduğumuz her cümleye dikkat etmeliyiz.
Çocukların yasını yaşamasına müsaade edelim. Yanlarında olalım. Duygularını reddetmeden, buradayım mesajı verelim. Bir psikolog/yazar bir hocamız şöyle demişti.” Yas ancak birine yas’lanınca iyileşir, sakinleşir.”
Öğretmenler Okulda Depremi Çocuklarla Anlamlandırmak İçin Neler Yapabilir?
Çocuklara depremle ilgili somut, kısa ve anlaşılır bir şekilde açıklama yapılıp, ülkemizin zor bir dönemden geçtiği, ancak tüm yetkililerin, kurum ve kuruluşların bu durumla mücadele etmek ve insanlara yardım etmek için elinden geleni yaptığını söyleyebiliriz. Okul ortamında güvende olduğumuzu açıklayabiliriz.
Sorular varsa detaya girmeden açıklanmalıdır.
Akıllı tahtalarda yıkıcı deprem görüntüsü, enkaz gibi görüntülerin açılmamasına dikkat etmeliyiz.
Çocuklarla duyguları üzerine konuşmalıyız. “Ben yaşanan afet sonrası üzgün hissediyorum çocuklar , siz neler hissettiniz, paylaşmak isteyen var mı?” gibi sorularla çocukların kendini açması sağlanabilir.
AFAD,UMKE,KIZILAY gibi kuruluşların afet dönemlerindeki işlevi anlatılabilir.
Okul PDR Servisi ile işbirliği halinde olmalıyız.