Malatya Başsavcılığı’nın Albay Kazım Çillioğlu soruşturmasını derinleştirip dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis, Maliye Bakanı Adnan Kahveci, Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanı Bahtiyar Aydın’ın tartışılan ölümlerini de dosyaya dahil etme kararını ölenlerin çocukları değerlendirdi

 

 

Uçağının düşmesi sonucu 17 Şubat 1993’te yaşamını yitiren dönemin Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis’in oğlu Tarık Bitlis, “Babamın dosyası 2 ay sonra zamanaşımına uğrayacak. Malatya’daki savcı belki zamanaşımını engeller diye umut ediyorum. Zaten isyandayız, o zaman daha çok isyan edeceğiz” diye konuştu. 

 

 

Bitlis şunları söyledi: “Beni en çok şaşırtan, babamın ölümünün ardından belirli güçlerin bir de benim peşime düşmeleri, arkadaşlarımın sorgulanması, hatta evimin aranıp, hırsız girmiş gibi gösterilmesi oldu. Ama en önemlisi, ailece görüştüğümüz zamanın Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ün 2003 yılında, bir pazar kahvaltısında anneme, ‘Tarık neden Doğu Perinçek’le görüşüyor, bu işleri bıraksa ya.’ demesiydi. Bir kere bunu sorgulamak için önüne bir dosya konmuş olması gerekiyor. Koskoca Genelkurmay Başkanı, ben ise evkafta memur Tarık Bitlis. Bunu ilk kez açıklıyorum. Bu bana çok tuhaf gelmişti.” 

 

 

“1993’teki şaibeli ölümler için başta Tansu Çiller olmak üzere, dönemin İçişleri Bakanı ve Genelkurmay Başkanı da konuşmalı. Fazla umudum yok. Babam muhtemelen yabancı örgütlerin suikastı sonucu katledildi. Eğer katledilmeseydi, şu an Silivri’de olurdu. Basında yer aldığı gibi MİT’in Ergenekon şemasında ikinci sırada gösteriliyorsa, diyorum ki iyi ki yaşamamış.”

 

 

 

5 Şubat 1993’te Bolu Gerede yakınlarındaki trafik kazasında eşi ve kızıyla birlikte yaşamını yitiren dönemin Maliye Bakanı Adnan Kahveci’nin oğlu Cihan Kahveci (29), babasının ölümünün araştırılması için hukuki girişimlerde bulunacağı açıkladı. Kahveci şöyle konuştu: “Büyük resmi görmeye çalışınca 1993’teki ölümlerin çoğu birbiriyle bağlantılı gözüküyor. Aile olarak bunu soruşturacak gücümüz yok. Devletten bir adım bekliyoruz. Özal’ın raporunu bekliyorduk. Nihai raporda, ‘Zehir var ama zehirlenme yok’ deniyor. Bu pek inandırıcı gelmiyor.

 

Ahmet Özal da ‘Rapor karartılmaya çalışılacak’ iddiasında bulunmuştu. Babamın ölümünün de devlet tarafından araştırılması için önümüzdeki günlerde Meclis Başkanı’na dilekçe göndererek başvuruda bulunacağım. Jandarma bölgesinde olan kaza hemen jandarmaya haber veriliyor, ama jandarma olay yerine 2 saat sonra geliyor.

 

Ayrıca kazada babamın içinde yolsuzluk dosyaları, ekonomiyi düzeltecek sihirli formül bulunduğu söylenen çantasının kaybolması da manidar. O yolu yapan İtalyan firmanın mühendisi sonradan Venezüella’ya kaçırıldı. Venezüella ile suçlunun iadesi anlaşmamız olmadığından zamanaşımından faydalanıp yırttı.”

 

 

Kaza sırasında araçta bulunan Kahveci, “Henüz 10 yaşındaydım. Tek şerit buzlanma dolayısıyla kapalı diye her iki taraftan araçları aynı yöne yönlendiriyorlar. Babam, bir işçiye yolu soruyor ve yolunu değiştiriyor. İlk kaza yapan da biz oluyoruz. Aile olarak hiçbir zaman ‘Kazadır’ ya da ‘Değildir’ demedik. Ama kamuoyu bunun kaza olduğuna inanmadı. Babama tahsis edilmiş uçağın, sonradan Eşref Bitlis’e tahsis edildiği ve o uçağın düştüğü bilgisi bize net olarak aktarıldı. Ben hem babamı, hem Adnan Kahveci’yi kaybettim. Dolayısıyla yaşadığım travma çok ağır oldu” dedi. 

 

 

 

Albay Kazım Çillioğlu’nun oğlu Gökhan Çillioğlu ise umutlu: “Öldürülenlerin ortak noktası, Güneydoğu Anadolu’daki terör sorununun Kürt kökenli vatandaşlarımızla hiçbir alakasının bulunmadığını tespit etmeleri ve çözüm arayışlarına girmeleridir. Fakat terör belasından beslenen illegal örgütlerin bu sorunun çözümünü engellediklerini tespit etmiş olmalarının ölümlerine sebep olduğunu düşünüyorum. Babam vefatından önce yakın çevresine ‘Bu mesele PKK ve Kürt meselesi değildir.

 

Yabancı ülkeler memleketimiz üzerinde oyunlar oynuyor’ demiştir. Bu tutanaklarda da vardır. Bugün Malatya Başsavcılığı’nca yürütülen Çillioğlu soruşturmasında 19931995 yıllarında yaşanan faili meçhul cinayetlerin, Başbağlar ve Sivas olaylarının, kamu kurumları içerisinde örgütlenen illegal yapıların aydınlatılacağı kanaatindeyim.”