Gülen'in beraat kararına itiraz

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'ndan (TMK) yargılanan Fethullah Gülen'e verilen beraat kararını onayan Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin kararına itiraz etti.Sanığın yargılamaya konu eylemlerinin eski Türk Ceza Kanunu'ndak

Gülen'in beraat kararına itiraz

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'ndan (TMK) yargılanan Fethullah Gülen'e verilen beraat kararını onayan Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin kararına itiraz etti.

Sanığın yargılamaya konu eylemlerinin eski Türk Ceza Kanunu'ndaki (TCK) ''cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak ve bu teşekkülü yönetmek'' suçunu oluşturduğunu ileri süren Başsavcılık, bu suç için öngörülen zamanaşımının dolduğuna işaret ederek, kamu davasının düşürülmesini istedi.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazı Yargıtay Birinci Başkanlığı'na gönderdi. İtirazı, Yargıtay Ceza Genel Kurulu görüşecek.

İtirazda, suçun niteliğinin ve tarihinin doğru olarak tespit edilmesi için dosya kapsamındaki delillerin incelenmesi gerektiği belirtildi.

Bu kapsamda, Fethullah Gülen'in kitaplarından ve çeşitli konuşmalarından alıntılar yapılan itirazda, Ankara Emniyet Müdürlüğü'nün 21 Nisan 1999 tarihli raporu, Genelkurmay Başkanlığı ve Jandarma Genel Komutanlığı'nın aynı dönemdeki raporları, tanık anlatımları, yurt dışındaki ''Nurculuk'' faaliyetleriyle ilgili Emniyet Genel Müdürlüğü'nün yazı ve belgeleri ile genel müdürlüğün ''Fethullah Gülen örgütü'' ile ilgili şirketler, okullar, dershaneler ve vakıflar hakkındaki tespitlerine yer verildi.

 

''SİLAHLI EYLEM YOK''

 

İtirazda, yerel mahkeme tarafından sanığın eylemlerinin bir bütün olarak 3713 sayılı TMK kapsamında olduğu kabul edilerek, kamu davasının 4616 sayılı Kanun'a göre ''kesin hükme bağlanmasının ertelenmesi'' kararı verildiği hatırlatılarak, ''laik düzeni yıkmak amacıyla örgütlenen sanığın eylemlerinin'' TMK'nın 7. maddesi kapsamında değil, 765 sayılı

TCK'nın ''cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak'' suçunu kapsayan 313/2-4 maddelerine aykırılık oluşturduğu belirtildi.

Başsavcılığın itirazında, ''sanığın liderliğini yaptığı ve varlığı sübuta eren örgütün 3713 sayılı Kanun'un 1 ve 7. maddelerinde tanımlanan şekilde terörü yöntem olarak benimsediğine ve bir terör örgütü olduğuna dair delil bulunmadığı, silahlı eylemlerinin de tespit edilemediği'' vurgulandı.

Gerek 765 sayılı TCK'nın 313. maddesi, gerekse 5237 sayılı TCK'nın 220. maddesinde düzenlenen ''cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak'' suçunun, esasen ''hazırlık hareketi'' olduğu ifade edilen itirazda, şöyle denildi:

''Yasa koyucu hazırlık hareketlerini amaçlanan suçu önlemek için cezalandırmaktadır. Suç, soyut tehlike suçudur. Suç işlemek için teşekkülün oluşturulması yeterli olup, amaçlanan suç ya da suçların işlenip işlenmemesi önemli değildir. Teşekkülün oluşturulması ile suç tamamlanmış olur. Teşekkül mensuplarının suç işlemek için anlaşmış olmaları yeterlidir. Yasa koyucunun amacı, basit bir birleşme olmayıp, kamu için tehlike yaratacak birleşmeyi cezalandırmaktır.''

İtirazda, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun, bu yöndeki kararlarından da örnekler verildi. Başsavcılığın itirazında, ''Fethullah Gülen'in kurucusu ve lideri olduğu örgütün eylemleri, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS), 'toplanma ve örgütlenme özgürlüğü'nü içeren 11. maddesi kapsamında'' da değerlendirildi. Kapatılan Refah Partisi'nin başvurusu hakkındaki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) 13 Şubat 2003 tarihli nihai kararından da alıntı yapılan itirazda, AİHM'in oy birliğiyle AİHS'in 11. maddesinin ihlal edilmediği sonucuna vardığı hatırlatıldı.

 

''FETHULLAH GÜLEN ÖRGÜTLENMESİNİN NİHAİ AMACI...''

 

''Şeriat düzeni getirmek amacının, Avrupa kamu düzenine aykırı olduğu gibi, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 4. maddesine göre değiştirilemeyecek ve değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek olan devletin yönetim şekline ve Cumhuriyet'in temelini oluşturan demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti ilkeleri ile öngörülen Anayasal düzene aykırı olduğu'' vurgulanan itirazda, şöyle denildi:

''Fethullah Gülen örgütlenmesinin nihai amacı göz önüne alındığında, dosyada toplanan delillerle sabit olan 'ışık evleri' tabir edilen yerlerde toplantılar yapmaları, buralarda çeşitli örgütsel faaliyetlerde bulunmaları, ülke genelinde ve yurt dışında örgütlenmeleri ve faaliyetleri sözleşmenin 11. maddesi (toplanma ve örgütlenme özgürlüğü) kapsamında değerlendirilemez, insan hakları, demokrasiyle bağdaşmaz ve hukuktan himaye talep edemez.''

İtirazda, Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin, sanığa atılan eylemi TMK kapsamında gördüğü ve ''sanığın cebir ve şiddet kullanarak baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemlerinden biriyle Anayasa'da belirtilen Cumhuriyet'in varlığını tehlikeye düşürmek, niteliklerini ve laik düzeni değiştirmek, devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek amacına yönelik olarak suç işlemek üzere terör örgütü kurduğu veya yönettiği yolunda mahkumiyetine yeterli kesin delil bulunmadığı'' gerekçesiyle yerel mahkemenin beraat kararını onadığı hatırlatıldı. Başsavcılığın itirazında, şu tespitler yapıldı: ''Laik düzeni yıkmak amacıyla örgüt oluşturan ve yöneten sanığın eyleminin 765 sayılı TCK'nın 313/2-4. maddesi unsurları itibariyle tartışılıp değerlendirildiğinde cürüm işlemek için teşekkül meydana getirilmesi suçunda aranan delillerin yeterli ve kesin olduğu görülmüştür.

Sanık Fethullah Gülen'in ülke içinde oluşturup, daha sonra ülke dışında organize edip yönettiği örgütün, Türkiye'de mevcut Anayasal düzeni değiştirmek ve laiklik ilkesini de kaldırarak, yerine şeriat esaslarına dayalı devlet kurmak amacında olduğu, aşamaları, tebliğ, cemaat ve cihat temelinde, yurt içinde ve dışında dershane, okul, üniversite, yurt, hazırlık kursları ve kurduğu şirketler aracılığıyla eğitimli bir kadro ve ekonomik bir güç oluşturarak, yönetimde teşkilatlanmayı, devlet idaresini ele geçirmeyi hedeflediği, sanık Fethullah Gülen'in yurt dışına çıktığı 21 Mart 1999 tarihinden sonra da aynı amaç doğrultusunda faaliyetlerini sürdürdüğü, teşekkülün varlığını koruduğu sonucuna varılmıştır.''

Sanığın eylemlerinin bir bütün olarak, 765 sayılı TCK'nın 313. ve 5237 sayılı TCK'nın 220. maddesinde yazılı suçu oluşturduğu ve ''cürüm işlemek için teşekkül meydana getirmek ve bu teşekkülü yönetmek'' suçunun tüm unsurları ile oluştuğu ifade edilen itirazda, maddelerde öngörülen ceza itibariyle lehe hükmün 765 sayılı TCK'nın 313/2-4. maddesi olduğu kaydedildi.

İtirazda ''Sanık ve oluşturduğu teşekkülün nihai amacı, yazılarında ve konuşmalarında da belirtildiği üzere cebir ve şiddet de kullanmak suretiyle Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın tamamını veya bir kısmını tağyir ve tebdil veya ilga (Anayasal düzeni değiştirmek, Anayasa'nın ihlali) ile şeriat esaslarına dayalı bir devlet kurmaktır. Sanık Fethullah Gülen, suça konu örgütün kurucusu ve lideridir. Sanığın kurduğu örgütte, sürekliliğin varlığı ile üye sayısının yasada belirtilenin (üç kişi) çok üzerinde olduğunda kuşku yoktur'' denildi. İtirazda, suç tarihinin temadinin son bulduğu iddianamenin hazırlandığı 31 Ağustos 2000 olduğu, bu tarih itibariyle davanın zamanaşımı nedeniyle düşürülmesi gerektiği vurgulandı.

İtirazın sonuç bölümünde, 9. Ceza Dairesi'nin 5 Mart 2008 tarihli onama kararının kaldırılarak, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nin beraata ilişkin 5 Mayıs 2006 günlü hükmünün bozulması istendi. Bu aykırılığın yeniden duruşma yapılmaksızın 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'na göre düzeltilmesinin mümkün olduğuna işaret edilen itirazda, dava zamanaşımı nedeniyle kamu davasının düşürülmesi istendi.

HABERE YORUM KAT
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler