MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 2. Akademisyenler Kurultayı'nın açılışında konuştu.

Bahçeli'nin konuşmasından satırbaşları:

Akademik hayatın temsilcileriyle bir arada bulunmaktan mutluyum. Bugün sizlerle çok düşündürücü ve küçültücü anların yaşandığı  biz zamanda buluşuyoruz. Karşı karşıya kaldığımız titiz gündemi yorumlamak aciliyet gerektirmektedir. Türkiye kendine özgü bir ortaçağ yaşamaktadır. Yeni bir başlangıca ihtiyaç vardır.

İnsanlığın gelişim seyrine edilgen bir zihniyetten bakmamız akıllıca değildir. Türk milleti asırlarca doğudan yükselen ışık huzmesi olmuştur. Türk milleti Muhteşem eserlerin, kul hakkı gözeten yöneticilerin sayesinde uzunca bir müddet tahtan inmemiştir. Türk milleti zafer sancağının bilim otağının taşıyıcısıdır. Muhterem zatlar akılla duyguyu birleştirmiştir. Sosyal, ekonomik maliyetler daha da karartılmıştır. Denge ve düzeni yakalamayanlar bir ülkenin kalkışa geçmesi mümkün değildir.

Ben yerine bizi, açgözlülük yerine birliği gözetmeden ilerlememiz düşünülemeyecektir. Bugünkü ortam Türk milli kimliğinin aleyhine işlemektedir. Yapay ve gevşek formüller çöküşü hızlandırmaktadır. Mahvoluşa doğru bodoslama gitmektedir. Milletin kafası karmakarışıktır. Asil unsur Türkler kendi ülkelerinde ayrımcılığa maruz kalmaktadır. Kendilerinden taviz verilmesi istenmektedir. Aksi halde yüzyıl sonra ortada türkten eser kalmayacaktır. Ben kimim sorusunun cevabı türküm olmayacaktır.

"MEMLEKETİ KORUYACAK TÜRK KALMAYACAK"

Korkarım ki artan bölücülüğe karşı Türkçülüğün söndürülüşüne yarın öbür gün memleketi koruyacak Türk de kalmayacaktır. Türk milletinin milli refleksi indirilecektir. Kaçınılmaz son giderek hissedilmektedir. Yeni bir millet kıra döke bağıra çağıra doğmaktadır

Etnik yapıların sadece kültürel temsili yeterli bulmayacakları açıktır. Sözde aydınları ülke gündemlerini belirleyen kurumların önerileri bize dayatılanlardan başkası değildir. Nasıl ki 30 sene önce bugün karşımıza alenen çıkan sorunlar küçümsenmişse, bugün de 10 sene sonra karşımıza çıkacak olaylar hasır altı edilmektedir. Geçmişe vizyonsuzluklarıyla damga vuran devlet kurumları mesailerini yeni vizyonsuzluklar için harcamaktadır. Milli kültürün mesajları bu çevreleri artık tatmin etmemektedir. Bugünkü ortamda başta hükümet olmak üzere milli emanetlere ilgisiz kalan odaklar bütün hesaplarını bölünmüş Türkiye’ye göre ayarlamışlardır. Milliyetçiliğe kulp takma milleti kanlı bir parçalanmaya götürmektedir. İhanetin ölçeği daha da artarsa hükümet karşısınsa sabrını kaybetmesi şaşırtıcı olmayacaktır.

Başbakan Erdoğan ve hükümeti aldıkları bölünme ihalesini uygulamaktadır. Analarm ağlamasın diye gösterilen metanet bölücüleri daha da heveslendirmiştir. Yoksulluk, işsizlik milli kimliği aşındırmış ve arka plana itmiştir. Milli kimliği üzerinde oynama, tartışma ve yargılama yapılan Türk milletinin ne vereceği önem sayılmalıdır. Allah korusun ama etnik kimliklerinin özerkliklerini kazanacakları bir ortamda  kim olduğunu bilinmeyen bir ortam olacaktır. Bin yıllık kaynaşmanın son bulması kimseye bir şey kazandırmayacaktır

Parçalnamış ülke fotoğrafı görmek istemek kanlı hesaplaşmalara neden olacak, ortada bir ülke kalırsa yok olmaya sürüklenecektir. Kurulan yuvalar, ekonomik ortaklıklar nasıl ayrılacak nasıl bölünecektir.

"TÜRKMENLERİ YOK SAYMAKTADIR"

1000 yıllık hukuk sırf PKK, Barzani, Erdoğan istedi diye nasıl bozulacaktır. Başbakan bu soruyu kendi kendine soracak yüreğe sahip  midir?  Türk milletinin ismini ağzına alanlar risklerin farkındalar mıdır? İmralı canisinin mesajını Diyarbakır’da okutan bu zihniyet şimdi Türkmen katillerini yere göğe sığdıramamıştır.

Başbakan’ın elbisesinden konfeti temizlediği kişi Türkmenleri yok saymaktadır. Barzani’nin Diyarbakır’da bulunuşu sadece açılış için değil. Kürt kökenli kardeşlerimize başka yaşama seçenekleri sunulmuş, küresel emrivakilerle ihanet edilmiştir. Barzani’ye en üst düzey protokol oynanmıştır. Bu bölgede Barzani sivriltilmiş ve parlatılmıştır. Buluşmalardan doğal olarak peşmerge memnun kalmış, rüyasının gerçeğe döndüğüne şahit olmuştur.

Başbakan Türk milletini peşmergeye peşkeş çekmiştir. Bölünme kaçınılmazdır. Çünkü Başbakan bir kabile reisine bütün imkanları sunmuştur. Hazin durum bu kadar yürek yaralayıcıdır. Önlem alınmazsa 29 Ekim 1923'te kurduğumuz devleti yitirme sınırında bulunuyoruz. Tarih bir devletin imtahınıdır, kanıtıdır. Tarih boyunca karartma politikası hiç kesilmemiştir. Türk islam kudretine hınç durmamıştır. Başbakan Erdoğan tarhten husumet çıkarmamakla kalmamıştır. Erdoğan faiş hatalar yapmıştır. Tarih içinde 16 devlet kurmuş olmakla zaman zaman övündüğümüzü ama diğer taraftan 15 devletin yıkıldığı açıklamasını yapmıştır. Kendisine hatırlarım ki cumhurbaşkanlığındaki 16 yıldız tarihi simgeler. Biz 17 devlet kurup 16 devleti kaybetmişizdir. Başbakan Erdoğan yıkılan devletin içine Türkiye Cumhuriyeti’ni de eklemiştir. Umarız bu hatasını anlayacaktır. Asıl sebebleri es geçmek bütün dikkatleri iç bünyeye çekmek hezeyandır. Kendisini yenilemekten aciz kalmıştır. Barzani’nin etkisi altında kalmıştır.

"HEDEF DEVLETİMİZİN VARLIĞIDIR"

Tarihimize saygısızlık yapan Erdoğan’a hatırlatmak isterim ki o tarihimiz olmasaydı Recep Tayyip Erdoğan Jonh, David ve Hans olmaktan kurtulamazdı. Ecdadımıza şükran duymak hepimizin borcudur. Geçmişte çeşitli hatalar yapılmıştır. Az önce kısmen temas ettiğim gibi mazide kurduğumuz devletlerin hepsi düşmanca emellerin sonucunda heba olmuştur. İçteki karışıklıklar, zorlamalarda birleşince vahim hadiseler yaşanmıştır. Osmanlı’nın çöküşü bunun kahredici detaylarıyla doludur. Sömürgeciler alanımızı daraltmak için her türlü yolu denemişlerdir. Göç yollarındaki inlemeler kuşaktan kuşağa intikal etmiştir.

Bu defa hedef kardeşliğimizdir, devletimizin varlığıdır. Demokratik açılım aşina olduğumuz bir gayeye yöneliktir. Türk milletini kırdırmaya çalışan küresel ahlaksızlık Hükümet eliyle yol kat etmektedir. Yeni gerilim kanalları açılacaktır. Geçmişte suç olanlar şimdi alkışlanması milletimizi çöktürecektir. T.C bölücülüğün ağına düşürülmüştür