Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Bakırköy Yeşilköy'deki Mor Efrem Süryani Kadim Ortodoks Kilisesi Açılış Töreni'nde açıklamalarda bulundu.
Gündemine İsrail-Hamas gerilimini alan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Orta Doğu'da kalıcı barışın olması ancak Filistin-İsrail sorununun çözümüyle mümkündür. Türkiye olarak tepkimizi her fırsatta dile getirdik. Bağımsız ve coğrafi bütünlüğü haiz, başkenti Kudüs olan bir Filistin devletinin hayata geçirilmesi artık ertelenemez bir ihtiyaçtır." ifadelerini kullandı
Bakırköy Yeşilköy'deki Mor Efrem Süryani Kadim Ortodoks Kilisesi Açılış Töreni'nde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan,"Orta Doğu'da kalıcı barışın olması ancak Filistin- İsrail sorununun çözümüyle mümkündür. Türkiye olarak tepkimizi her fırsatta dile getirdik. Bağımsız ve coğrafi bütünlüğü haiz, başkenti Kudüs olan bir Filistin devletinin hayata geçirilmesi artık ertelenemez bir ihtiyaçtır" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, cumhuriyet tarihinde ilk inşa edilen kilise olma özelliği taşıyan Bakırköy Yeşilköy'deki Mor Efrem Süryani Kadim Ortodoks Kilisesi Açılış Töreni'nde İsrail-Hamas gerilimine ilişkin dikkat çeken açıklamalarda bulundu.
"ORDA DOĞU'DA KALICI BARIŞ, FİLİSTİN-İSRAİL SORUNUNUN ÇÖZÜME KAVUŞTURULMASIYLA MÜMKÜNDÜR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan şu ifadeleri kullandı: "3 semavi dinin de mukaddes beldesi olan Kudüs-ü Şerif'in hepimiz için önemi, anlamı, değeri ve yeri tartışılmaz. 4 asırdan fazla Kudüs'e hizmet etmekle müşerref olmuş milletimiz açısından bu mübarek beldenin çok müstesna bir konumu var. Kanuni Sultan Süleyman tarafından El-Halil kapısının üzerine yazdırılan, la ilahe illallah, İbrahim halilullah ifadesi atalarımızın Kudüs-ü Şerifin zengin karakterine gösterdiği ihtimamın en güzel en önemli sembolüdür. Ancak Osmanlı'nın bölgeden çekilmesiyle birlikte Müslümanların ve Hristiyanların Kudüs üzerindeki hakları, sayısız Birleşmiş Milletler kararına rağmen adım adım ihlal edilmiştir. Yüzyıllar boyunca bir barış ve esenlik yurdu olan Kudüs ne yazık ki gerilimin, işgalin, yıkımın ve gasbın sembolü haline gelmiştir. Orta Doğu tarihini bilenler şu gerçeği çok net bir şekilde görebiliyor. Bugün bölgemizdeki sorunların tamamının kökeninde Filistin meselesi bulunuyor. Bu mesele hakkaniyete uygun bir şekilde çözülmedikçe bölgemiz barışa hasret yaşamaya devam edecektir. Orta Doğu'ya kalıcı barışın gelebilmesi ancak Filistin-İsrail sorununun nihai bir çözüme kavuşturulmasıyla mümkündür. Bu noktada her zaman ifade ettiğimiz gibi iki devletli çözüm perspektifinin muhafazası son derece önemlidir.
"ATEŞE KÖRÜKLE GİTMENİN, HİÇ KİMSEYE BİR FAYDASI OLMAZ"
1967 sınırları temelinde bağımsız ve coğrafi bütünlüğü haiz başkenti Kudüs olan bir Filistin Devletinin hayata geçirilmesi artık ertelenemez bir ihtiyaçtır. Ancak Kudüs'ü zaman ve mekan olarak bölme gayretleriyle haremi şerife yönelik tacizlerin sayısı her geçen gün artmaktadır. Türkiye olarak bu konudaki tepkimizi ve itirazımızı her fırsatta dile getirdik. Tüm dünyanın sustuğu dönemlerde biz hakkı, hakikati, acı da olsa doğruyu söylemekten hiçbir zaman çekinmedik. Filistinli kardeşlerimizle daima dayanışma içinde olurken, bölgede gerilimi tırmandıracak, daha fazla kan akmasına yol açacak sorunları daha da derinleştirecek her türlü adımdan imtina edilmesi gerektiğini vurguluyoruz. Gazze halkının abluka sebebiyle çektikleri sıkıntıların hafifletilmesi için de ilgili kurumlarımız aracılığıyla her türlü gayreti gösterdik. Bugün de adil bir barışın kaybedeni olmaz düsturuyla hareket ediyoruz.
Muhataplarımızla temaslarımızda en fazla üzerinde durduğumuz husus Filistin meselesinin uluslararası hukuka göre çözülerek bölgenin huzura, kalıcı barışa ve istikrara kavuşmasıdır. Adaleti tesis etmede geç kalındıkça maalesef bunun faturasını Filistinliler ve İsraillilerle birlikte tüm bölgemiz ödüyor. Özellikle masum çocukların daha kundaktaki bebeklerin ölümü ve acı çekmesi hepimizin yüreğini yaralıyor.
Ateşe körükle gitmenin, başta her iki taraftaki siviller olmak üzere hiç kimseye bir faydası olmaz. Türkiye, çatışmaların bir an önce durması son hadiselerle birlikte iyice tırmanan gerilimin düşürülmesi için elinden geleni yapmaya hazırdır. Sükunetin tekrar tesis edilmesi için başlattığımız diplomatik çabaları yoğunlaştırarak devam ettirmekte kararlıyız. Bölgede söz sahibi tüm aktörleri de barışa samimiyetle katkı vermeye davet ediyoruz."
Kaynak: