Süleyman Soylu: "Zengin, özgür ve hür bir ülke olmak zorundayız"
Bakan Süleyman Soylu Trabzon'da 'Turisti kazanan geleceği kazanır' projesinin kapanış toplantısına katıldı.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Trabzon'a 2016 yılında yerli 1 milyon 484 bin 513, yabancı da 860 bin 800 olmak üzere, toplam 2 milyon 345 bin 313 turist geldiğini belirterek, "Bu önemli bir rakamdır. Bu, Trabzon'un başarısıdır. Bu bizim doğal zenginliğimizdir. Bizim tarihi, medeniyet zenginliğimizin, insanımızın hizmetle ortaya koyduğu başarının adıdır." dedi.
Soylu, Trabzon Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliğince (TESOB) uygulanan ve "Turisti kazanan geleceği kazanır" projesinin, kentteki bir otelde düzenlenen kapanış toplantısında yaptığı konuşmada, Trabzon'un ticaret, tarım, turizm ve sanayi potansiyeli ile genç, yetenekli ve dinamik insan kaynağı olan bir şehir olduğunu belirtti.
Trabzon'un, Türkiye ekonomisinde kendine ait ekonomik bir pay sahibi olduğunu anlatan Bakan Soylu, şöyle devam etti:
"Genç ve dinamik nüfusumuzu, hatta eğitimli olsalar dahi iş piyasası ile buluşturamıyoruz. Çünkü ya eğitimleri yeterli olmuyor, ya da aldıkları eğitim Trabzon'daki istihdam piyasasının talepleriyle, birbiriyle örtüşmüyor. İş gücü talepleriyle örtüşmemesinden kaynaklanan da bir işsizlik ve dışarıya da göç verme durumu aslında bir problemimiz olarak ortaya çıkıyor. Bu aslında sadece Trabzon'un değil, Türkiye genelinde de karşı karşıya kaldığımız bir sorundur. Bugünkü projemiz de tam da bu ihtiyaca binaen, tam da bu anlattığım soruna çözüm üretmek, bu sorunu ortadan kaldırabilmek için iç piyasasının beklentileriyle, insan kaynağımızın ortaya koymuş olduğu arzı birbiriyle bütünleştiren ve istihdamı en iyi noktada buluşturan, birleştiren bir anlayışa sahiptir."
Soylu, projenin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı yaptığı dönemde gündeme gelmiş bir çalışma olduğunu anımsatarak, bu kapsamda eğitim almış kişilerden bir kısmının da henüz sertifikasını almadan, çalışmaya başladığını ifade etti.
Atılan adımın doğru bir adım olduğuna işaret eden Soylu, Trabzon'un son yıllarda özellikle Körfez ülkeleri olmak üzere, artan turizm potansiyelinin, kentte nitelikli turizm elemanı ihtiyacını daha da belirgin bir şekilde ortaya çıkardığını belirtti.
Soylu, TESOB'un daha önce sürücülere yönelik de böyle bir çalışma gerçekleştirdiğini vurgulayarak, o çalışmanın da kent açısından büyük önem arz ettiğini kaydetti.
Kentteki herkesin bir işe konsantre olduğunu anlatan Bakan Soylu, ticaretin yanında turizmi de geliştirmek için çaba sarf ettiklerini bildirdi.
"BU SENE NASIL BAŞLAYACAĞIMIZ ÖNEMLİYDİ"
Bakan Soylu, Trabzon'u ziyaret eden yerli ve yabancı turistler hakkında da bilgilendirmede bulunarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Trabzon'a 2016 yılında yerli 1 milyon 484 bin 513, yabancı da 860 bin 800 olmak üzere toplam 2 milyon 345 bin 313 turist geldi. Bu önemli bir rakamdır. Bu Trabzon'un başarısıdır. Bu bizim doğal zenginliğimizdir. Bizim tarihi, medeniyet zenginliğimizin, insanımızın hizmetle ortaya koyduğu başarının adıdır ve bunu tebrik ediyorum. Bu sene nasıl başlayacağımız önemliydi. Bu sene kuvvetli başladık. Sadece 2016 ve 2017 Ocak ayı yerli ve yabancı turist sayılarının sadece hava ve deniz hudut kapılarındaki verilerini size vermek istiyorum. 2016'da Ocak ayı yerli ve yabancı turist sayısı 785'di. Bu yıl 3 bin 892. Neredeyse 5,5 katından fazla bir tabloyu Trabzon bu sene, bir taraftan yapılan otelleriyle, bir taraftan turistik tesisleriyle, bir taraftan heyecanıyla büyük bir anlayışla ortaya koymaktadır."
Trabzon'un turizm ruhunu her dakika kendi içerisinde hissetmesinin gerekliliğine değinen Soylu, yapılan programın da onun için önemli olduğunu aktardı.
"UZUNGÖL'DE TEK BİR İSTEĞİMİZ SÖZ KONUSU DEĞİL"
Soylu, Çaykara ilçesinde yer alan dünyaca ünlü "Uzungöl" hakkında yaptığı değerlendirmede, şunları kaydetti:
"Biz oraya geçen sene ne dediysek, hepsini yerine getirdik. Orada bir tek eksikliğimiz söz konusu değildir. Şimdi de Uzungöl'ün temizlenmesi başlıyor. Yine bunun yanı sıra orada özellikle sadece turizm gönülleri ile çalışan ve temizliğini hiçbir zaman eksik ve aksak bırakmayan yine İŞKUR ile gerçekleştirdiğimiz projeyi orada ortaya koyduk ve o devam edecek. Yine orada birçok projenin altına imza attık. 'Doktor yok, hastalar geldiğinde muhattap bulamıyor' dediler, hepsini yaptık. Şimdi inşallah o gölün etrafını da muhteşem bir şekilde gölün kendi doğallığını bozmadan, ciddi şekilde ışıklandıracağız ve çok güzel bir hale getireceğiz. Teleferik de olacak. Bir yeri örnek veriyorum. Bilmenizi istiyorum ki Sera Gölü de aynıdır. Bilmenizi istiyorum ki şu anda Şalpazarı'nın üstünde yapılan ve inanıyorum ki Trabzon'u en önemli cazibe merkezlerinden birisi haline getirecek yaylalarımızı kapsayan yatırımlarda önemli olacaktır."
Trabzon'un birçok alanını bu şekilde turizme kazandırdıklarını ve kazandıracaklarını belirten Soylu, turizmden çok daha fazla hizmet edilebilir bir anlayışı ortaya koyacaklarını ifade etti.
Soylu, herkesin elinden geleni yaptığını ve büyük bir gayret ortaya koyduğuna işaret ederek, Trabzon'un milletvekili ve paydaşları olarak üzerilerine düşen vazifeyi eksiksiz yerine getirmek için çalıştıklarını bildirdi.
"DAMLAYA DAMLAYA GÖL OLUR"
Turizm konusunda atılan adımların devam ettiğini ve edeceğini de belirten Soylu, "Sadece kurumlarda çalışacak maaşlı personel değil, belki de yarının turizm yatırımcılarını yetiştirecektir. Yeni fikirler, bu şehre yeni turizm alanları da üretecek zihinler yetiştirecek." dedi.
Soylu, kentte sektörel istihdama yönelik dün bir projenin kapanış toplantısının gerçekleştirildiğini anımsatarak, "Okuldan hayata isimli 224 bin avroluk proje. Trabzon Büyükşehir Belediyemiz tarafından yürütülen yine Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığım zamanında desteklenen ve Avrupa Birliği tarafından finanse edilen bir hibe projesi. Dün bir tane, bugün bir tane. Damlaya damlaya göl olur. Bu projelerin, desteklerin sayısını artırmak bunların takipçisi olmak hepimizin hayatını kolaylaştırır." diye konuştu.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "Bu ülke öyle bir ülke ki dünyanın en pahalı arazisine kurulan bir ülkedir. Kapılarımızı, kulaklarımızı ve gözümüzü dünyaya kapattık. Lale Devri yaşama şansımız veya böyle bir lüksümüz yoktur." dedi.
Soylu, Trabzon Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliğince (TESOB) uygulanan ve "Turisti kazanan geleceği kazanır" projesinin, kentteki bir otelde düzenlenen kapanış toplantısında yaptığı konuşmada, 21. yüzyılın büyük teknoloji ve iletişim fırsatlarından daha çok terörle, göçle ve insanlık dramlarıyla geldiğini söyledi.
Orta Doğu'nun, kadim geçmişine ve medeniyet birikimine yakışmayacak acılara sahne olduğunu belirten Soylu, şöyle devam etti:
"Suriye kaynaklı göç dalgası, sınırlarımızın dışında DEAŞ, YPG, PYD, içeride PKK, KCK ve FETÖ eliyle Türkiye bu girdabın içerisine çekilmeye çalışılmaktadır. Türkiye olarak bir omzumuz bu coğrafyaya yaslanmaktadır, diğer omzumuzun da buradaki oyunun kurucusu, vekalet savaşlarının talimat merkezi olan Batı medeniyetine yaslanmaktadır. Bir başka açıdan bakarsak Türkiye'nin bir omuzu Karadeniz'den Akdeniz'e kadar olan bütün sınır hattı, petrol ve doğalgaz üreticisi ülkeler tarafından çevrilmiş bulunmaktadır. Öteki omzumuzda da bunun alıcısı ülkelere, Batı dünyasına yaslanmaktadır."
Soylu, Batı'da yaşlanan ama eğitimli bir nüfus olduğunu belirterek, "Doğumuzda genç, niceliği yüksek, niteliği nispeten düşük, gelir seviyesi de oldukça düşük bir nüfus var. Batımızda Hristiyan dünyası, doğumuzda Müslüman dünyası var. Müslüman dünyasında demokratik değerlerle yönetilen batılı kurumlarla, dünya ile aşina olan tek ülkeyiz. Enerji koridorlarının geçiş yolu bizim ülkemiz, klasik ve modern İpekyolu'nun geçiş yolu yine bizim ülkemiz. Havayolu, denizyolu, karayolu bizden geçiyor. Her yolun, her mevzunun, her tehlikenin ortasındayız ama her fırsatın da ortasındayız." diye konuştu.
"Fırsatlar ve tehditler ülkesiyiz" ifadesine yer veren Soylu, "İşte bütün bu resimden şöyle bir sonuç çıkmaktadır. Ya fırsatları yönetiriz ya da tehditlerin pençesine düşeriz. Ya güçlü olur yönetiriz ya da zayıf olur yönetiliriz. Bu ülke öyle bir ülke ki dünyanın en pahalı arazisine kurulan bir ülkedir. Kapılarımızı, kulaklarımızı ve gözümüzü dünyaya kapattık. Lale Devri yaşama şansımız veya böyle bir lüksümüz yoktur. Daha önce bu topraklar üzerinde bu denenmiştir, olmadığı da görülmüştür." değerlendirmesinde bulundu.
"TÜRKİYE OLMASI GEREKEN YERDE DEĞİLDİR"
Soylu, Türkiye'nin bir eşiğe geldiğini vurgulayarak, şöyle dedi:
"Cumhuriyetimiz 100. yıla girerken, arkamıza bakıp eksiklerimizi, artılarımızı, fırsatlarımızı ve sorumluluklarımızı, önümüzdeki tehditleri tartmak zorundayız. Açıkça söylememiz gerekir ki Türkiye olması gereken yerde değildir. Türkiye demokrasi yolculuğunda, medeniyet yolculuğunda atması gereken adımları atamamış, darbeler ve muhtaralar üreten, 'Siz yönetemezsiniz, ancak biz size vasi olursak siz yönetirsiniz' diyen ve vesayet üreten bir sistemle çok yorulmuştur. Hepimiz bu yorgunluğu yaşadık. Gün geldi 9 yaptık, maalesef 10 yapamadık. Bizi geri döndürdüler. Biz bunu hep yaşadık."
Yazar kasaların atıldığı günlerden bugünlere gelindiğini de anımsatan Soylu, şu ifadeleri kullandı:
"Yüzde 40, yüzde 50 artı reel faizlerin üzerinden yaşanan bir Türkiye'den bugünlere geldik. Bunları hep yaşadık. 'Enflasyonla ve stok üzerinden acaba kazanır mıyız?' diye bir anlayış üzerinden bu günlere geldik. Sabahleyin 'Bismillahirrahmanirrahim' deyip, dükkanı açtığımızda acaba hangi hacizle karşılaşacağız dediğimiz günlerden bugünlere geldik. Bunun sebebinde muhakkak yönetimsel birtakım eksiklikler barınabilir ama bunun sebebi bu sistemdir. Ne kadar yaparsanız yapın, ne kadar ortaya koyarsanız koyun, sistemi alabora etme konusunda bir iradeleri sürekli olarak söz konusudur. Çünkü bu sistemi inşa eden, bina eden bu millet değildir."
Soylu, bunun çok net olduğunu vurgulayarak, "Bu sistemi 1960 darbesi inşa ve bina etmiştir. 1971 muhtırası inşa etmiş ve bina etmiştir, 1980 darbesi inşa ve bina etmiştir. 28 Şubat inşa ve bina etmiştir. Bu sistem milletin birliğinden ayrılması üzerine, bu sistem net bir şekilde ifade ediyorum ki Türkiye'nin ekonomik krizlere karşı maalesef dayanıksız olması üzerine ve bu sistem her an başka bir kurumun kendi adına liderlik üretmesi üzerine, bir gün yargı, bir gün ekonomi, bir gün terörizm, bir gün anarşizm, bir gün enflasyonizm üzerine acaba hangisinden bir çelme yiyeceğiz de yarın ne olacağız endişesi üzerine bina edilmiş bir sistemdir. Biz bu sistemi yaşadık. Hepiniz yaşadınız." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'nin, bu sistem krizi ile sürekli karşı karşıya kaldığını anlatan Soylu, "Bu sistemin baba ile oğlu karşı karşıya getirir. Yürütmeyi çift başlı yaparsanız, bu sistem baba ile oğlu karşı karşıya getirir. Şeytanları, generalleri devreye girerler ve süreci olduğu gibi ne kadar iyi niyetli durursanız durun, gün gelir bu tartışma, bu kavga memlekete zarar vermeye başlar." dedi.
"PARLAMENTONUN ÇOK DAHA GÜÇLÜ OLACAĞI BİR SİSTEME ADIM ATIYORUZ"
Soylu, milletin kendilerine yetki verdiğini ve itimat ettiğini belirterek, şöyle devam etti:
"Sistem budur. Sistemi millete dayandırmak lazım, hesabı da millete vermek lazım. Parlamento çok daha güçlü olacak. Parlamentonun çok daha güçlü olacağı bir sisteme adım atıyoruz. Çünkü milletvekilleri bir taraftan yasama gücünü tam anlamıyla yerine getirecekler, diğer taraftan da yürütmeyi gerçekleştiren hükümete, Cumhurbaşkanlığına diyecekler ki 'Sana şöyle bir kanun tablosu ve zaman tablosu çiziyorum.' Şimdi yasamanın yürütmeye müdahale ettiği, yürütmenin yasamaya müdahale ettiği, her birinin birbirine müdahale ettiği, yetmeyince yargının müdahale ettiği, yetmeyince basının müdahale ettiği, herkesin birbirine müdahale ettiği tamamen güçler karmaşıklığının olduğu bir sistemin içerisindeyiz. Bu sistem bizim etrafımızdaki coğrafyada bu karmaşıklık varken, bizi ikinci sıçramaya taşıtmaz. Biz zengin olmak zorundayız. Biz özgür, hür ve tam bağımsız bir ülke olmak zorundayız."
Türkiye'nin hedeflerine ulaşmak zorunda olduğuna işaret eden Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Biz hedeflerimize 2023,2053 ve 2071 hedeflerine ulaşmak zorundayız. Biz işsizliğimizi yüzde 5'in, enflasyonu yüzde 5'in altına düşürmek zorundayız. Biz kedi arabamızı, uçağımızı, uydumuzu imal etmek zorundayız. İnşallah bu ayın başında 6 tane daha insansız hava aracı gelecek ve göreve başlayacaklar. Şu anda ilgili hangarlarına çekildi, eğitim uçuşlarına başlanacak ve ifade etmeliyim ki biz hangi tablodan bu tabloya geldik. İsrail'e elimizi açtık heronları bize gönder diye, teröristlerin sınırımızdan girdiği andan itibaren heronlarımız bozulunca İsrail'e tamir için gönderdik de göndermediler geri. Biz bu tablodan geldik. Allah'ımıza şükürler olsun. Şimdi insansız hava uçağımızı nasıl yapıyorsak, füzelerimizi nasıl yapıyorsak, nasıl birilerine evet terörle mücadele ediyoruz ya Avrupa'nın ve dünyanın birtakım ülkeleri, 'Türkiye'ye şu şu malzemeleri göndermeyin, terörle mücadele etmesin' diye kendi şirketlerine talimat veriyorlar. Biz onlara muhtaç olacağız ve onlar bir taraftan terör örgütlerini destekleyecekler, diğer taraftan bize birtakım malzemeleri terörle mücadele etmemiz için göndermeyecekler. Onlara mahkum olacağına aynen insansız hava uçağı gibi yerli, milli ürünlerimizle beraber kendi göbeğimizi, kendimiz rahat bir şekilde kesebilme kabiliyetine sahip olduğumuzu ifade ediyorum."
Bakan Soylu, bunun bir anlayış olduğunu ve bunun milletle hep birlikte gerçekleştirileceğini kaydetti.
"ŞİMDİ GÜÇLÜ BİR LİDERLE BU ADIMLARI ATARIZ"
Türkiye'nin hedeflerinin çok büyük olduğunu da vurgulayan Soylu, bu büyük Türkiye'yi çekemediklerini ifade etti.
"Batı enerjiyi bizden almak zorundadır" diyen Soylu, "Onun için Türkiye'nin arazisini ucuzlatmaya çalışıyor ki istediği gibi bizi yönetmeye çalışacak. Baskı kuruyor, gezi olayları, 17-25 Aralık darbesini kuruyor, 6-7 Ekim olaylarını, 15 Temmuz'u kuruyor. Biz de onları sandıkla, reyle, oyla ve demokrasiyle mağlup ediyoruz." diye konuştu.
Soylu, Türkiye'nin zenginlikler ülkesi olduğuna dikkati çekerek, şu açıklamada bulundu:
"Bunu iyi yönetmeliyiz. Etrafımızdaki coğrafyada aşağımız olduğu gibi yangın yeri. Avrupa şu anda ne yapacağını, hangi yöne gideceğini bilmiyor. Ortak bir anayasa yapamadı, ortak bir para birimine geçemedi. İçerisinden İngiltere gibi bir ülkeyi kaçırdı dikkat edin. Şimdi tam fırsat bizim fırsatımızdır. Gaza basıp hızlı gitme bizim fırsatımızdır. 9'dan geri dönmek değil, 10 yapmak bizim fırsatımızdır ve bunu yapacağız. Ülkeler yüz yılda bir güçlü ve büyük liderler yakalarlar. Biz güçlü ve büyük bir lider yakaladık ancak bunu aşarsak, ancak Türkiye'nin iddia ve hedefleriyle bunu buluşturursak, ancak üzerimize biçilmiş bir elbiseyi bizim üzerimize uygun bir hale getirebilecek bir irade ortaya koyabilirsek, bunu Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile yaparız. Başka birisiyle yapamayız. Bu fırsatı değerlendirmeliyiz. Ondan sonra ne olur, tam da sistemi oturtur. İşte o zaman güçlü liderler olmasa da çok net söylüyorum bu ülke sistemiyle, ortaya koyduğu rekabetiyle beraber iyi bir şekilde adım atma kabiliyeti olan bir ülke haline gelir. Şimdi güçlü bir liderle bu adımları atarız, ondan sonra gelecekte sistem kendi kendini oturtarak Türkiye'yi yarınları taşıyabilecek bir iradeyi ortaya koyar."
Konuşmaların ardından Bakan Soylu tarafından kursiyerlere plaketleri takdim edildi.
Programa, AK Parti Trabzon Milletvekilleri Muhammet Balta, Adnan Günnar, Ayşe Sula Köseoğlu, Salih Cora, Trabzon Valisi Yücel Yavuz, AK Parti İl Başkanı Metin Kara, TESOB Başkanı Metin Kara, kursiyerler ve çok sayıda davetli katıldı.
Bakan Soylu programın ardından Maraş Caddesi üzerindeki esnafı ziyaret ederek, bol kazanç diledi.