Prof. Dr. Yavuz Özoran: "Halkımız sadece resmi beyanatları dikkate almalı"
Avrasya Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yavuz Özoran'dan önemli açıklamalar...
Avrasya Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yavuz Özoran son aylarda dünyanın gündemini oluşturan corona virüs salgını ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu.
Özoran öğrencilere de seslenerek “Bu tatil süreci değil günlük yaşamımızda yaptığımız zorunlu bir değişikliktir’’ dedi.
Özoran açıklamasında şu cümlelere yer verdi. “Covid 19 virüsü daha önceki yıllarda karşılaştığımız Ortadoğu solunum yolu hastalığı, sonrasında Sars olarak bildiğimiz hastalıklarla aynı kökenden gelen bir virüs hastalığıdır. Virüsün özelliği de dış zarının üzerinde dikensi çıkıntılar olması sanki bir taç gibi görünmesi ile taçlı virüs anlamına gelen korona virüs diyorlar. Bir RNA virüsüdür. Zaman zaman dünya genelinde bu tür salgınlar oluyor, örneğin 2003, 2012 ve 2020 salgınları gibi. Virüsler devamlı mutasyonla yapısını değiştirdiği için damlacık enfeksiyonuyla ya da doğrudan temasla insandan insana geçebiliyor.”
14 GÜN KURALI ÇOK ÖNEMLİ
"Kronik yani uzun süreli hastalığı olanlar tüm hastalıklarda olduğu gibi bu virüs hastalığı içinde risk gurubunu oluşturuyorlar. Ama bunun ötesinde bir özelliği var o da hastalığı kesinleşmiş olan kişi ile temasta bulunanlar ya da hastalığın yaygın olduğu ülkelerden ülkemize gelenler risk gurubunu oluşturuyor. Bu konuda Sağlık Bakanlığının açıkladığı 14 kural çok önemli, böylesi bir temas varsa 14 gün sosyal izolasyon yani kişinin toplumla olan ilişkisini keserek doğrudan doğruya evde kendisini izole etmesi çevreden soyutlaması gerekiyor. Ondan sonra kural gereğince hareket etmeli, kucaklaşmanın olmaması gibi, tokalaşmanın olmaması gibi, dışarıdan geldikten sonra ellerin dezenfeksiyonu ya da kolonya ile temizlenmesi gibi koruyucu tedbirler geliyor. Sağlık Bakanlığının açıkladığı bu 14 kurala hepimizin uyması gerekiyor.’’
38 DERECENİN ÜSTÜ ZAMAN KAYBETMEMELİ
"Bu hastalık belirtileri olan kişi eğer bulunduğu yerde bir aile hekimine başvurdu ise doğrudan doğruya onunla temasını kesmemesi lazım. Eğer İl Sağlık Müdürlüğü bulaşıcı hastalıklar gurubu ile temasta ise onların zaman zaman kendisini aradıklarında sorulara yanıt vermesiyle süreç başlamalı. İnsan çok çalışsa da, çok ağır bir fiziksel spor yapsa da kendisini yorgun hissedebilir veya masada bilgisayar başında çok uzun süre kalsa da yorgun hissedebilir, peki bu corono virüs olup olmadığını anlayabilmesi için klinik bulguları nelerdir onu iyi bilmek gerekir ki başvuru yapsın. Birincisi yüksek ateş olması hatta bu ateşin 38 dereceden de yüksek olması, ikincisi kuru öksürük nöbetleri geçirmesi, üçüncüsü ise solunum zorluğu, soluk alıp verememe tablosunun olması. Bu üçlü son derece tipik bir bulgu. Bu ya da buna benzer bulgu varsa aile doktoruna başvurması lazım. Yapılan testlerde yani özel testler var bunlarda da pozitif olduğu takdirde aile hekimi ikinci basamağa yoğun bakım ihtiyacı var ise üçüncü basamak sağlık kuruluşlarına sevki gerçekleştirilecektir."
SOSYAL BİR DUYARLILIK GEREKİYOR
"Yurt dışından gelen kişiler mutlaka karantina altına alınmalıdır ve şu anda da bu çalışma başarılı bir şekilde devam ettiriliyor. Örneğin umreden gelenler zaten otobüslerle özel karantina alanlarına gidiyorlar ama yakınlarıyla temas etmeleri imkanı bulunmuyor. Aracılar vasıtasıyla kurum çalışanları vasıtasıyla ilişki kurmak mümkün. Bu kaideye mutlaka uymamız gerekir, istisna olmaması lazım. Bu açıdan da sosyal bir duyarlılık gerekiyor. Bir örneğini yaşadık bunun, Avrupa’dan bazı Türklerin İstanbul’a gelişlerinde karantina alanına otobüsle nakli sırasında iki kişinin otobüsten ayrılması söz konusuydu, sosyal açıdan büyük bir reaksiyona yol açtı. Çünkü cep telefonu ile de görüntülenmiş kayıt altına alınmıştı ve gereği yapıldı, o kişi de karantinaya alındı. Sorumlular içinde adli işlem başlatıldı. Bu bize sosyal bir duyarlılık oluştuğunu gösteriyor. Toplumumuzda Sağlık Bakanlığının önerilerine uyma konusunda bir bilinç oluştu. Bu süreçte en önemli gelişme budur. Çünkü hem Cumhurbaşkanımız hem bakanlık şunu söylüyor ‘’ Hiçbir virüs bizim aldığımız önlemlerden daha güçlü değildir’’. Birlik oldukça bakanlık öngörülerine göre hareket ettikçe tabiî ki hastalığın sınırlanması ve tamamıyla yok olmasına doğru bir seğir oluşacaktır. Zaten bu sayede dünya hastalıkla kırılırken biz iki aya yakın bir süre hastalıktan uzak yaşayabildik’.’
SOSYAL MEDYA İNSANLARI PANİĞE SÜRÜKLÜYOR
"Toplumumuz sosyal medyada yer alan, dayanağı olamayan habere inanmasın. Bazı paylaşımlar suç teşkil ediyor. Yalan haberle ilgili, asılsız haberle ilgili kanuni tahkimata geçilmiştir. Ama maalesef insanlar her zaman bilimsel gerçeklerle hareket etmiyor, resmi kaynak verileriyle hareket etmiyor. Bu sosyal medyada yayılan yalan yanlış haberler, kulaktan dolma rivayetler kabul görüyor. Buna karşı toplumun bilinçlendirilmesi sağlanabilir. Kamu spotu şeklindeki uyarıların televizyonlarda yapılması çok önemlidir. Zaten Sayın Cumhurbaşkanı başta olmak üzere sağlık bakanımız çeşitli uyarılar yapıyor. Bizim uymamız gereken, önem vermemiz gereken bu beyanatlar olmalıdır."
TATİL DEĞİL GÜNLÜK YAŞAMIMIZDA BİR DEĞİŞİKLİK
"Tüm öğrencilere sesleniyorum şu an tatilde değilsiniz, günlük yaşamımızın biçiminde bir değişiklik olduğunu kabul etmemiz gerekir. Evet tüm eğitim kurumları eğitime ara vermiştir ama Milli Eğitim Bakanlığının ilk orta ve lise düzeyindeki eğitimleri, YÖK’un ön lisans, lisans ve yüksek lisans düzeyindeki eğitimleri biçim değiştirmiştir. Evlerde uzaktan eğitim yöntemi ile eğitimler devam edecek. Bu eğitim sistemi nasıl olacağını öğrencilerin resmi kanallardan takip ederek öğrenmesi ve buna riayet etmeleri gerekir. Ama bunun ötesinde verilen kaynakları ve internet sitelerinde yer alan kaynakları değerlendirmelerini ve vakitlerini boş geçirmemelerini öneriyoruz."