Kabul edilebilir bir şey değil!
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.Son dönemde yaşanan kur artışı ve faiz hareketliliğinin enflasyon beklentilerini ne yönde etkileyeceğine ilişkin soru üzerine Babacan, enflasyonun etkilenmesi için kur artışının kalıcı ol
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Son dönemde yaşanan kur artışı ve faiz hareketliliğinin enflasyon beklentilerini ne yönde etkileyeceğine ilişkin soru üzerine Babacan, enflasyonun etkilenmesi için kur artışının kalıcı olması gerektiğini söyledi. Babacan, "Kısa süreli dalgalanmaların enflasyon üzerindeki etkisini pek görmüyoruz. 'Kur artışı burada ne kadar kalıcı olacak, bu siyasi riskler ne kadar devam edecek?' 2014'ün enflasyonunu bu belirleyecek. Bir kaç hafta veya bir kaç ay gibi tanımladığımız bir sürede ortam sakinleşirse piyasa göstergeleri de daha normale dönecektir. O zaman da 2014 enflasyonu üzerindeki etki daha sınırlı olacaktır" diye konuştu.
Zamanında aldıkları tedbirler sayesinde devletin, bankaların, hane halkının ve önemli ölçüde de şirketlerin bilançolarında böyle bir dönemde herhangi bir tahribatın söz konusu olmadığını anlatan Babacan, "Önceki dönemlerde kur arttığı zaman bu bir felaket haberi olabiliyordu, kur düştüğü zaman da sanki bütün riskler ortadan kalkmış gibi bir algı olabiliyordu. Bugün için öyle değil. Yani kur, bizim ekonomik ve finansal yapımıza çok önemli bir şok abzorbe etme mekanizması. Siyaset veya ekonomik kaynaklı şoklara karşı en önemli şoku abzorbe etme mekanizması. Dolayısıyla kurun inmesi veya çıkması ekonominin diğer alanlarında olabilecek daha büyük hasarları aslında önlüyor, aynı arabalardaki airbag gibi" ifadesini kullandı.
Babacan, bir başka soruyu yanıtlarken 17 Aralıktan itibaren yaşadıkları sürecin kendileri için büyük bir sürpriz olduğunu, böylesine bir hareketi ve dalgayı beklemediklerini vurguladı.
Bazı kurumlarda bazı yapılanmaların olduğunu bildiklerini kaydeden Babacan, ekonominin korunması amacıyla her türlü hazırlıkları önceden yaptıkları için son yaşanan olaylarda ekonomide kalıcı bir hasarın meydana gelmediğini dile getirdi.
Cemaatlerin sosyal yapının bir parçası olduğuna dikkati çeken Babacan, şöyle konuştu:
"En önemli fonksiyonları insan yetiştirme. Özellikle dünyada 11 Eylül olaylarından sonra sağlıklı bir din anlayışı ve aşırı uçlara kaymayacak şekilde pozitif bilimlerle sağlıklı bir din anlayışının, bir yaşantıya da yansıyacak şekilde insanlara kazandırılması önemli. Toplumsal yapımızın sağlamlığı açısından da önemli. Dolayısıyla dünyadaki pek çok ülkedeki okul sistemi, kendi içimizdeki okullar ve üniversiteler ve buradan yetişen insanlar önemli. Bu insanların özel sektör ve kamuda önemli yerlere gelmesi de önemli. Ama konuyu insan yetiştirme boyutunun o çizgisinden daha ileriye taşıyıp, o yetişen insanları, ya da bazı kurumlarda görev alan insanları farklı bir emir komuta zinciri içeresinde yönetmeye başlamak, onları farklı bir gündem ve farklı bir hedef çerçevesinde ayrı bir emir komuta zinciriyle 'şunu yap bunu yapma, hadi bakalım şunu yapıyorsunuz' şeklinde bir mekanizmaya bağlamak kabul edilebilir bir şey değil. Bunu hiç bir devlet ya da özel sektör ve şirket de kabul etmez. Hiç bir patron, diyelim ki büyük bir şirket düşünün. Kendi şirketi içerisindeki bir birimde bir grup insan kendi talimatları ve şirket çıkarları dışında bazı şeyler yapıyor, ya da şirketi farklı risklere sokuyor. Onu hemen öğrendiği anda duyduğu anda ertesi gün onları alır kapının önüne koyar. Özel sektörde böyledir. Devlet yönetiminde de bir yapılanma kabul edilebilir bir şey değil. Biz olan menakizmayı bu şekilde kullanabileceklerini açıkçası hiç tahmin edemedik. Yıllarca bazı dosyaları tutup takip edip, ki burada bir savcı, bir hakim ve bir grup polisle yapılabiliyor. Devlet bu imkanı vermiş, yargı bağımsız demiş. Polis , adli kolluk sıfatıyla yargının emrine verilmiş. Niye yargı bağımsız çalışsın ve tarafsız olsun diye bunlar yapılmış. Ama bağımsızlığı hukuk çerçevesinde kullanması gerekirken o bağımsızlığı yani cemaat gündemi hedefi doğrultusunda kullanmak kabul edilebilir bir şey değil. "