Ergenekon örgütü üyesi oldukları gerekçesiyle gözaltına alınan şüpheliler, mahkemede verdikleri ifadede, iddiaları reddetti. Eski İstanbul Üniversitesi Rektörü Kemal Alemdaroğlu susma hakkını kullanırken, tutuklanan şüpheliler Ferit İlsever, Serhan Bolluk ve Adnan Akfırat, örgüt üyeliği iddialarının bir komplo olduğunu savundu.

Alemdaroğlu: Susuyorum

Kemal Alemdaroğlu mahkemede, "Ben haklarımı anladım, emniyette ve savcılıkta bana yöneltilen suçlamayla ilgili gizlilik kararı gerekçe gösterilerek bilgi verilmediği için suçlamaları kabul etmeyerek susma hakkımı kullandım. Burada da susma hakkımı kullanıyorum" dedi.

Akfırat: Örgüt üyeliğim iddiası safsata

Tutuklanan zanlılardan gazeteci Mehmet Adnan Akfırat mahkemedeki ifadesinde suçlamaları kabul etmedi. Akfırat, "Hiçbir terör örgütü özellikle Ergenekon terör örgütüyle ilgim yoktur. Örgüt üyesi değilim. Devlete ait gizli belgeler bulundurmadım. Ben Ulusal Kanal'ın Yönetim Kurulu üyesi olmamım yanında önceki ifadelerimde söz ettiğim gibi birçok kuruluşun başkanı ya da üyesiyim. Benim şu ana kadar yazdığım kitaplar ve görüşlerim dikkate alındığında terör örgütü üyesi olduğum yönündeki iddia tamamen siyasi bir komplodan ve safsatadan ibarettir" dedi. Akfırat, devletin gizli belgesi olduğu iddia edilen belgelerin de gazeteci olması nedeniyle kendinde bulunduğunu, ayrıca bunların kesinlikle gizli belge olmadığını söyledi.

Ergenekon'un görüşlerini benimsemem

Ferit İlsever de mahkemede suçlamaları kabul etmedi. İlsever, "Ben İP genel başkan yardımcısıyım aynı zamanda Ulusal Kanal genel yayın yönetmeniyim. Talat Paşa Komitesi genel sekreteriyim. Bu görevleri yürütürken yapmış olduğum telefon görüşmeleri kaydedilmiştir. Bunlar bana sorulmuştur. Benim siyasi kişiliğim ve faaliyetlerim herkes tarafından bilinmektedir. Kesinlikle Ergenekon terör örgütünün üyesi değilim. Böyle bir örgütlenmenin görüşlerini benimsemem söz konusu değildir. Son seçimlerden önce düzenlenen Cumhuriyet mitinglerine katıldım. Bunların hiç birisi suç teşkil etmemektedir" dedi.

İlsever, Ergenekon örgütüyle ilgili olarak daha önce emniyette verdiği ifadeyle gündeme gelen Tuncay Güney'in iddialarıyla ilgili olarak da, "CIA ile çalıştığı belli olan kişinin deli saçması ve kendi ürünü olan görüşleri" dedi.

Bolluk: Gerçekten çete var ama...

Aydınlık Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Serhan Bolluk da ifadesinde, yaşadıklarının kesinlikle siyasi bir komplo olduğunu savundu. Aydınlık'ta Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Erdoğan'ın yaptıkları konulara yer verdiklerini belirten Bolluk, "Yayın politikamız sebebiyle bu dosya ile irtibatlandırıldığımı düşünüyorum. Ortada gerçekten bir çete vardır ancak bu benim suçlandığım çete değildir. Maalesef bazı yargı mensuplarının da içinde olduğu anlaşılan çekedir" dedi.

Mahkemede söz alan Bolluk'un avukatı Sait Türer, dosyada gizlilik kararı olduğu için emniyette ve savcılıktaki müvekkilimin savunmaları da dahil olmak üzere hiçbir belgeyi alamadığını söyledi. Türer, "Soruşturmanın usulüne uygun olarak yapılmadığı açıktır. Müvekkilim açısından iddialar soyuttur.

Sadece Eminönü'nde Aydınlık dergisinin idarehanesinde, kendisinin bulunmadığı bir ortamda 1995 yılına ait mavi bir bloknotta Özdemir Sabancı suikastının olduğu tarih ve denk gelen sayfaya bu olayın sanıklarının isimlerinin yazılı olduğu ve bu yazının kendesine ait olup olmadığı sorulmuştur. Müvekkilim de bu yazının kendisine ait olmadığını belirtmiştir. Burada benim anladığım özellikle bu aramadan önce buraya bu bloknotun konulduğudur" iddiasında bulundu.

Perinçek'in avukatları başka heyet istedi