Gazetecilerden yıpranma hakkı
2008 yılı Ekim ayında kaldırılan gazetecilerin 90 günlük fiili hizmet sürelerinin kamuoyunda bilinen adı ile "Yıpranma Hakkı"nın geri verilmesi için Türkiye Foto Muhabirleri Derneği olarak başta Cumhurbaşkanı Abdullah Gül olmak üzere TBMM Başkanı Cemil Ç
2008 yılı Ekim ayında kaldırılan gazetecilerin 90 günlük fiili hizmet sürelerinin kamuoyunda bilinen adı ile "Yıpranma Hakkı"nın geri verilmesi için Türkiye Foto Muhabirleri Derneği olarak başta Cumhurbaşkanı Abdullah Gül olmak üzere TBMM Başkanı Cemil Çiçek, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Sağlık Bakanı Recep Akdağ, TBMM'deki tüm partilerin Grup Başkan Vekilleri, Anayasa Komisyonu, İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu ve TBMM'de görev yapan 17 basın kökenli milletvekiline özel olarak hazırlanan bir dosya gönderdi.
İşte Türkiye Foto Muhabirleri Derneği adına Başkan Rıza Özel'in imzası ile hazırlanan bir dilekçe metni
"Sayfalarca yazının anlatamadığını tek bir kareye sığdıran Foto Muhabirleri, bazen büyük acılara, bazen ise büyük sevinçlere tanıklık eder. Foto Muhabirinin yani basın fotoğrafçısının farklılığı gücü ve etkinliği ise çektiği fotoğrafın yayınlandığı alanın yani gazete, dergi, internet ve artık televizyonlar hatta cep telefonlarının kamuya açık olmasıdır. Bugün bir arkadaşımızın çektiği önemli bir kare dünyanın herhangi bir noktasından anında izlenebilmektedir.
Foto Muhabirleri'nin çektiği fotoğraflar tüm dünyada kanıt sayılır, çekilen fotoğraflar gelecek nesillere aktarılır ve bu sebeple Foto Muhabiri için tüm dünya yayınlarında "Tarihin Tanıkları" şeklinde bir ifade kullanılır.
Ancak bu tanıklığın bir bedeli vardır. Foto Muhabiri bir olayı görüntüleyebilmek için olayın yaşandığı noktanın en yakınında çoğu zamansa içerisinde yer almaktadır. Başlarında miğfer, üzerlerinde çelik yelek, savaş bölgesinde. Yerle bir deprem bölgelerinde. Sel, heyelan gibi afetlerde.
Herkesin zevkle izlediği futbol maçlarında eksi 15-20 derecelerde, sağnak yağmur altında sahada. Bazen bir kayak bazen bir bisiklet yarışında.
Toplumsal bir olayın tam ortasında, bir tarafta gösterici, diğer tarafta da emniyet güçleri. Ortasında ise Foto Muhabirleri ve kameramanlar.
Üstelik gelişen teknoloji ile birlikte Foto Muhabiri'nin ekipmanı da her geçen gün daha da artmaktadır. Yıllar önce sabit noktalara bırakılabilen banyo makineleri ve fotoğraf geçme araç ve gereçleri günümüzde foto muhabirlerinin sırtına yüklenmiştir.
Diz üstü bilgisayarlar, mobil data cihazları, zaman zaman uydu iletişim araçları, hatta savaş ve deprem bölgelerinde taşınabilir jeneratörler artık onlarca kilo ağırlığındaki fotoğraf ekipmanlarının yanına eklenmiştir.
Daha da acısı çoğu sosyal haklarından yoksun çalıştırılan Foto Muhabirleri ekipmanlarını kendi imkanları ile almaktadır. Bu ekipmanların maddi değeri ise arkadaşlarımızın aldıkları maaşın kat kat fazlasıdır.
Kısacası,
"Tarihin tanıkları" diye tanımlanırken, ağır bir sorumluluktur, "Tanık" olmak.
Foto Muhabiri arkadaşlarımızın büyük bölümü bel ve boyun rahatsızlıkları yaşamaktadır. Geçtiğimiz yıllarda AB üyesi ülkelerde basın fotoğrafçıları üzerine yapılan bir araştırmaya göre Foto Muhabirlerinin yarısı boyun rahatsızlıklarından (Boyun fıtığı gibi) şikayetçidir. Omurga rahatsızlıkları ise (Fıtık gibi) yüzde 70'lerdedir. Damar rahatsızlıkları ise (Varis gibi) neredeyse her Foto Muhabirinde görünmektedir. Tüm bunların yanı sıra son yıllarda özellikle foto muhabirlerinde kanser riskinin hızla arttığı da tespit edilmiştir. Ağır şartlarda görev yapan Foto Muhabirleri'nin ise psikolojik destek aldıkları belirlenmiştir.
Sonuç olarak;
Boynuna taktığı fotoğraf makinesi, üzerinde taşıdığı ağır ekipmanı Foto Muhabiri'nin bedenini yıpratmaktadır.
Kullandığı ekipmanın bataryaları, GSM ve uydu cihazları Foto Muhabiri'nin kanser riskini artırmaktadır.
Görev yaptığı alanlar, bulunduğu zor şartlar Foto Muhabiri'nin ruh sağlığını da olumsuz etkilemektedir.
Tüm bunlara rağmen 1 Ekim 2008 tarihinde gazetecilerin 90 günlük fiili hizmet süreleri, kamuda bilinen şekli ile "Yıpranma" hakkı kaldırılmıştır.
Dilekçemizde belirttiğimiz gerekçeler ve ekte bilginize sunduğumuz örnek fotoğraflar, yıprandığımızı açıkça ortaya koymaktadır.
Yaşam kalitemiz, ruh ve beden sağlığımız, mesleki şartlar nedeniyle olumsuz etkilenmektedir.