İtalyanları Sırbistan'dan kaçıran kare!

Bundan sadece 6 yıl önce... Bir şirketin genç bir patronuyla röportajdayız. Yıllarca yaptığı mimarlığı bırakmış, Anadolu kaplanı modelinde büyümeye çalışan İstanbullu şirketin başında büyük laflar ediyor. Ama öyle böyle büyük laflar değil.

İtalyanları Sırbistan'dan kaçıran kare!
Bundan sadece 6 yıl önce... Bir şirketin genç bir patronuyla röportajdayız. Yıllarca yaptığı mimarlığı bırakmış, Anadolu kaplanı modelinde büyümeye çalışan İstanbullu şirketin başında büyük laflar ediyor. Ama öyle böyle büyük laflar değil. 

Çınar ağaçlarının birer birer devrildiği tekstil sektöründe dünyada marka olmaktan, başka ülkelerin pazarlarını ele geçirmekten falan bahsediyordu.

Bu büyük laflara anlam veremiyor ve ısrarla soruyordum: Herkesin kaçtığı, en büyük şirketlerin tutunamayıp onlarca yıllık markalarını satışa çıkardığı zamanda bu işe neden bu kadar para yatırıyorsunuz? 

Aslında Türkiye’nin büyük bir dönüşüm içinde olduğunu anlatmaya çalışıyordu sözleriyle. O zamanlar yerli babayiğitleri tartışıyor, ABD’den başlayıp Avrupa’nın kalbine kadar sirayet eden kriz virüsünden yatağa düşmüş Avrupa markalarının sudan ucuza satışa çıktığı haberlerine şaşırıyorduk ülke olarak. Darbe döneminin pısırıklığıyla değil Türk özgüveniyle doğmuş yeni bir işadamı neslinin gözü karalığıyla açıklanamayacak bir dönüşümün keşfiydi aslında bahsi geçen.
“Eğer en iyisini biz üretebiliyorsak, neden dünyada en iyisi biz olmayalım” bakışıydı. 

İşte o dönemde başlayan dönüşümü istikametine alan genç, yaşlı işadamları bugün dünya pazarlarını birer birer sallıyorlar. Bu istikamete yönünü çevirmeyenler ise bugün halen elindeki markayı başkasına satmanın yollarını arıyor.

TÜRKLERİN BELGRAD’I FETHİ

Aradan 6 yıl geçti. Türk gömlek markası, Avrupa'nın en zor coğrafyalarından biri olan Sırbistan pazarında İtalyanların elinden söke söke aldığı gömlek krallığının şovunu yaptı geçen hafta. Ülkedeki 12. mağazasının açılış kurdelesini kesmek için getirilen makası birlikte tuttuğu isim ise Türkiye'de hazır giyim denince ilk akla gelen duayen isim Vahap Küçük'tü. LC Waikiki'nin Belgrad'daki Usce Shopping Center alışveriş merkezinde bir üst katta yaptığı açılışa katılıp gösterdiği dayanışmanın ardından bu defa LC Waikiki'nin efsane patronu, Sırbistan Başbakan Yardımcısı ve Ticaret Bakanı Rasim Ljajic, Türkiye'nin Belgrad Büyükelçisi Mehmet Kemal Bozay ve Sırbistan operasyonlarını birlikte yürüttüğü işadamı Bojan Mitic kurdele kesme töreninde boy gösteren isimlerdi. 

AÇILIŞTAN KARELER AÇILIŞTAN KARELER

Kardeşi Recep Ayaydın ile birlikte Cobalt markasıyla başladığı 'gömlekte en büyük olma' savaşını, Tudors markasıyla önce Türkiye'de kazanan Yaşar Ayaydın, Sırbistan'ın da en büyük gömlek markası olduğunu da bu açılışla işaret etmiş oldu.

TÜRKLERİN GİRDİĞİ PAZARDAN İTALYANLAR KAÇIYOR

Türkiye'de 156 mağazaya ulaşan Tudors, yurtdışında da 33'üncü mağazasına ulaşmış oldu.

Ayaydın, "Artık gittiğimiz ülkelerde İtalyan gömlek markaları tası tarağı toplayıp çıkıyor. Biz pazara giriş yaptıktan sonra önce bir rekabet etmeye çalışıyorlar. Şehirlerin en işlek caddelerinde Tudors mağazalarının açılmasının ardından İtalyanların pek alışık olmadığımız indirim kampanyaları başlıyor. Fakat çok kısa bir süre sonra pazarı terk ediyorlar.

Sırbistan pazarına biz girdikten sonra iki büyük İtalyan markası Sırbistan pazarındaki operasyonlarını sona erdirdi' diyor.
Türkiye'nin Belgrad Büyükelçisi Mehmet Kemal Bozay da, Sırp hükümetinin Türk girişimcilere güveninin çok yüksek seviyeye ulaştığını, bugün Belgrad'daki en büyük işverenlerden birinin de yine bir Türk grup olduğunu hatırlatıyor. 
Ayaydın'ın Sırbistan'daki partneri olan Bojan Mitic ise ciro bazında 2017 yılında Tudors'un ülkedeki gömlek sektörünün en büyük oyuncusu olacağını belirtiyor.


FOTOĞRAFTAKİLER (Soldan sağa): Ayaydın Tekstil Yönetim Kurulu Başkanı Yaşar Ayaydın, Türkiye Belgrad Büyükelçisi Mehmet Kemal Bozay, LC Waikiki Yönetim Kurulu Başkanı Vahap Küçük, Sırbistan Başbakan Yardımcısı ve Ticaret Bakanı Rasim Ljajic

6 YIL ÖNCE, 6 YIL SONRA…

Türk girişimcisinin vizyonu, şu sıralar Avrupa kapısından girmek üzere adımlar atan daha bir çok Doğu ve Güneydoğu Avrupa ülkesinde Türkleri, vizesiz giremediğimiz Schengen sınırlarından içeri sokmak üzere.

Bugünün Türkiye'sinde 6 yıl öncesine göre değişmeyen şey, koca koca, ünlü ünlü tektil sektörü markalarının halen birer birer yıkılıyor olması. Değişen ise, 6 yıl önce Türkiye'deki değişimi görüp istikameti buraya çeviren markaların artık dünyada pazarları ele geçiriyor olması.

Bugün Sırbistan, Romanya, Bulgaristan, Yunanistan, Karadağ, Çek Cumhuriyeti, Polonya, Bosna-Hersek gibi ülkeler Türk girişimcisinin pazara girerken kendi koşullarını masaya koyup ciddi avantajlar koparabildiği ülkeler haline geldi.

"AVRUPA DEVLERİNİ DİZE GETİRECEK ÇÖZÜM: TÜRK TEKSTİLİNİN AĞABEYLERİ"

Fakat asıl önemli soruya gelelim?

Batı Avrupa yani Avrupa'nın kalbi olan İtalya, Fransa, Almanya, İngiltere, Belçika, Hollanda gibi ülkelerde Türk markalarının bu konuma gelebilmesi mümkün mü?

Yaşar Ayaydın, Avrupa'nın doğusunda bir mağaza için belki 3-5 bin Euro olan kiraların modanın kalbi olan ülkelerde 25 bin Euro'lardan başladığına dikkat çekiyor. Üstelik bu sadece kira. Bu türden operasyonları riskini de yanına koyduğunuzda maliyetler inanılmaz boyutlara geliyor.

Ayaydın, "Avrupa'nın göbeğinde bir AVM açıldığında dünyanın dev hazır giyim grupları aynı anda farklı farklı segmentlerde fakat her biri kendi segmentinde başa oynayan markalarını pazarlık masasına koyuyor. Bu gücün karşında "benim" diyen bir AVM'nin bile direnebilme şansı yok. Dolayısıyla onlar çok ciddi indirimlerle aynı AVM'ye girerken siz tek başınıza belki de onun aldığı indirimin de açığını kapatacak kiralar ödeyip rekabet etmeye çalışıyorsunuz. Türk markalarının rekabet gücü açısından bu çok ciddi bir dezavantaj" diyerek bu işin zorluğuna vurgu yapıyor.

LC Waikiki ile aynı günde aynı alışveriş merkezinde açtıkları mağaza örneğinden yola çıkarak çarpıcı bir çağrıda bulunuyor Ayaydın: "Biz Birleşik Markalar Derneği çatısı altında küçüğünden büyüğüne faaliyet gösteren Türk girişimcileriyiz. Sektörün ağabeyleri de orada, ortanca kardeşleri de, küçük kardeşleri de. Örneğin sektörün ağabeyleri olan dev hazır giyim perakendecileri bir pazara girmek istiyorsa, aynı pazara girmek isteyen birbirine dokunmayan segmentlerdeki kardeşlerini yanına alıp AVM yönetimleriyle, tek bir gücü temsil eder gibi (çok sayıda markayla birlikte) pazarlık yapsa biz de o markaların aldığı kira fiyatlarını elde edebiliriz. Bir mağaza yerine büyük ve küçük 6-7 mağaza için pazarlık masasına oturan Türk girişimcisi dünyanın en büyük marka gruplarını bile alt edebilir". (Habertürk)

HABERE YORUM KAT
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler