İİT Kudüs Zirvesi Sonuç Bildirgesi kabul edildi

Türkiye'nin çağrısıyla düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) İslam Zirvesi Konferansı Olağanüstü Toplantısı sona erdi.

İİT Kudüs Zirvesi Sonuç Bildirgesi kabul edildi

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Zirvede ABD'nin hukuk dışı adımını ele aldık. Kabul ettiğimiz ortak bildiriyle ABD'nin bu gayrimeşru adımına karşı, ümmet olarak atacağımız adımları değerlendirdik" dedi. Bildirgede ABD'de ekonomik yaptırımların altı çizildi.

İslam İşbirliği Teşilatı üye devletlerine üç gün önce yapılan davet üzerine olağanüstü toplanan Kudüs Zirvesi'ne çok fazla lider katılım sağladı.

ABD'nin İsrail'deki büyükelçiliğini Tel Aviv'den Kudüs'e taşımasından sonra meydana gelen gelişmeler üzerine Türkiye'nin acil çağrısıyla düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) İslam Zirvesi Konferansı Olağanüstü Toplantısı'na Kuveyt Emiri Şeyh Saban, Filistin Başbakanı Hamdallah, İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani gibi isimler katıldı.

İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) İslam Zirvesi Konferansı Olağanüstü Toplantısı sonrasında Üzerinde uzlaşılan Sonuç Bildirgesi'nde ''Uzmanlar Komitesi kurularak katliam soruşturulmalı, ABD'yi takip eden devletlere ve şirketlere yaptırım uygulanmalı'' denildi.

Sonuç bildirgesinde Filistinlilere yönelik saldırının cezalandırılması gerektiği vurgulandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, zirve ardından "Zirvede ABD'nin hukuk dışı adımını ele aldık. Kabul ettiğimiz ortak bildiriyle ABD'nin bu gayrimeşru adımına karşı, ümmet olarak atacağımız adımları değerlendirdik" açıklamasını yaptı.

"Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak kabul eden veya büyükelçiliklerini oraya taşıyan ülkelere karşı uygun siyasi, ekonomik ve diğer tedbirleri alma konusundaki kararlılığımızı beyan eder, bu çerçevede alınabilecek uygun tedbirler konusunda tavsiyeler hazırlama konusunda Genel Sekreterliği görevlendirir."

Tüm üye devletlere, bu eylemi açıkça kınamaları ve Filistin'in ulusal haklarını, ABD veya başka bir taraftan gelen düşmanca ve yasadışı eylemlerden korumak için mevcut tüm yasal ve diplomatik yolları izlemeleri çağrısında bulunulan bildiride, son zamanlarda Filistinlilerin haklarının geliştirilmesi için Filistin liderliği tarafından kabul edilen kararları desteklemeleri gerektiği belirtildi.

Bildiride, uluslararası görevlere adaylığını koyan ve adaylığına İİT'in desteğini isteyen ülkelerin, Filistin ve özellikle Kudüs'e yönelik tutumlarına göre değerlendirileceğinin teyit edildi.

İİT üyesi devletlerin, Filistin davasına ilişkin kararlara karşı duyarlı olmaları, müşterek dava lehine oy kullanmaları ve bu adil davayı savunmaya katkı sağlayacak şekilde harekete geçme taahhüdünde bulunmaları gerektiği vurgulanan bildiride, Filistin davasına bağlı olmayanlara karşı gerekli tedbirlerin alınması çağrısı yapıldı.

"İSRAİL SÖMÜRGECİLİĞİNİ KUTSAYAN HER TÜRLÜ ÖNLEMLE MÜCADELE"

Bildiride, üye devletlerden, Genel Sekreterlik'ten, İİT alt organlarından, Kudüs'ün işgalci güç İsrail tarafından ilhakını tanıyan, ABD'nin büyükelçiliğini Kudüs'e taşıma kararını izleyen ülke, makam, parlamento, şirket ve bireylere ekonomik kısıtlamalar uygulanması amacıyla gerekli önlemleri almalarını ve işgal altındaki Filistin topraklarındaki İsrail sömürgeciliğini kutsayan her türlü önlemle mücadele etmeleri istendi.

Üye devletlere ve uluslararası topluma yasadışı İsrail yerleşimlerinde üretilen ürünlerin piyasaya girmesini engellemeleri talebinde bulunulan bildiride, işgalin ve yerleşim rejiminin daimi kılınmasında katkısı bulunan veya bundan yarar sağlayan birey ve oluşumlara karşı önlem almaları çağrısında bulunuldu.

Filistin halkının meşru hak ve isteklerini, İsrail'in ısrarcı sömürgeci ve saldırgan rejiminden ve baskı rejimini savunan ve destekleyen devletlere karşı savunmak amacıyla, mümkün olan tüm kullanılabilir tedbirleri alma, tüm siyasi, hukuki ve diplomatik yolları takip etmenin kararlaştırıldığı bildiride, şu ifadeler yer aldı:

"1967'de işgal edilen Filistin topraklarının ayrılmaz bir parçası olan Kudüs'e ilişkin uluslararası meşruiyet kararlarına bağlı kalması için ABD'den talepte bulunur ve ABD'yi İsrail’in gerek bölgenin gerek tüm dünyanın barış ve güvenliğine tehdit teşkil eden sömürgeci planlarına ve ciddi ihlallerine son vermesi için çağrıda bulunmaya davet eder. ABD’ye İsrail’in sömürgeci işgaline karşı durması ve her daim müşterek uluslararası çabaların parçası olarak, ilgili BM kararları, uluslararası hukuk, barış süreci ilkeleri, Arap Barış Girişimi ve iki devletli çözüm ilkesine dayanan kapsamlı barışın tesisi konusunda tarafsız olması çağrısında bulunur."

Bildiride, Endonezya'nın başkenti Cakarta'da 6 Mart 2016'da düzenlenen Beşinci Olağanüstü İslam Zirvesi ile 13 Aralık 2017'de İstanbul'da düzenlenen Olağanüstü İslam Zirvesi Konferansı kararları başta olmak üzere, Filistin Davası ve Kudüs hakkında düzenlenen olağan ve olağanüstü İslam Zirvelerinde kabul edilen tüm kararlara bağlılık teyit edildi.

Öte yandan, üye devletlere, özellikle dünyanın diğer bölgelerindeki ve uluslararası kuruluşlardaki muhataplarıyla olan günlük münasebetlerinde ve dış politika gündemlerinde bu kararlara saygı duyulmasını temin etmeleri bildirildi.

Uluslararası hukuka uygun hareket etmeyi, uluslararası hukuku ve uluslararası sistemi savunmak için ortak değerleri paylaşan devletlerle iş birliğinin sürdürüleceğinin yinelendiği bildiride, şunlar kaydedildi:

"(İİT) Kendi kaderini tayin etme ve uluslararası hukuk ve mevcut BM kararları bağlamındaki yegane kabul edilebilir uluslararası çözümü oluşturan iki devletli çözüme, uluslararası ilkeler ve 2005’te Mekke'deki Olağanüstü İslam Zirvesi Konferansınca benimsenen 2002 Arap Barış Girişimiyle uygun sarsılmaz bağlılığımızı teyit eder; bu bağlamda, 20 Şubat 2018'de BM Güvenlik Konseyinde Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın sunduğu Filistin siyasi girişimini destekler."

ULUSLARARASI KURULUŞLARLA İŞ BİRLİĞİ

Bildiride, Kudüs'ün, İslami ve Hristiyan kimliğini değiştirme ya da tarihini tahrif etmeye yönelik her teşebbüse karşı koymak için Kudüs eski şehrini ve surlarını dünya mirası olarak belirleyen UNESCO ile iş birliği yapmak dahil gerekli tüm kaynakların tahsis edilmesi yönündeki kararlılık vurgulandı.

Bu kapsamda, bildiride, İsrail işgal kuvvetlerinin süregelen saldırıları, İsrailli terörist yerleşimci grupların mukaddes Mescid-i Aksa külliyesinin kutsallığına düzenli olarak saygısızlıkta bulunmalarına izin verilmesi, Mescid-i Aksa külliyesi ve Kudüs'teki diğer dini ve kutsal mekanların statükosunu değiştirmeye yönelik süregelen İsrail işgali kınandı.

Kudüs'e yönelik İslami finansmana ilişkin önceliklerin belirlenmesi amacıyla bir çerçeve teşkil eden çok sektörlü stratejik planının finansmanı konusunda geçmişte kabul edilen İİT kararlarının uygulanması çağrısı yapılan bildiride, şöyle denildi:

"Ayrıca 2018-2022 gözden geçirilmiş stratejik planı çerçevesinde, üye devletlere Kudüs'ün, kuruluşlarının ve halkının ihtiyaçlarını ve başta eğitim sektörünün desteklenmesi dahil bu planda kayıtlı projeleri desteklemeleri çağrısında bulunur ve Genel Sekreterliği bu planın Filistin Devleti'yle eşgüdüm içinde uygulanmasının takibiyle görevlendirir. 5,3 milyonu aşkın Filistinli mülteciye hayati hizmetler sunan Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansının (UNRWA) özel öneminin altını çizer ve üye devletlere UNRWA'nın sürdürülebilir bütçesinin idame ettirilmesine yönelik girişimlerine daha fazla destek sağlamaları çağrısında bulunur."

Bildiride, İslam Kalkınma Bankasının sunduğu ön çalışmada işaret ettiği, Filistinli mültecilere ve ev sahibi ülkelere daha fazla destek vermenin, üye devletlerin müşterek desteğinin arttırılmasının ve UNRWA'nın sahadaki insani yardım, kalkınma ve sosyal koruma faaliyetlerinin tutarlı ve sürdürülebilir şekilde finansmanının güvence altına alınmasının aracı olarak Kalkınma Vakıf Fonunun kurulması memnuniyetle karşılandı.

Öte yandan, Kalkınma Vakıf Fonu'nun faaliyete geçişinin hızlandırılması için üye devletlere çağrı yapıldı.

BM Genel Kurulunun 194 sayılı kararı doğrultusunda, Filistinli mültecilerin evlerine geri dönme haklarına yönelik desteğin yinelendiği bildiride, adalet ve barışı sağlamak için gerekli ilk adım olarak, bundan yetmiş yıl önce gerçekleşen Nekbe (büyük felaket günü) sırasında Filistin halkına karşı işlenen etnik temizlik ve cinayet suçlarının tanınmasının gerekliliği hatırlatıldı.

HABERE YORUM KAT
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler