Cumhurbaşkanı Erdoğan: Biz bir ölürüz bin diriliriz
Cumhurbaşkanı Erdoğan meydan okudu: Biz bir ölürüz bin diriliriz
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ankara'da Medya Oscarları Ödül Töreni'nde konuşma yaptı. Erdoğan, 'Tarih ibret alınırsa tekerrür etmez. Bundan sonra hem Ahlat'ta hem de Malazgirt'te ecdadın hatırasını yaşatmaya devam edeceğiz.' dedi.
Erdoğan, 'NATO'da birlikte stratejik ortak olduğumuz bir ülkenin NATO içerisinde ilk 3 içerisinde yer alan bir stratejik ortağına bu şekilde yaklaşımda bulunmasını hiçbir şey ifade edemez. Bize tehditlerle, ileri geri ifadelerle geri adım attırmak mümkün değil. Bizi bu tehditlerle yıldırmak mümkün değildir. Demek ki onlar bu milleti tanımadılar. Ama tanıyacaklar. Biz bir ölürüz bin diriliriz.' dedi.
"Türkiye'nin alternatifsiz olmadığını herkes görecek." diyen Erdoğan, "İnşallah biz bu dalgayı da atlatacağız. Alt yapımız, bunu atlatmaya zaten inanıyorum ki kabiliyetlidir o gücü de vardır." ifadelerini kullandı.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Bir şairimizden esinlenerek söylediğim gibi biz her biri top güllesi niyetiyle atılan manşetlerle köşelerini kurşun gibi kullanan kalemşörlerle çarpışa çarpışa bugünlere geldik." dedi.
Başkan Erdoğan, Sheraton Otel'de düzenlenen Radyo Televizyon Gazetecileri Derneği 2017 Yılı Medya Oscarları Ödül Törenine katıldı.
Erdoğan, katılımcıları selamlayarak başladığı konuşmada, bu yıl ödül alacak medya mensuplarını tebrik etti. 1979'dan beri bu ödülleri veren derneği, sektörü kucaklayan istikrarlı çalışmaları sebebiyle tebrik eden Erdoğan, radyo ve televizyon kuruluşlarında görev yapanlara çalışmalarında başarılar diledi, geride bırakılan Kurban Bayramı'nı bir kez daha kutladı.
Erdoğan, bu sektörde ebediyete irtihal edenlere Allah'tan rahmet diledi.
"Gazetecilik mesleği köklü ve önemli bir iş"
Haberleşmenin insanlıkla birlikte ortaya çıkmış ve günümüze kadar kesintisiz şekilde farklı biçimlerle gelmiş bir ihtiyaç olduğuna dikkati çeken Erdoğan, "Bu ihtiyaç güvercinden dumana, atlı ve yaya ulaklardan, geçmişi milattan önceye kadar uzanan yazılı dokümanlara kadar pek çok yöntemle karşılanmaya çalışılmıştır. Matbaanın keşfiyle birlikte bu alanda yeni bir dönem açılmıştır. Daha önce el yazması veya tahta harflerle sınırlı sayıda çoğaltılan eserler, matbaanın icadıyla çok sayıda ve uygun maliyetlerle üretilmeye başlanmıştır." diye konuştu.
Haberleşmede çığır açan bir başka dönüm noktasının da radyo ve televizyonun keşfedilmesi olduğuna işaret eden Erdoğan, "Radyo ve televizyon yayıncılığı her geçen yıl büyük gelişmeler göstererek günümüze kadar gelmiştir. Bu arada haberleşmede bir başka dönüm noktası icadı olan interneti de özellikle zikretmemiz gerekiyor. Temelleri 1960'larda atılan, ülkemizde de 1990'lı yıllardan beri günlük hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline gelen iletişim aracı, sosyal medya ve diğer işlevleriyle hala gelişmeye devam ediyor. Bu kısa medya tarihini sizlere hatırlatmamın sebebi gazetecilik mesleğinin ne derece köklü ve önemli bir iş olduğunun altını çizmektir." değerlendirmesinde bulundu.
"Zaman kazandırıcı yönü yanında kontrol edici tarafları da tartışılıyor"
Matbaa, radyo, televizyon, internet derken, bugün gelinen noktada medya araçlarının olmadığı bir hayatı neredeyse tahayyül edemez hale gelindiğine dikkati çeken Erdoğan şöyle devam etti:
"Medyanın hayatımıza bu kadar girmesiyle birlikte kolaylaştırıcı ve zaman kazandırıcı pek çok yönü yanında kontrol edici ve yönlendirici tarafları da tartışılmaya başlanmıştır. Bu çerçevede küresel köy, eşik bekçiliği, suskunluk sarmalı, enformasyon toplumu gibi pek çok teori geliştirilmiştir. Bugün baktığımızda, haberlerden sinemaya eğlence programlarından çizgi filmlere kadar medya içeriğinin önemli bölümünün belli odakların tekelinde olduğunu görüyoruz. Medyanın tekelleşmesi, giyim kuşamın, mimarinin, yeme içme alışkanlıklarının daha pek çok bireysel ve toplumsal davranışın da tek düze haline gelmesine yol açıyor. Görevimiz gereği dünyada ayak basmadık ülke neredeyse bırakmadık. Gittiğimiz her yerde aşağı yukarı aynı kıyafetleri giymiş insanlar, aynı mimariyle inşa edilmiş şehirler, aynı eşyalarla donatılmış mekanlar görüyoruz. Ziyaret ettiğimiz ülkelerin yerel unsurları sadece otantik gösteriler ve sergiler olarak karşımıza çıkıyor. Türkiye'nin de bu tek düzeliğin dışında olmadığını üzülerek ifade etmek isterim."
AK Parti iktidarları döneminde kişisel gayretiyle ilhamını kendi tarihinden, medeniyetinden alan bir mimari anlayışı geliştirmek için çok çalıştıklarını anlatan Erdoğan, "Medyada da böyle bir yaklaşımla üretilmiş eserlerin, yer alması konusunda ciddi çaba gösterdik." şeklinde konuştu.
Yapılan güzel işlerin de varlığına işaret eden Erdoğan şunları kaydetti:
"Ama hala tüm dünyayı kuşatan kısırlığın dışına çıkamadığımız da bir gerçektir. Medyadan başlayıp, günlük hayatımızın her alanına kadar bu süreci siyasi, ekonomik, kültürel, sosyal pek çok sebebi olduğunu biliyoruz. Bizim 40 yıllık siyasi hayatımızdaki tecrübelerimizden çıkardığımız sonuç şudur; şayet ülke ve millet olarak güçlüyseniz, kendi özgürlüğünüzü koruma şansına sahipsiniz. Böyle bir gücünüz yoksa ya kendinizi dünyadan tecrit edeceksiniz ki artık böyle örnekler pek kalmadı ya küresel düzene tabi olacaksınız. Bizim yöntemimiz daha farklı. Biz ne tabi olmayı ne tecrit olmayı tercih ettik. Bizim tercihimiz güçlü hale gelmekten yana oldu. Bunun için geçtiğimiz 16 yılda Türkiye'yi 3,5 kat büyüttük, geliştirdik, zenginleştirdik. Bunun için ülkemizi her alanda kendi ayakları üzerinde durur hale getirmeye çalıştık. Bunun için 81 vilayetimizin tamamının ve 81 milyon vatandaşımızın her birinin ülkemizin zenginliğinden pay alabilmesini sağlamaya gayret ettik. Bunun için vesayet odaklarından darbecilere, siyasi madrabazlardan ekonomik tetikçilere kadar herkesin karşısında milletimizle birlikte dimdik durduk. Bunun için her alanda yerli ve milli vurgusu yaptık, yapmaya devam ediyoruz."
Sadece 15 Temmuz mücadelesinin bile millet olarak bu yöndeki kararlılığın en somut örneği olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Açık konuşmak gerekirse İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday olduğumuz günden itibaren bize en çok saldıranların, bizi en çok linç etmeye çalışanların başında kusura bakmayın medya geliyor. Ana akım medya ülkemizde eskiden beri vesayetçilerle darbecilerle mandacılarla birlikte hareket etmiştir. Milletin yanında durmak yerine marjinallerin safında yer almayı maharet sanan medyaya karşı da çok büyük mücadeleler verdik." dedi.
"Köşelerini kurşun gibi kullanan kalemşörlerle çarpışa çarpışa bugünlere geldik"
Başkan Erdoğan, "Bir şairimizden esinlenerek söylediğim gibi biz her biri top güllesi niyetiyle atılan manşetlerle köşelerini kurşun gibi kullanan kalemşörlerle çarpışa çarpışa bugünlere geldik." yorumunu yaptı.
Hukuka da vicdana da ahlaka da sığmayacak bir mahkeme kararıyla mahkum edildiğinde, kendisi için atılan "Muhtar bile olamaz" manşetlerini unutmadığını dile getiren Erdoğan, şunları söyledi:
"Şahsımız, hükümetimiz, partimiz aleyhine yazılan, çizilen, atılan iftiraların, yapılan çarpıtmaların haddi hesabı yoktur. Gezi ihanetini 'sosyal tepki', 17-25 Aralık emniyet yargı darbe girişimini 'hukuka saygı', çukur eylemlerini 'sivil direniş', 15 Temmuz'u 'tiyatro' olarak göstermeye çalışanlar, operasyonlarını hep medya üzerinden yürüttüler. Teröristlere güzellemeler yapan, milleti aşağılayan, hor gören, hakir gören bir zihniyet yıllarca medyada baş tacı edildi. Millete 'göbeğini kaşıyan adam' , 'bidon kafalı', 'koyun' diyerek ve daha nice ifadelerle en ağır hakaretleri yapanlar hep kusura bakmayın medya mensupları değil miydi?"
'İnşallah biz bu dalgayı da atlatacağız'
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin ekonomi üzerinden sıkıştırılmaya çalışıldığını belirterek, "Türkiye'nin ekonomide çözmesi gereken yapısal sorunları elbette mevcuttur. Biz bunları zaten biliyor ve çözmek için çalışıyoruz. İnşallah biz bu dalgayı da atlatacağız. Altyapımız, bunu atlatmaya zaten inanıyorum ki kabiliyetlidir, o gücü de vardır." dedi.
Başkan Erdoğan, Sheraton Otel'de düzenlenen Radyo Televizyon Gazetecileri Derneği 2017 Yılı Medya Oscarları Ödül Töreni'nde yaptığı konuşmada, medyaya ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Türkiye'nin geçirdiği büyük değişimden medyanın da nasibini aldığını belirten Erdoğan, "Bugün artık eskisine göre hakikatlere daha saygılı, haberlerinde, yayınlarında daha dengeli bir medyamız olduğuna inanıyorum." diye konuştu.
Ödül töreni vesilesiyle birlikte olunan Radyo Televizyon Gazetecileri Derneği'nin de bu dönüşüme önemli katkıları olduğunu düşündüğünü dile getiren Erdoğan, bir kez daha dernek yönetimini ve üyelerini tebrik etti.
Erdoğan, Türkiye'nin bulunduğu coğrafyanın tarihin her döneminde cazip bir yer olduğunu, neredeyse insanlık tarihiyle eşit bir geçmişi olan bu coğrafyaya sahip olabilmek için toplumların nice büyük fedakarlıkları göze aldığını anlattı.
Geçen Pazar günü Malazgirt'te, bundan öncesinde Ahlat'ta, Anadolu'yu yurt haline getiren zaferin sahibi olan ecdadı coşkuyla andıklarını anımsatan Erdoğan, "Bundan sonra hem Ahlat'ta, çünkü orada bir cumhurbaşkanlığı köşkü butik de olsa yapacağız. Sayın Bahçeli'nin de öyle bir ricası oldu. İnşallah, onu kısa zamanda yetiştireceğiz. Önce Ahlat, çünkü Sultan Alparslan otağını orada kurmuştu. Biz de otağımızı orada kurup orada Malazgirt'e geçeceğiz. Tarih, ibret alınırsa tekerrür etmez ve biz bunu yaşayacağız, yaşatacağız. Bundan sonra hem Ahlat'ta hem Malazgirt'te ecdadın hatırasını yaşatmaya devam edeceğiz." açıklamasında bulundu.
"Terör örgütleri vasıtasıyla dışardan tazzike başladılar"
Bin yıldır acısıyla, tatlısıyla sahip olunan bu coğrafyaya çok daha sıkı sahip çıkılması gereken bir dönemden geçildiğini vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Ülke ve millet olarak son 150-200 yıldır sürekli savunmada kalmak, sürekli gerilemek mecburiyetinde kaldık. Her biri canımızdan birer parça olan nice vatan topraklarını gözü yaşlı, kalbi kırık bir şekilde geride bıraktık. Bugün kadim coğrafyamızın hangi köşesine gitsek, bizi anlatan eserler, hatıralar, izler bulmaya devam ediyoruz. Tavsiye ediyorum, Ahlat'a muhakkak gidin ve 8 bini aşkın o kabristandaki kabirleri görmek, inanıyorum ki sizlere ayrı bir cesaret verecektir. Orada bambaşka bir tarih var.
Bunun için diyoruz ki Türkiye, mevcut fiziki sınırlarından ibaret bir ülke değildir. Aynı şekilde Türk milletini de bu sınırlar içinde yaşayanlardan ibaret göremeyiz. Bu ülkenin ve milletin gerisinde koskoca bir medeniyet, koskoca bir tarih, koskoca bir birikim vardır. Ülkemizin sınırları başkadır ama gönlümüzün sınırları bambaşkadır. Bunun için biz ülkemizin sınırları içinde vatandaşlarımıza en iyi, en güzel, en ileri hizmetleri sunmakla kalmıyor, her fırsatta gönül sınırlarımız içindeki kardeşlerimizle de kucaklaşmaya önem veriyoruz."
Erdoğan, 1 Eylül'de Kırgızistan'a giderek Türk Cumhuriyetleri temsilcileriyle üç boyunca bir araya geleceklerini ve toplantılar yapacaklarını anlattı. Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
"Türkiye'nin bu onurlu ve kapsamlı politikası, birilerini rahatsız ediyor. Geçtiğimiz 5 yılda ülkemizin üzerine bu kadar çok gelinmesinin sebebi işte budur. Farklı toplum kesimlerini tahrik edip ülkemizi iç kargaşaya sürükleyemeyince bu defa terör örgütleri vasıtasıyla dışardan tazzike başladılar. Yaptığımız sınır ötesi operasyonlarımızla bu projeyi de akamete uğrattık.
Şimdi ekonomi üzerinden bizi sıkıştırmaya çalışıyorlar. Türkiye'nin ekonomide çözmesi gereken yapısal sorunları elbette mevcuttur. Biz bunları zaten biliyor ve çözmek için çalışıyoruz. Ancak, bunların hiçbiri son zamanlarda yaşadığımız hadiseleri açıklamaya yeterli olamaz. Nitekim, birileri ülkemizi ekonomi üzerinden köşeye sıkıştırmaya çalıştıklarını açıkça da ifade etmekte çekinmiyorlar. İnşallah biz bu dalgayı da atlatacağız. Altyapımız, bunu atlatmaya zaten inanıyorum ki kabiliyetlidir, o gücü de vardır. Gerek ekonomi yönetimimiz, gerek devletimizin diğer kurumları ihtiyaç duyulan tedbirleri alıyorlar, alıyoruz."
"Bizi bu tehditlerle yıldırmak mümkün değildir"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, milletin elindeki kaynakların seferber edildiğini, yurt dışındaki dostların da çok ciddi rakamlarla mücadeleye destek vermeye başladıklarını söyledi.
Bu sürecin hem ekonomik hem de siyasi bakımdan yeni bir sıçrama dönemine girişine vesile olacağına inandığını belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
"Türkiye'nin, alternatifsiz olmadığını herkes görecek. Biz tüm ilişkilerimizi tek taraflı kazanma değil, birlikte kazanma üzerine kuran bir ülkeyiz. Türkiye'yle birlikte hareket etmenin herkes için karşı bir tercih olduğunu bugüne kadar beraber çalıştığımız herkese gösterdik ancak NATO'da birlikte stratejik ortak olduğumuz bir ülkenin, kalkıp da Türkiye gibi NATO içerisinde, ilk üçün içerisinde yer alan bir stratejik ortağına bu şekilde yaklaşımlarda bulunmasını hiçbir cümle ifade edemez.
Şunu çok açık, net söylüyorum, bize böyle tehditlerle, bize ileri geri ifadelerle geri adım attırmak mümkün değil. Biz, öyle bir tarihin varisleriyiz ki bizi bu tehditlerle yıldırmak mümkün değildir. Demek ki onlar bu milleti tanımadılar ama tanıyacaklar. Biz bir ölürüz, bin diriliriz, yapımız bu, karakterimiz de bu. Vatandaşlarımız ve yüzlerce milyon dostumuzla, kardeşimizle birlikte aydınlık bir geleceğe doğru yürüdüğümüzden en küçük bir şüphemiz yoktur."
Doğru bir yolda ilerlediklerine olan inancını dile getiren Erdoğan, hedefsiz bir ülkenin pusulasız bir gemi gibi olduğuna ve ne tarafa gideceğini bilemeyeceğine işaret etti.
Türkiye'nin çok net hedeflere sahip olduğunu vurgulayan Erdoğan, 2023 vizyonunu ilan ettikleri 2011 yılından bu güne aynı rotada yürümeyi sürdürdüklerini vurguladı.
Kısa ve orta vadede 2023 hedeflerine sıkı sıkıya sahip çıktıklarını belirterek, "Hayata geçirdiğimiz her proje, başlattığımız her program, inşa ettiğimiz her eser bizi 2023 hedeflerimize bir adım daha yaklaştırmaya yöneliktir. İnanmak, başarmanın yarısıdır. Biz 2023 hedeflerimize ulaşacağımıza yürekten inanıyoruz, sadece bununla da kalmıyor, sonraki nesillere de 2053 ve 2071 vizyonlarımızı emanet ediyoruz." ifadelerini kullandı.
Erdoğan, gençlere ve çocuklara 16 yılda kurdukları bu altyapı üzerinde hayallerini gerçekleştirecekleri bir Türkiye bıraktıklarını vurgulayarak, "Umutsuzluğu küfürle eşdeğer gören bir kültüre mensubuz. Hiç kimse milletimizin içini karartacak, şevkini kıracak, kafasında ve gönlünde şüphe uyandıracak yollara boşu boşuna tevessül etmesin. Türkiye'nin girdiği her mücadeleden sadece ayakta değil aynı zamanda kazançlı bir şekilde çıkmasından başkaları rahatsız olabilir ama bu ülkenin hiçbir ferdi, hiçbir kuruluşu böyle bir hakka sahip değildir." diye konuştu.
Bu memleketin havasını teneffüs edip, ekmeğini yiyip, suyunu içip, tüm imkanlardan en üst düzey faydalanıp, Türkiye'nin yüzüstü yere kapaklanmasını heyecanla bekleyenler olduğunu gördükleri değerlendirmesinde bulunan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Milletimize ve onun temsilcisi olarak gördükleri, şahsımıza karşı duydukları husumeti, ülkenin felaketini dileyecek kadar ileri götürenler bulunduğuna şahit oluyoruz. Medyanın da bilerek veya bilmeyerek bu alçaklığa aracılık etmesinden doğrusu üzüntü duyuyoruz. Batı ülkeleri başta olmak üzere dünyanın her yerinde medya kuruluşları faaliyet gösterdikleri devletlerin ve toplumların ortak çıkarlarını gözetirler, bu anlayış medyanın yazılı olmayan kuralıdır.
Kendi ülkesine ve toplumuna karşı husumet içine giren kişiler ve kuruluşlar her yerde olduğu gibi medyada da dışlanır, mecrasız bırakılırlar. Türkiye'nin de bu olgunluğa, bu sorumluluk düzeyine ulaşması şarttır. Son dönemde bu doğrultuda önemli bir mesafe katetmiş olmakla birlikte daha gitmemiz gereken çok yol olduğu da ortadadır."
Salonda bulunanlardan Türkiye'nin medyadaki bu dönüşümüne öncülük etmelerini ve katkıda bulunmalarını beklediğini bildiren Erdoğan, "Sizden bu kararlılığı, bu inancı görüyorum." dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Radyo Televizyon Gazetecileri Derneği'nin 2017 yılı Medya Oskarlarına layık görülen medya mensuplarını tebrik ederek, başarılar diledi.