PKK'nın son durumu ve Türkiye Gündemi

AKDOĞAN'DAN PKK'NIN ATEŞKES SİNYALİNE SERT TEPKİ! Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan HaberTürk'te katıldığı programda gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. İnternethaber.com'un Habertürk'ten derlediği bilgiye göre; Başbakan Yardımcısı Akdoğan, PKK'nın 11

PKK'nın son durumu ve Türkiye Gündemi

AKDOĞAN'DAN PKK'NIN ATEŞKES SİNYALİNE SERT TEPKİ!

Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan HaberTürk'te katıldığı programda gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

İnternethaber.com'un Habertürk'ten derlediği bilgiye göre; Başbakan Yardımcısı Akdoğan, PKK'nın 11 Ekim'de ateşkes ilan edeceği iddialarına ilişkin, "Terör örgütü sıkıştığı zaman, kış üslenmesine gideceği zaman veya siyasi uzantısının işine yarasın diye bu tür siyasi taktik hamleler içerisine girdiğini çok gördük. Buna karnımız tok. Sen ortalığı yakacaksın, yıkacaksın, zulüm edeceksin, insanları öldüreceksin, devlete savaş açacaksın, bütün projelerin çökecek. Devrimci halk savaşın çökecek, şehir milislerin çökecek, özerklik ilanların çökecek ondan sonra 'ben seçim güvenliği olumsuz etkilenmesin istiyorum' diyeceksin. Bu geçen seçimden önce senin oradaki baskıların olumsuz etkilemedi mi?" dedi.

Akdoğan, örgütün, tam anlamıyla bir eylemsizlik kararı alması ve Türkiye'yi terletmesi gerektiğini vurgulayarak, bunların oluşmaması durumunda örgütün söyleyeceğinin hiçbir kıymeti olmayacağını ifade etti. Akdoğan, Çözüm Süreci'nin sahibinin hükümet olduğuna, bu sürecin devam etmesi için gerekli güvenlik tedbirlerinin alınması gerektiğine dikkati çekti.

Seçim güvenliğinin sadece sandık güvenliği olarak algılanmaması gerektiğini kaydeden Akdoğan, bu söylemin, halkın tehdit edilmemesi ve iradesini sandığa yansıtabilmesi için alınan tedbirleri de kapsadığını dile getirdi.

İŞTE PKK'NIN GERÇEK YÜZÜ: HALKI VE KORUCULARI VURUN ASKERE SUÇ ATIN

Bölücü terör örgütü PKK'nın güvenlik güçleri tarafından bozguna uğratılması telsiz konuşmalarına yansıdı.

Bölücü terör örgütü PKK’nın son dönemde Doğu Anadolu’da terör eylemlerini tırmandırdığı aslında dikkatli gözlerden kaçmıyordu. “PKK, Ağrı, Kars-Kağızman, Iğdır, Doğubayazıt, Ardahan, Göle ve Erzurum”un bir bölümünde faaliyetlerini artırıp sıkıntı oluşturmaya başlamış ve 2 Ağustos 2015 saat 03.00 sularında Doğubayazıt’ta meydana gelen saldırıyla doruk noktasına ulaşmıştı.

Kandil’deki terörist Cemil Bayık’ın en sıkı adamlarından olan Yusuf Şek bölgeye kaydırılmış, terör eylemlerinin arttırılması için talimatlandırılmıştı. Bu kritik bölgede ve çizilen hatta sessiz sedasız Suriye kuzeyindekine benzer bir kanton bölge ilan etmeye hazırlanıyorlardı.

Güvenlik ve istihbarat birimleri bölücü terör örgütünün ilan etmeye hazırlandığı “ilk kanton bölge” için şu önemli tespiti de yapıyordu:

“Ağrı’da Yusuf Şek’e yakınlığı ile bilinen bir şahsın Belediye Başkanı, sözde barışçıl yanlı tutumuyla algılatılmaya çalışılan ve AB’nin kendisini çok sevdiği bir bayanın buradan milletvekili seçtirilmesi tesadüf değil. Planları tutarsa bu iki şahsiyetten birini Kanton Başkanı olarak ilan edecekler.

Ayrıca ilk sözde kantonun bu bölgede planlanmasının ardında Ermenistan’ın desteği ve bu ülkeden sağlanacak askeri ve eleman yardımı da var. Zaten Ermenistan’daki PKK kampları da bilinen gerçek.”

24 Temmuz 2015’ten sonra başlatılan Ağrı ve Tendürek operasyonları terör örgütünün bu hayallerini suya düşürdü. Çok sayıda teröristin etkisiz hale getirildiği bu operasyonlarda, verilen zayiattan öte güvenlik kuvvetlerinin ele geçirdiği önemli bilgi, belge ve malzemeler BTÖ’yü ve sözde eyalet sorumlusu Yusuf Şek'i ciddi şekilde rahatsız etti.

TERÖR ÖRGÜTÜ SORUMLUSU YAŞADIKLARI BOZGUNU BİR BİR İTİRAF EDİYOR

Türk Silahlı Kuvvetleri'nin yaptığı başarılı operasyonlarda, teröristlerin moralleri bozuldu. Moral üstünlüğü tamamen Mehmetçik’te. Teröristlerin birbirleri ile yaptıkları telsiz görüşmelerinde ve raporlarında yaşadıkları bozgun ve hayal kırıklığı gözler önüne seriliyor.

Güvenlik birimlerinden alınan bilgilere göre, terör örgütünün Ağrı ve Tendürek Dağlarındaki sorumlusu  olan Yusuf Şek adlı terörist son günlerde güvenlik güçlerince gerçekleştirilen operasyonlarda bozguna uğradıklarını açıkladı.

Yaşar kod adlı Yusuf Şek yakın çevresindeki örgüt mensupları ile yaptığı görüşmelerde, "Son dönemde özel eğitimli güvenlik güçlerinin Ağrı bölgesinde çok etkili operasyonlar yapmasından dolayı çoğu yerde darbe aldıklarını, çok kayıp verdiklerini, bunu yakın gelecekte telafi etmelerinin neredeyse imkansız olduğunu, planladıkları kırsal ve devrimci savaşına halkın yeterli desteği göstermediğini, örgütün talimatlarını yerine getirmekte duyarsız kaldıklarını ve özellikle son dönemde halkın büyük bir kesimi tarafından çok eleştirildiklerini, gelinen durumun kendilerinin ne kadar zayıf olduğunu ortaya çıkardığını ve halk desteği olmadan başarının imkansız olduğunu, yeniden bir ateşkes sürecine şiddetle ihtiyacı olduklarını, en azından kışa girerken bu ateşkesin yeniden toparlanmalarına imkan vereceğini, Merkez’e de bunu rapor ettiğini" dile getirmekte.

"HALKI VE KORUCULARI VURUN SUÇU ASKERE ATIN"

Ayrıca bizzat telsize şu ifadeler yansıdı:

"…Başlangıçta halkımıza yumuşak şekilde yanaşın, kazanmaya çalışın. Bu çok önemli. Yok olmaz ise sessizce halledin ve askerin üstüne atın. Karşı gelenleri arabalarının içindeyken uzaktan indirin ve yine asker vurdu deyin. Sakın görüntü vermeyin (Bu cümlenin canlı kalkan olarak bölgeye gidenlere yönelik bir eylem tarzı olabileceği değerlendirilmektedir).

Yol ortasında korucu vurmayın, halk buna da tepki verdi. Gerekirse uygun bir ortamda kimsenin görmediği bir yerde indirin ve mümkün olursa 'PKK’ye çalışıyordu. Askerler vurmuş' diyerek suçu askere atın sakın üstlenmeyin. Bu kadar adam kaybından sonra alanda etkili olmamız zor. Asker artık her yerde karşımıza çıkıyor. Dikkatli olun kayıp vermeyin. Bu nedenle herkes bölgesinde kış tertiplenmesine ağırlık versin. KCK illerde problemli, onlardan yardım beklemeyin, kendi kendinize yetecek tedbirleri alın."

Yusuf Şek’in bu itirafları, yakınmaları Merkez tarafından ağır bir şekilde eleştirilmekte ve kendisinin elemanlarının başında bulunmayışı sorgulanmakta. Zira son dönemde güvenlik kuvvetlerince bölgede yürütülen operasyonlardan dolayı Türkiye içinde barınamamakta, sıkı sık İran’a geçmekte ve arada bir kısa süreli olarak Türkiye’ye gelmekte. Alınan son bilgiler Yusuf Şek’in Merkez tarafından görevinden azledileceği ve yargılanacağı yönünde.

SÖZDE ANA KARARGAHLARI YERLE BİR EDİLDİ

Ağrı ve Tendürek operasyonları sözde Serhat eyaletini çok zora sokmuştur. Gerek Ağrı’da gerekse Tendürek’teki sözde ana karargahları yerle bir edilmiş, büyük telsizleri ele geçirildi.

ÖRGÜTTEN GİZLİ HALKTAN ZORLA TOPLANILAN PARALARI GÖSTEREN DEFTER ASKERİN ELİNDE

Yusuf Şek’in örgüt adına diyerek gariban bölge halkından zorla toplayıp örgütten gizlediği paraları listelediği ve en yakınındaki bir iki kişiyle paylaştığı paraların dökümünü gösteren defteri asker ele geçirdi. Bu defter şu anda güvenlik kuvvetlerinin elinde ve Yusuf Şek’in korkulu rüyası.

ALT KADROLARDA MERKEZE İSYAN

Teröristler arasında büyük tartışmaların yaşandığı; yapılması planlanan operasyonlara bazı alt kadrodaki yönetici kesimin karşı çıktığı ve merkeze isyana gidecek ölçüde açıklamalarda bulunduğu telsiz görüşmelerinden net olarak anlaşılmakta.

Yusuf Şek’in korkudan dolayı sözde birliklerinin başında bulunmayışı ve çoğu zamanını İran’a yakın bölgelere kaçıp personelini yalnız bırakması sebebiyle Yusuf Şek’in kontrolünde görev yapan iki üst düzey sözde komutanın kendi yakınlarındaki elemanlarıyla birlikte firar ettikleri duyumu çok güvenilir kaynaklardan alındı. Şu ana kadar bu teröristlerin teslim olduklarına dair bir bilgi alınamadı.

KIRMIZI BÜLTENLE ARANAN PKK'LI YAKALANDI

İspanyol resmi makamlarından alınan bilgiye göre, salı günü Alicante kentinin Torrellano ilçesinde yakalanan Akyaz, daha sonra Madrid'deki Ulusal Mahkeme'ye getirildi.

Ulusal Mahkeme Hakimi Juan Pablo Gonzalez'in kararıyla tutuklanarak cezaevine konulan Akyaz'ın Türkiye'ye iadesi için işlemlerin başlatıldığı öğrenildi.

 

GENELKURMAY AÇIKLADI: 1,5 TON PATLAYICI BULUNDU!

Genelkurmay Başkanlığından yapılan açıklamada, Hakkari'de devam eden operasyonda, yapılan arama tarama sonucu bir sandık Bixi mühimmatı ile çok miktarda yaşam malzemesi bulunduğu kaydedildi.

1.5 TON PATLAYICI

Iğdır'da icra edilen arama tarama faaliyetinde 1,5 ton patlayıcı madde, 36 adet tüp (El Yapımı Patlayıcı olarak kullanılmak üzere), çeşitli örgütsel doküman ve muhtelif yaşam malzemesinin bulunduğu bildirildi.

Güvenlik güçlerince Hakkâri-Van karayolunda yapılan aramada bulunan bir adet El Yapımı Patlayıcının imha edildiği belirtildi.

15 KİŞİ GÖZALTINA ALINDI

İl Jandarma Komutanlığı unsurlarınca; Erzurum'da 12, Ağrı'da iki, Kars'da bir kişi “Terör Örgütüne Yardım ve Yataklık Yapmak” suçundan yakalanarak gözaltına alındığı bildirildi.

10 KİŞİ GÖZALTINA ALINDI

Gaziantep'te yapılan kontrolde, DEAŞ terör örgütüne katılacakları değerlendirilen yabancı uyruklu dördü çocuk toplam 10 şahıs yakalandığı ifade edildi.

SELAHATTİN DEMİRTAŞ: ŞİDDET İSTEYEN BİZE OY VERMESİN

Diğer Eş Genel Başkan Figen Yüksekdağ'ın sırtımızı PYD'ye dayıyoruz sözleri hafızalardaki yerini taptaze korurken Selahattin Demirtaş'ın FETÖ'nün kanalında yaptığı barış konuşması bu kadar da olmaz dedirtti. Her seçim öncesi Barış güvercini, cici çocuk olan Demirtaş'ın PKK bayrağı açıklamaları da dikkat çekti.

Bugün TV’de canlı yayında soruları yanıtlayan Demirtaş şunları söyledi:

NE PKK NE DE PARTİ BAYRAĞI

“Partimiz Türkiye toplumunun hiçbir toplumsal gerçeklerini inkar ederek siyaset yapmıyor. Bütün değerler Türkiye’nin ortak değeri olarak kabul edilecekse hiçbir şeyi dışlayamazsınız. Bayrak mevzusu çok tartışılıyor. Sarı, kırmızı, yeşil Kürtlerin yüzlerce yıldır kullandıkları renklerdir. Ne PKK bayrağıdır, ne parti bayrağıdır. Bir ülkenin cumhurbaşkanı o renklere paçavra diyecek bu bir hassasiyet, bu konuşulmayacak. Öte taraftan Türk bayrağını ortak değer olarak kabul etmedin diye hakaret yağdıracaksın.

ARIZAYI BİZ ÇIKARMIYORUZ

Bayrağın iki anlamı var. Birincisi bayrak bütün kirlikleri, hırsızlıkları, tetikçiliği örtmenin aracı olarak kullanılıyor. Her türlü ret ve inkarın aracı olarak kullanılıyor. Bir de devletin sembolüdür. Etnik kökeni, ırkı, milliyeti temsil etmez. Türk bayrağı, kendini Türk olarak hissetmeyen herkes için bir biat etme aracı olarak kullanıldı. 12 Eylül’de bir işkence aleti olarak kullanıldı. Parti binamız yakıldı, Türk bayrağı asıldı. Bizden hangisine saygı göstermemiz bekleniyor. Kirlilikleri örtmenin aracı olarak kullanılana mı, Türkiye’nin, devletin sembolü olan Türk bayrağına mı? (Türkiye’nin sembolü olan) Bunda hiçbir sorun yok. Burada ki arızayı biz çıkarmıyoruz. Bayrağa bu anlamları yükleyenler çıkarıyor.

DÖRT TELEVİZYON PROGRAMINA ÇIKTIM

(Basına yönelik saldırılar)Biz basın özgürlükleri konusunda ileri aşamaya gelmiş bir ülke değildik çok daha ağır bedellerin ödendiği günler de oldu Gazeteci cinayetleri gazete binalarının bombalanması, gazetecilerin tutuklanması bunlar yaşandı. Bunlar belli bir amaca hizmet için oldu. Bu dönemde iktidar ulaşmak istediği amaçlar için engel olan herkesi hedef olarak görüyor. Siz medyayı kısıtladığınız anda sadece o basına değil bütün toplum mağdur hale geliyor. İfade özgürlüğünü engellemiş oluyorsunuz. Merkez medya tarafından toleranslı olarak karşılanmadık. 7 Haziran’dan önce toplam 4 televizyon programına çıktım. Bu tür baskı ortamında 7 Haziran’ı geçirdik. Çıktığımız televizyon programında da bize toleranslı davranılmadı.

HODRİ MEYDAN DEMESİ LAZIM

Bütün toplum bir karartma ile karşı karşıya. Yandaş bir medya grubu var, istediklerini çalıp söylüyorlar. Yalan gırla gidiyor. Tek taraflı bir bilgi bombardımanına tabi tutulmak isteniyor toplum. Ama sosyal medya var. Toplum, bir şekilde gerçekleri duymak isteyen bunları alabiliyor. 7 kanalın bir yayın platformundan hukuksuz bir şekilde çıkarılması, gazete binalarına saldırı, gazetecilere saldırı bunların hepsi iktidarın yıpranmış olduğu gerçeğini toplumdan saklaması olarak görülüyor. Kanalları engellemek yayınları yasaklamak yerine hodri meydan demesi lazım. Canlı yayında tartışalım demesi lazım. Biz olsaydık bunu söylerdik. Neyi kimden saklamaya çalışıyorsunuz.

ŞİDDET İSTEYEN OY VERMESİN

Şiddetin panzehiri demokrasidir. Biz demokrasiyi genişletelim. Şiddet şu ya da bu şekilde çözümlenecektir. Türkiye’de şiddet kullanan sadece PKK değil; şiddetin panzehiri demokrasidir. Demokrasinin azaldığı yerde şiddet artıyor. Hükümetin tavrına bir bakın; PKK eylem yapıyor, HDP’yi lanetliyorlar. Hükümet olarak sizin yapmanız gereken şey HDP’nin 400 binasını yakmak değildir. Biz partimizi kapatıp gidelim, Türkiye sorunlarını nasıl çözecek! Kaç yüz bin evladımızı yitirmemiz lazım, demokrasiyle bu işi çözelim demek için. Bu noktaya gelmek için ne kadar kayıp gerekiyor. ‘Ben şiddet istiyorum’ diyen bize oy vermesin, biz şiddet istemiyoruz, barış içerisinde çözüm istiyoruz diyenler bize oy versinler. 6 milyon oy alan bir partiye herkesin saygı duymasını beklerdik. Kendinizi savunun dedik insanlara, meşru müdafaa hakkınızı kullanın diyebildim bir tek; 400 binamız yakıldı, tek soruşturma var, benim hakkımda.”

HABERE YORUM KAT
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler