Kenan Evren duruşmadan kaçtı

Sözleriyle faili meçhul ve kayıp yakınlarının sembolü olmuştu Berfo Ana. Darbeden bir gün sonra evinden alınan oğlu Ecevit Kırbayır'dan bir daha haber alamayan acılı annenin, “31 yıldır evimin kapısını kilitlemiyorum. Belki bir gün çıkar gelir, kapıyı kil

Kenan Evren duruşmadan kaçtı

Sözleriyle faili meçhul ve kayıp yakınlarının sembolü olmuştu Berfo Ana. Darbeden bir gün sonra evinden alınan oğlu Ecevit Kırbayır'dan bir daha haber alamayan acılı annenin, “31 yıldır evimin kapısını kilitlemiyorum. Belki bir gün çıkar gelir, kapıyı kilitli bulmasın diye açık tutuyorum. Oğlumun tek bir kemiğine bile razıyım. Senden oğlumun mezarını istiyorum” şeklindeki sözleri yürekleri dağlamıştı.

 

İşte 12 Eylül döneminin mağdurları adına sembolleşen Berfo Ana da Ankara adliyesindeydi. Duruşmaya bir gün kala kolu kırılan Kenan Evren ise mazeret bildirerek sanık sandalyesine oturmadı.

 

Bu durum Mısır'da 30 yıl ülkesini demir yumrukla yöneten Hüsnü Mübarek'in geçtiğimiz yıl kafes içinde ve sedye üzerinde yargılandığı görüntüleri akıllara getirdi.

 

GEREKİRSE YATAKTA GETİRİN

12 Eylül davasında ilginç diyaloglar yaşanıyor. Mahkeme heyetinin sanıklar olmadan iddianamenin okunabileceğini söylemesi sanık avukatlarını kızdırdı. İddiananemin sanıkların yüzüne okunmasını isteyen avukatlar, yatakta yargılanan Şili diktatörü Agusto Pinochet'i örnek gösterdi. Müdahil avukatlar "gerekirse yatakta da getirin" talebinde bulundu.

 

BERFO ANA EN SON OĞLUNU 13 EYLÜL SABAHI GÖRMÜŞTÜ

13 Eylül 1980'de evinden alınan ve o tarihten beri bir daha oğlunu göremeyen Berfo ana, onbinlerce mağdurdan birisiydi. 32 yıldır çalmadık kapı bırakmadı, ama bir acılı annenin yüzü bir türlü gülmedi. Geçtiğimiz yıl Başbakan Erdoğan ile yaptığı görüşmeyle Türkiye'nin gündemine oturmuştu. TBMM İnsan Hakları Alt komisyonu, olayı araştırmış ve komisyon başkanı Zafer Üskül, "Size göre gözaltındayken öldürüldü mü?" yönündeki bir soruya "Bizim kanaatimiz o yöndedir" cevabını vermişti. 

 

KIRBAYIR'IN BAŞINA NELER GELDİ?

Zafer Üskül soruşturma sonrası edindiği bilgileri kamuoyu ile paylaşmıştı:

 

"Kırbayır, 13 Eyül 1980‘de yakalanmıştır. Bir hafta kadar Göle‘de tutulmuştur, sonra Kars‘a nakledilmiştir. Kars‘ta gözetim evine alınmıştır. O sırada gözetim evinde yüzlerce insan bulunmaktadır. Bir polis ekibi sorguya alınması istenen kişileri gözetim evinden almakta, sorgu evine götürmekte, sorgu bittikten sonra da gözetim evine tekrar götürmektedir. Sorgu evinde, emniyet görevlileri, MİT gözlemcisi ve sıkıyönetim görevlileri bulunmaktadır. Bu düzen içinde Kırbayır, 8 Ekim 1980‘de sorgu evine getirilmiştir. Birlikte getirildiği 3 kişi aynı gün götürüldüğü halde Kırbayır, götürülmemiştir.

 

Kırbayır‘ın kaçtığına ilişkin bir tutanak tutulmuştur. Kaçmasından sorumlu sayılan 3 polis memuruna kınama cezası verilmiştir ki kınama cezası hafif bir cezadır. Kırbayır‘a sorgu evinde işkence yapılmıştır. Bilgisine başvurduğumuz bazı kamu görevlileri o sorgu evinde işkence yapıldığını ve Cemil Kırbayır‘ın kaçmasının mümkün olmadığını ifade etmişlerdir. Bize göre de bir kişinin oradan kaçma ihtimali yoktur.

 

Sorguya getirilen kişi gözleri bağlı getiriliyor, sorgulamayı beklerken hücreye konulmaktadır, sonra yine gözleri bağlı sorgu odasına alınmaktadır, sorgu sırasında da bu kişinin gözlerinin bağlı olması gerekmektedir. Gözlerinin bağlı kalması için ellerinin arkadan bağlı olması gerekir. Sorgulamadan önce ya da sonra kalorifer borusuna kelepçelenen bir kişinin kaçma ihtimali aşağı yukarı yoktur. 2. ya da 3. kattan atladığı söyleniyor. Bunu başarması da akla uygun gelmemektedir. Atlaması halinde ise koşarak oradan uzaklaşması son derece zor görünmektedir"

HABERE YORUM KAT
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler