Mhp'li Vural: O Hakim Görevden El Çektirilmeli - Yeniden
'MHP'Lİ VURAL: O SAVCI GÖREVDEN EL ÇEKTİRİLMELİ' başlıklı haberimizi başlığını düzelterek yeniden geçiyoruz.DHA-----------------YENİDENMHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, emniyete yönelik operasyonu yürüten savcının cübbeli siyaset yaptığını, Başbakan Rece
'MHP'Lİ VURAL: O SAVCI GÖREVDEN EL ÇEKTİRİLMELİ' başlıklı haberimizi başlığını düzelterek yeniden geçiyoruz.DHA
-----------------
YENİDEN
MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, emniyete yönelik operasyonu yürüten savcının cübbeli siyaset yaptığını, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı metheden hakimin tarafsız karar vermesinin mümkün olmadığını belirterek, “Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu bu hakimi hemen işten el çektirmesi lazım” dedi.
MHP Grup Başkanvekili ve İzmir Milletvekili Oktay Vural, Emniyet'te yaşanan 'paralel yapı' operasyonu ve Cumhurbaşkanlığı sürecine ilişkin Antalya'da DHA'ya özel açıklamalarda bulundu. 22 Temmuz'da emniyete yönelik 'paralel yapı' operasyonunda Ergenekon ve Balyoz soruşturmalarına benzer bir süreç yaşandığını söyleyen Oktay Vural, "Bir hukuk devleti olan Türkiye hala bunları konuşuyorsa maalesef Türkiye demokrasi, hukuk devletinden geriye gidiyor demektir. Aslında bakıldığı zaman bütün bunların hepsinin amacı ve hedefi hükümeti Türkiye'nin gündeminden kaçırmak ve hükümetin açıkçası sanki bir yerlerle uğraşıyormuş, birileri engellemek istiyormuş havasıyla yeni bir mağduriyet edebiyatı oluşturmak. Bütün bunları dikkate aldığımızda işin vahim boyutu da bugün bu sorgulananlar, 'paralel yapılanma var' diyenler, bu yapılanmayı yapanlar da hükümet. Bu yapılanma gökten zembille inmedi, bu yapılanmayı muhalefet yapmadı, bu yapılanmayı 'ne istediniz de vermedik' diyen bugünkü hükümet gerçekleştirdi. Sevk ve idare eden, göreve getiren bu hükümet" diye konuştu.
TÜRKİYE'DE HUKUK BİTMİŞTİR
Emniyete yönelik operasyonların altında 17 ve 25 Aralık sürecinin yattığını aktaran Oktay Vural, "Şimdi biz bir taraftan 17-25 Aralık sürecinde rüşvet ve yolsuzluğun arkasındaki gerçeklerin ortaya çıkarılmasının mücadelesini yaparken, şimdi iş tersine çevrildi, rüşvet ve yolsuzluk yapanları sorgulayanları bu sefer yargı sürecine getirdi. Bu Türkiye'de hukukun bittiğini, hukukun siyasi amaçla kullanıldığını ortaya koyuyor. Bir başka yönü de bir taraftan TSK'da casusluk davası, şimdi de emniyet içinde casusluk, her tarafımız casus olmuş, sınırlarımız kevgire dönmüş, devletin bütün kurumları casus olmuş. Böyle bir devleti bu noktaya getiren siyasi zihniyet iktidar değil mi? Rüşvet ve yolsuzluğu sorguluyorsunuz, onu sorgulayanlara operasyon. Casusluğu sorguluyorsunuz, onu sorgulayanlara casusluk operasyonu. Yani toplum gerçekten bu yönüyle şaşkın hale dönüştürülmüş. Kime güveneceği belli değil" diye konuştu.
KAÇ İSMAİL KAÇ KİM?
17 Aralık süreci yaşanmamış olsaydı bu operasyonların da yaşanmayacağını aktaran Oktay Vural, bugünkü operasyonların ana hedefinde rüşvet ve yolsuzluk operasyonunu yapanlar ile KCK devlet yapılanmasını sorgulayanlar olduğunu ileri sürdü. Gözaltı süresi dolduktan sonra sorgulamaların devam ettiği, kapalı kapılar ardında kararların verildiği bir sürecin yaşandığını anlatan Oktay Vural, "Kapalı kapılar ardında hakim kapıyı kilitleyerek karar veriyor. Kapı açıldıktan sonra hakimin istişare heyeti ortaya çıkıyor. Bir de istişare heyetinde İsmail diye biri var, fenomen oldu, 'Kaç İsmail kaç'. Bir hakim birilerine kaç diyorsa artık tuz kokmuş demektir. Bu İsmail kimdir, beraber birlikte nasıl karar veriyor? Avukat yok, İsmail ile birlikte karar veriyor. O zaman hakim iradeleri dışarıdan yönlendirilerek mi yapılıyor, baskı, dayatma ve listeye göre mi yapılıyor? Enteresan ilişkiler ağı. Bu soruları millet, hak, hukuk adına soruyoruz" dedi.
O HAKİM EL ÇEKTİRİLMELİ
22 Temmuz operasyonunu yürüten savcının cübbeli siyaset yaptığını iddia eden MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural şöyle dedi:
"Şimdi bir taraftan paralel yargıyı ortadan kaldırsın derken, şimdi başladık ak yargıçlar, ak savcılar, ak mahkemeler dönemine. Bu da görülüyor ki yargı siyasi amaçlı bir silah olarak kullanılıyor. Gücü elinde tutanın kullandığı silah. Oysa yargı milletin yargısı, milletin gücü olmalıdır. Çünkü Türk milletine, adına hakim veriliyor. Orada bu şekilde Erdoğan'ı metheden bir hakim tarafsızlığını bir kere ihlal etmiştir, tarafsız karar vermesi mümkün değildir, bu hukuksuzlukları yapan birisi de millet adına karar veremez. Çünkü yargı diyor ki, Türk milleti adına diyor, sen bunu millet adına değil Erdoğan, parti adına yapıyorsun. O zaman yapılması gereken, hemen işten el çektirilmesi gerekiyor. HSYK bu hakimi hemen işten el çektirmesi lazım. Ergenekon ve Balyoz sürecindeki o hukuksuzluklar yine aynı şekilde hukuksuzlukların devam ettiği dönemde bize tek bir şey hatırlatıyor; hukukun üstünlüğü değil üstünlerin hukuku caridir ve bugün de bu üstünlerin hukukuna cari kılan tek bir güç vardır o da Erdoğan gücüdür. Bu bakımdan bu bir Erdoğan yargısı, bir ak yargı haline gelmiştir. Biz gerçeklerin ortaya çıkmasını istiyoruz, ama bu sorgulama sürecinin gerçekten önemli davaları sorgulayanlar üzerinde teksif edilerek (bir noktada dikkat toplama) 17 ve 25 Aralık'ın rövanşını almak amacıyla yapıldığına ilişkin bir kanaat ortaya çıkıyor."
ERDOĞAN'A MAĞDURİYET OLUŞTURULUYOR
22 Temmuz operasyonunun zamanlamasının manidar olduğunu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 'Bana darbe yapmak istiyorlar' algısını somuta indirmek istendiğini vurgulayan Oktay Vural, "Bülent Arınç'ın ifadeleri de 'Eğer özür dilerlerse, nedamet getirirlerse devam etmeyiz' deyişi bile bunun siyasi amaçla hazırlandığını ve cumhurbaşkanlığı sürecinde Erdoğan'a bir mağduriyet oluşturmak amacıyla tezgahlandığını gayet açık ve net ortaya çıkarıyor" ifadelerini kullandı.
İHSANOĞLU'NUN TRENDİ GİDEREK YÜKSELİYOR
Cumhurbaşkanlığı seçim sürecine ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Oktay Vural, Başbakan Erdoğan'ın devletin imkanlarıyla mitingler yaptığını ve seçim sürecinde haksız rekabet oluşturduğunu aktardı. Cumhurbaşkanı adayları Ekmeleddin İhsanoğlu ile Recep Tayyip Erdoğan arasında nitelik farkı olduğunu kaydeden Oktay Vural, Erdoğan'ın tamamen siyasi mitingler yaparak partilere ve millete hakaret ettiğini söyledi. Erdoğan karşısında Ekmeleddin İhsanoğlu'nun trendinin giderek yükseldiğini aktaran Oktay Vural, "Türkiye'nin ihtiyacı olan bir cumhurbaşkanı. Cumhurbaşkanı parti meselesi değildir. Ekmeleddin bey Adalet ve Kalkınma Partisi dahil bütün siyasi partilerin tabanlarına aynı şekilde hukuk, demokrasi, insan hakları ekseninde bir cumhurbaşkanlığı yapabilecek bir değerli şahsiyet. Bütün imkansızlıklara, zorlamalara rağmen başa baş bir yarışta Ekmeleddin bey toplumun yüzde 60'ının oyunu alarak cumhurbaşkanı olacaktır" dedi.
ABBAS ZORDA GİBİ GELİYOR
Türkiye'nin son dönemde Ortadoğu'daki İslam coğrafyasında yumuşak güç olmaktan çıktığını dile getiren Oktay Vural, Ekmeleddin İhsanoğlu'nun İslam coğrafyasına huzuru ve barışı getirebilecek bir isim olduğunu belirtti. Aralarında Ak Parti'nin kurucularının da bulunduğu pek çok ismin Ekmeleddin İhsanoğlu adı üzerinde uzlaştığını kaydeden Oktay Vural, "Bu uzlaşma görülüyor ki AKP'nin kurucuları dahil olmak üzere ona oy veren insanlar tarafından da müspet görülüyor. Başbakan'ın saldırılarını da dikkate aldığımız zaman demek ki Abbas zorda gibi geliyor. Dolayısıyla ilk hedef yüzde 60. İkinci tura kalmasın istiyoruz. Netice itibariyle milletimiz oy verecek. Ama ben inanıyorum ki Türkiye kavgayı değil huzuru, çatışmayı değil uzlaşmayı, monoloğu değil diyalogu Çankaya'ya taşıyacaktır, taşımalıdır" diye konuştu.
'TBMM'Yİ SİNEK İKİLİ OLARAK GÖRÜYOR'
Başbakan Erdoğan'ın 12 Eylül döneminin Kenan Evren'i olmak istediğini savunan MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural şöyle devam etti:
"Bu özlemi anlayamıyorum. Bu özlem 12 Eylül'de Evren Paşa özlemi, devlet başkanı olmuştu o zaman, bu da böyle. Darbeci zihniyetler birbirine benzer. Tipik olarak bir benzeşme arzusu görüyorum. Türkiye bir parlamenter demokratik sistemle yönetilmektedir. Bu tavırların hepsi bir unvan gaspıdır, fiili olarak darbe. Darbe milletin hukukunu ayaklar altına almak, yok saymaktır. Milletin hukukunu yok sayan birisi cumhurbaşkanı olduğu zaman bu hukuku yok saydığı zaman darbeci demektir. Tek adam mı yoksa millet mi güçlüdür? O bakımdan bu zihniyet TBMM'yi sinek ikili olarak görüyor. Parlamenter demokrasiyi sıfırlayan bir zihniyetle bakıyor. Bu zihniyetin başkanlık arzusu cumhurbaşkanlığı sürecini bir diktatörlüğe sıçrama tahtası olarak kullanmak istiyor. TBMM'ye, Bakanlar Kurulu'na darbe vurmak isteyen bir zihniyet. Bu zihniyetin Türkiye'ye hayrı yoktur. Aç tavuk kendini darı ambarında zannedermiş. Türkiye Recep Tayyip Erdoğan'ı geldiği gibi göndererek bu sıkıntılardan kurtaracaktır. Beklentimiz odur."