Türkiye'nin yakın tarihinin en karanlık sayfalarından birinin, Hrant Dink cinayetinin perde arkasında kalan soruları gazeteci Nedim Şener Dink Cinayeti ve İstihbarat Yalanları adlı kitabında aydınlatıyor. İstihbarat yalanlarını gözler önüne seren Şener karanlığa bir mum yakmayı amaçlıyor.

19 Şubat 2007 saat 15:00 sıralarında Şişli'de patlayan bir silah bütün Türkiye'nin gündemini bir anda değiştirdi. Agos gazetesi genel yayın yönetmeni Hrant Dink, gazetenin Şişli Halaskargazi Caddesi'ndeki binası önünde uğradığı silahlı saldırı sonucu yaşamını yitirmişti.

Ertesi gün saldırının zanlısı arka sokaktaki bir dükkanın güvenlik kamerası görüntülerinden tespit edildi. 18 yaşından küçüktü ve milliyetçi duyguların etkisi altında bu cinayeti işlemişti. Zanlı Samsun'da yakalandı ve ilk ifadesini de Emniyet ve Jandarma'da birlikte objektiflere poz gülümsediği güvenlik görevlilerine verdi. Anlattığına göre cinayeti kendisi tasarlamıştı. Artık hayatta olmayan bir arkadaşından silahı temin etmişti. Daha da çarpıcı olan nokta yaptığından pişman değildi.

Ama zanlı İstanbul'a geldiğinde ifadesini değiştirdi. Birileri onu 'kullanmıştı.'Trabzon'dta yaşayan bu arkadaşlarının adlarını verdi. Onlar da İstanbul'a getirildiler. İfadelerde tek bir ortak isim vardı: Yardımcı İstihbarat elemanı Erhan Tuncel.

Onun anlattıkları ise Türkiye'yi şoke etti. Çünkü kendisini görev yaptığı yere aldıran evrakın altında o dönem Trabzon Emniyet Müdürlüğü görevini yürüten daha sonra da İstihbarat Dairesi Başkanı olan Ramazan Akyürek vardı.

O andan sonra da İstanbul ve Trabzon emniyetleri arasında bir istihbarat savaşı da başladı. Çünkü Emniyet'in Hrant Dink'in öldürülmesi konusundaki ihmallerine her gün bir yenisi daha ekleniyordu.

İşte gazeteci Nedim Şener, kitabında bu 'istihbarat yalanları'nı gözler önüne sermeyi amaçlıyor. Türkiye'nin hala çok tartıştığı bu olayın karanlıkta kalan noktalarına bir mum yakıyor.

Dink Cinayeti ve İstihbarat Yalanları adlı kitap Güncel Yayıncılık araştırma ve inceleme dizisi kapsamında okura sunuluyor.