Numan Kurtulmuş istifa etti !
Saadet Partisi Genel Başkanı Numan Kurtulmuş, genel başkanlıktan ve partisinden ayrıldığını açıkladı.Olaylı geçen kurultayın ardından gergin günler geçiren ve yönetimi Kayyum'a devredilen Saadet Partisi'nde Numan Kurtulmuş ve ekibi son kararını verdi. Kur
Saadet Partisi Genel Başkanı Numan Kurtulmuş, genel başkanlıktan ve partisinden ayrıldığını açıkladı.
Olaylı geçen kurultayın ardından gergin günler geçiren ve yönetimi Kayyum'a devredilen Saadet Partisi'nde Numan Kurtulmuş ve ekibi son kararını verdi. Kurtulmuş yaptığı açıklamada ekibiyle birlikte SP'den istifa ettiklerini söyledi.
Kurtulmuş "Bütün camiamıza, bizi ilgiyle takip eden tüm vatandaşlarımıza, siyasi çalışmalarımıza umut bağlayan halk kitlelerine yürekten teşekkür ediyorum. 11 Temmuz'daki kongremizden bu yana partimize ve şahsıma karşı gösterilen ilgi, bizim siyasi hareketimizin büyümekte olan bir hareket olduğunun, milletin gelecek beklediğinin en açık kanıtıdır. Bu yoğun ilgi hepimiz için bundan sonraki siyasi hareketimizde ışık tutacaktır.
Tabi ki bu açıklamayı bugüne kadar yapmalıydık. Yapmamamızın 3 nedeni vardır.
1. kongre salonunda başlayarak devam eden ve malesef maksadını aşan kavgaların daha fazla büyümesini istemedim. Ortalık sükunete kavuşsun, herkes akl-ı selimle düşünsün istedim. Bize bu muameleyi yapanlarla gönül ilişkimiz, iftar baskınında masamıza çatallar, tabaklar atıldığı zaman kopmuştu. Ama kan içip kızılcık şerbeti içtik dedik ve mesele büyümesin diye elimizden geleni yaptık.
Ancak kayyum atanması bardağı taşıran son damla olmuştur. Bu sebeple artık bu açıklamayı milletimizle paylaşmayı istedim.
İkinci olarak referandum süreci de önemli meselelerden biridir. Evet oylarının azalmaması, teşkilatımızın referandumu bir tarafa bırakarak lüzumsuz iç kavgalarla vakit kaybetmemesi için.
Son olarak, bu karar sadece benim tek başıma vereceğim bir karar değildir. Kader birliği yaptığımız arkadaşlarımız var, camiamızın geniş kitleleriyle ve milletle yapacağımız bir açıklamaydı. Çok geniş anlamda istişarelerimizi yaptık ve bu istişarelerimizde görüşüm alımadı diyen hiçbir arkadaşımız kalmadı.
Bu noktaya hemen nasıl geldim anlatayım. Biz bir kongre yapmadığımız veya kongreyi kaybettiğmiz için böyle bir süreçle karşı karşıya kalmadık. 4 koldan çok iyi hazırlanmış saldırılarla karşı karşıya kaldık. Kongre akşamından itibaren teşkilatımızdan imza toplandı. Televizyon ve gazete üzerinden röportajlarla saldırılar gerçekleştirildi. 13 Temmuz günü davalar bombardımanı başladı. Partimiz aleyhine 14 tane dava açıldı, biri de geçtiğimiz hafta sonlanan kayyum davasıydı.
Mahkemeleri millete ve tarihe havale ediyorum. Ancak sadece parantez açarak; kayyum davasının Türk siyaseti üzerinde ne büyük etkisi olduğu üzerine 2 cümle ile söyleyeceğim.
Partimizin kongreleri ve iç işleri AYM tarafından kontrol edilir. Türkiye'de ancak, bir takım olağanüstü dönemlerde ortaya çıkan bir takım düzenekler, burada tekrar gündeme getirilmiş, bir yerel mahkemenin br hakimi tarafından kayyum davası yapılmış ve sonuçlanmıştır. Varsayalım ki SP bugün tek başına iktidar olan bir parti olsaydı, ya da mecliste olsaydı, SP bir yerel mahkemenin tek yargıcı tarafından siyasi sonuçları değişecek bir sürece zorlanacak ve belki de iktidardan indirilecekti. Kayyum davası Türk siyasetine nasıl olağandışı yollardan, nasıl müdahele edilebildiğinin çok iyi kanıtıdır. Artık Kurtulmuş'un kişisel meselesi değil, SP'nin meselesi değil, Türkiye'nin bütün siyasetinin meselesidir.
Bize karşı kongreden sonra yürütülen saldırıların 4. ayağı da başta İstanbul iftarı olmak üzere bir çok illerde partimizin yöneticilerine, hem de hayatının 30 yılını bu yola adamış değerli insalara yapılan fiili saldırılardır.
Her şey milletin gözü önünde yaşandı. Hiçbir şey gizli kapaklı olmadı. Sistemli bir şekilde komployla karşı karşıya bırakıldık. Milletimiz buradadır, bizi boğmaya hiç bir odağın gücü yetmeyecektir.
Ciddi ve kapsamlı bir komployla karşı karşıya kaldık. Kurtulmuş ve arkadaşları başarısız oldukları için değil, SP'yi yeniden bu milletin yıldızı haline getirdiği için cezalandırılıyor. Kurtulmuş ve arkadaşları siyasette kavga ve kargaşa oluşturdukları için değil, yeni bir üslup ve yeni bir tarz getirdikleri için cezalandırılmaya çalışılıyor. Bu komployu kurguayan, uygulayan, malzeme olanlar utansın. Bizim utanacak hiç bir sözümüz, işimiz yoktur.
Sen misin Çağlayan Meydanı'nda yüzbinleri toplayarak Gazze'nin işgaline karşı islam dünyasının onurun koruyan? Sen misin Mavi Marmara baskınına karşı İslam dünyasını harekete geçiren? Sen misin Doğu Türkistan'daki masum dindaşlarımızın hakkını hukukunu bütün dünya uyurken koruyan? Sen misin gizli kapaklı yapılan pazarlıklara malzeme olmayacağını açıklayan? Sen misin statükosunu milletin egemenliğine açmak için evet diye ilk günden beri bağıran, mayınlı araziler başkalarına peşkeş çekilmesin diye uğraşan?
Meselenin aslı ne bir kongredir, ne kongredeki meseledir! Bunu yaptıran milletle bütünleşen bir siyasi hereketi başlatmaktır. Bu yürüyüşü engellemeye hiç kimsenin gücü yetmeyecektir.
Küresel statüko ve onun yerel temsilcileri, kendi alanlarının yok olmasını istemiyorlar ve bu mesajı vermeye çalışanların önünü kesmeye çalışıyorlar. Bize çeşitli vesilelerle vermiş olduğu bu mesajı anlıyor ve aynen iletiyoruz. Alemlerin rabbinden başka kimsenin önünde diz çökmeyeceğiz.
Meydana gelen gelişmeler, yönetim anlayışı, üslup ve yöntem farklılıklarımız ortaya koymuştur; artık bu parti içerisinde birlikte siyaset yapma imkanımız kalmamıştır. Biz kişi ve kurumlarla değil önce milletimize, sonra tarihe, sonra da Allah'a hesap vermeye inanadık ve böyle inanmaya hayatımızın sonuna kadar devam edeceğiz.
Bizler hem siyaset tarzımızı hem de üslubumuzu mülkiyet ve saltanat ilişkilerine oturtmadık. Onun yerine fikri ve siyasi bir izlenime dayandırmaya çalıştık. İçe kapanık yapılar oluşturmak yerine milletimize açılmaya ve siyaseti birlikte yapmaya gayret ettik. Şahıslara değil, ilkelere ve değerlere bağlılığı esas aldık.
Parti ve kişilerin menfaatinin üstünde tuttuk milletimizin taleplerini. Bu partinin içerisinde siyaseti kavga ve kamplaşma konusu olarak görmedik. Biliyoruz ki, 12 yıllık aktif siyasetimin her gününde söyledim, ihtirası oln böler parçalar, iddiası olan bütünleştrir, güçlendirir. 26 Ekim 2008'de ilk kez Genel Başkan oldum. O tarihte size verdiğim sözlerden birini bir kere daha hatırlatayım. Biz siyaseti yakın hedefler uğruna yapmıyoruz, yüksek idealler uğruna yapıyoruz ve asla bu ideallerimizden sapmayacağız. Biz bu partinin içerisinde yıllardır ekmeğini, emeğini, gençliğini bu millete ve bu davaya hizmet uğruna harcayan samimi insanlar için buradayız. Ne zaman sıkıştıysak cebindeki son kuruşunu harcayarak partinin mahalle toplantısına giden yaşlı amcaları hatırladık, elindeki çocuğunun mamasından, sütünden kısarak bu milletin yoludur diyerek bu partiye hizmet eden o mübarek anneleri, kadınları hatırladık. Bütün bu zorluklara sadece bu insanlar için katlandık.
Aldığımız kararı açıklamak bana ve arkadaşlarıma çok zor gelyor. Yıllarımızı millete hizmet yolunda harcadık. Sırça saraylarda oturarak ahkam kesmedik. Anadolu'nun dört bir tarafını karış karış dolaştık. Bunların karşılığını kimseden istiyor değilim. Yaptığımızın hepsini milletimizin duasını kazanmak için yaptık.
Belki eksik belki fazla yaptık. Ama asla ne kendi başımı öne eğdirecek, ne mensupların başlarını eğdirecek hiçbir iş yapmadık, söz söylemedik. Evet zor bir karar açıklıyoruz. Görünürde kaç yıllık emeğimizi belki elimizin tersiyle bir kenara bırakıyoruz. Ama emin olun öz evladının onulmaz yaraları almasını istemeyen bir öz annenin tavrıyla hareket ediyoruz. Camiamızın sahip olduğu şerefli geçmişi lekeyelecek bir tartışmanın sürüp gitmesine, aynı inancı paylaşan kardeşlerin hukukunu zedeleyecek bir tartışma, kavga ortamına sürüklenmesine izin vermeyeceğiz. Yeryüzünün en iyi insanı, öfkesini yenen, haklı olduğu halde intikam almayan kişidir. Biz buna inanan bir medeniyetin mensuplarıyız.
Bugüne kadar ilkelerimizden ve şahsiyetimizden taviz vermeksizin siyasi anlayışımız çerçevesinde akl-ı selimle sorunları çözmeye gayret ettik. Siyaseti milleti dışlayarak, içinde bulunduğumuz yapıdaki derin odakları kullanarak yapan ortam, ilkelerimiz doğrultusunda milletimizle birlikte siyaset yapma imkanı bırakmamıştır. Bu kişilerle siyaset yapmak anlayışı farkılıkları ortaya çıkarmıştır. Artık bu yapı içerisinde siyaset yapma imkanı kalmamştır. Yeni kavgalar, tartışmalar, yeni Kerbela denemelerine, kırgınlıklara ve anlamsız zaman kayıplarına malzeme olmamak için bu genel kurula girmiyoruz ve katılmıyoruz. Yine bütün bu gerekçelerle, bugün itibariyle genel başkanlıktan ve SP'den ayrılıyorum. Bu bir son değil, aziz milletimize sunacağımız yeni bir siyasi hareketin ilk adımıdır, hayırlı uğurlu olsun.
Bu bir ayrılık konuşması, veda değil, yeni bir başlangıcın sadece önsözüdür. Ben Numan Kurtulmuş olarak siyaset yapmak ve halka hizmet için herhangi bir sıfat, makam, koltuk sevdası ihtiyacı içinde değilim. Milletimizle beraber yolumuza devam edeceğiz. İlke, ideal ve milletimizin desteği, en büyük gücümüz olacaktır. Bugüne kadar sürdürdüğümüz bu mücadelede çok güzel günlerimiz oldu. Yine olacak. Çok acı günlerimiz oldu, partilerimiz kapandı, yalnız kaldık, ama asla mücadelemizden vazgeçmedik ve asla vazgeçmeyeceğiz. Bu süre içinde bizlere maddi ve manevi her türlü katkıyı sunan, harçlığını bu hareketle paylaşan, zamanını bu yolda harcayan, adını sanını bildiğim ve hatırlamadığım, bilmediğim herkese ayrı ayrı teşekkür ediyorum.
Ayrıca bugüne kadar bana ve aileme karşı yapılanlar olmak üzere bireysel haklarımı helal ediyorum. Beni seven bütün kardeşlerimden haklarını helal etmesini rica ediyorum. Hiç kimse ayrılıp giderken yanında bir tek kalem dahi götürmesin. Çünkü bizim davamız mal mülk davası değil, medeniyetimizi yeniden inşa etme davasıdır. Siyaset bizim için uzun bir yoldur. Bundan sonraki yol haritamızın ne olacağını merakla bekliyorlar. Kongreye katılmama ve SP'den ayrılma kararını açıklıyoruz bugün. Önümüzdeki günlerde bundan sonraki siyasi yürüyüşümüzün genel çerçevesini büyük bir basın konferansıyla açıklayacağım. Bütün milletimizle paylaşacağız. "