Emniyete geçen bekçinin hayali!

2008'de yürürlüğe giren kanunla, polislerin sahip olduğu yetkileri alan bekçiler, kahverengi üniformalarının özel güvenlik çalışanlarının giydiği elbiselere benzetilmesiyle talihsiz olaylar yaşıyor. Üniformalarının rengi, bekçilerin başına bela oldu. Olay

Emniyete geçen bekçinin hayali!

2008'de yürürlüğe giren kanunla, polislerin sahip olduğu yetkileri alan bekçiler, kahverengi üniformalarının özel güvenlik çalışanlarının giydiği elbiselere benzetilmesiyle talihsiz olaylar yaşıyor.

 

Üniformalarının rengi, bekçilerin başına bela oldu.

 

Olaylara müdahale ederken dayak bile yediklerini anlatan bekçiler, kendilerine polis üniforması verilmesini istiyor. Bekçilik denildiğinde akıllara Kemal Sunal'ın 'Bekçiler Kralı' filmi gelir. Vatandaşa küçük bir hizmeti dahi çok gören muhtar, bakkal, manav ve tüp gazını karaborsaya indirenlere göz açtırmayan Şaban, mahalleyi huzura kavuşturarak korkusuz bekçi, halk kahramanı ilan edilir.

 

Ancak şimdilerde bekçilerin üniformaları nedeniyle başları beladan kurtulmuyor. 2008'de yürürlüğe giren kanunla, yardımcı hizmetler sınıfından emniyet hizmetleri sınıfına alınan bekçilere polislerin sahip olduğu yetkiler verildi. Böylece bekçiler, polis gibi karakollarda, adli olaylarda ve ek görevlerde yer almaya başladı.

 

Fakat kriminal olaylara da müdahale eden bekçiler, kahverengi üniformalarının özel güvenlik çalışanlarının giydiği elbiselere benzetilmesi nedeniyle talihsiz olaylara maruz kalıyor. Öyle ki kimi bekçiler, bunun yüzünden dayak bile yiyor. Bu durumdan oldukça şikâyetçi olan bekçiler, kendilerine polis üniformalarının verilmesini bekliyor. Zira vatandaşı mahalle bekçisi olduklarına bir türlü inandıramıyorlar. Sokakların bu kahverengi ceketli adamları, vatandaşları ikna etmek için çoğu zaman polis sınıfına alındıklarına dair kanunu bile anlatmak zorunda kalıyor.

 

Yaşadığı ilginç bir olayı paylaşan bekçi M.T. "Karakola gelen ihbar üzerine kız kaçırma olayına müdahale etmiştim. Eve gittiğimde adam 'Özel güvenlikçinin burada ne işi var?' diye uzun süre direnmişti." diyor. Bir kavga olayına müdahale ettiğini anlatan emekli bekçi Yüksel Çadırcı ise, "Kavga eden iki kişiye müdahale etmiştim. Kavga sırasında bekçiyim diyerek şahısları uyardım. Bunun üzerine 'Han bekçisi misin nesin, sen kimsin?' diyerek bana da saldırdılar." diye yakınıyor.

 

TİYATROCULARA BİLE VERİLEN YIPRANMA PAYI BİZE VERİLMİYOR

Emniyet Genel Müdürlüğü istatistiklerine göre Türkiye'de 3 bin 500 bekçi görev yapıyor. Bu rakamın yaklaşık 450'si İstanbul'da görev yapıyor. Sadece üniformalarından şikâyetlerini dile getiren bekçilerin sorunları aslında saymakla bitmiyor. Polis sınıfından sayılmalarına rağmen meslektaşları olan polislerle aralarında birçok adaletsizlik bulunuyor. Bekçiler, emekli olduklarında polislere verilen yıpranma tazminatını alamıyorlar. Tiyatroculara bile verilen yıpranma payının kendilerine de verilmesini istiyorlar.

 

Şikâyetlerini emniyet yetkilileri ve üst düzey bürokratlara ileten bekçiler, bugüne kadar kendilerini tatmin edecek cevabı alamadılar; ama sonuç alana kadar mücadelelerini devam ettirmeyi düşünüyorlar. Bir diğer adaletsizlik ise maaşlarda yaşanıyor. Meslekte 20 yılı dolduran bir bekçi bin 800-bin 900 lira maaş alırken mesleğe yeni başlayan bir polis 2 bin 100 lira maaş alıyor. Sayıları giderek azalan bekçiler, bu adaletsizliğin de giderilmesini temenni ediyor.

HABERE YORUM KAT
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler