TİB'i kaldırıp yetkilerini MİT'e devredeceğiz
Ordu mitinginden dönerken gazetecilerin sorularını yanıtlayan Başbakan Erdoğan, nasıl bir cumhurbaşkanı olacağıyla ilgili soruya ‘Hizmet edeceksek, teamüllerin çizdiği bir cumhurbaşkanı olmaz. Anayasa'nın çizdiği cumhurbaşkanı olurum' cevabını verdi. Mill
Yayınlanma:
Ordu mitinginden dönerken gazetecilerin sorularını yanıtlayan Başbakan Erdoğan, nasıl bir cumhurbaşkanı olacağıyla ilgili soruya ‘Hizmet edeceksek, teamüllerin çizdiği bir cumhurbaşkanı olmaz. Anayasa'nın çizdiği cumhurbaşkanı olurum' cevabını verdi. Milliyet'ten Fikret Bila'nın köşesine taşıdığı o görüşme...
Başbakan Erdoğan, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı ile ilgili bir çalışmalarının olduğunu belirterek şunları söyledi: Böyle bir TİB olmaz. Zaten MİT de bu işi yapabiliyor. TİB'i kurumsal olarak kaldırıp, yetkilerini MİT'e devredeceğiz.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, cumburbaşkanı adayı olduktan sonra 11. mitingini Ordu'da yaptı.
30 Mart yerel seçimlerinde Ordu Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nı CHP'li Seyit Torun'dan alan AK Partili Enver Yılmaz, İl Başkanı Hüseyin Akyol'la birlikte canlı bir meydan, esprili pankartlar ve iyi bir organizasyon gerçekleştirmişlerdi.
Ordu meydanının en görünür yerlerine astıkları "Büyük usta ordu emrinizde" , "Arkasında ordu var" pankartlarıyla "ordu-siyaset" ilişkisine gönderme yapmışlardı. Bu ifadeler mitingi izleyen bakanlar, milletvekilleri ve diğer siyasiler tarafından da tebessümle karşılandı.
Yıllarca solun kalesi olarak bilinen Ordu'da Belediye Başkanlığı'nı AK Parti'nin kazanmasını yorumlayan bir önceki dönem milletvekili Eyüp Fatsa, "Burası en çok zorlandığımız ildi ama sol halkla ilişkisini koruyamadı, geliştiremedi, bunu biz başardık" yorumunu yaptı.
Başbakan Erdoğan, Ordu'dan Ankara'ya dönerken, geziye davet ettiği gazetelerin genel yayın yönetmelerinin sorularını yanıtladı.
Anayasa vurgusu
Erdoğan, seçilirse nasıl bir cumhurbaşkanı olacağına ilişkin söylemine yöneltilen, "Fiilen başbakanlığı da yürütecek, Çankaya'da otoriterleşecek, tek adam yönetimine yönelecek" eleştirilerine ilişkin sorumu yanıtlarken, "Cumhurbaşkanlarının teamüllere göre çalıştıklarını, bu nedenle bazı yetkilerini kullanmadıklarını, kendisinin eski teamüllere göre değil, Anayasa'da yazılı yetkilere göre çalışacağını, bunun da Anayasa'ya aykırı bir durum olmadığını" vurgulayarak yanıt verdi. Aynı yönde Batı dünyasından yöneltilen eleştirilere ise "Batı beni ilgilendirmez ben Anayasa'ya bakarım, Anayasa'da cumhurbaşkanının görev alanı çizilmiştir" diye yanıtladı.
Başbakan Erdoğan, cumhurbaşkanı seçilmesi halinde Bakanlar Kurulu'na her hafta başkanlık etmesinin söz konusu olmayacağını ancak tıpkı Milli Güvenlik Kurulu'nun belli aralıklarla cumhurbaşkanının başkanlığında toplanması gibi Bakanlar Kurulu'yla da belli sürelerle toplanacağını belirtti. Bunun hangi sıklıkta olacağını ise Başbakan ve Bakanlar Kurulu'yla görüşerek, konuşarak saptanabileceğini kaydetti.
Erdoğan, cumhurbaşkanı seçilmesi halinde iki önemli işlevinden birinin çözüm sürecini takip ve devam ettirmek, diğerinin ise paralel yapı olarak isimlendirdiği yapıyla mücadele etmek olacağını da vurguladı.
Başbakan Erdoğan'a yöneltilen sorular ve yanıtları şöyle:
‘Yüzde 55-56 görünüyor'
Her gün bir ilde miting yapıyorsunuz. Meydanları nasıl görüyorsunuz? 10 Ağustos'ta yapılacak ilk tur seçim sizin için formalite gibi mi görünüyor?
Meydanların diline bakarsak öyle görünüyor. Şu ana kadar 11 ile 4 ilçeye gittim. Bayrama kadar her gün bir ile, bayramdan sonra ise her gün 2 ile giderek 30 büyük ile gitmiş olacağım. Kamuoyu anketleri yüzde 55-56 gibi oy alacağımızı gösteriyor. Benim seçileceğime inananların oranı ise daha fazla. Anketler, CHP ve özellikle MHP tabanından da destek aldığımızı gösteriyor, tabii Güneydoğu seçmeninden de destek alıyoruz.
Seçimin garanti gibi görünmesi AK Parti tabanında bir rehavete yol açabilir mi?
Meydanlara bakarsak rehavet yok. 30 Mart seçimleri öncesindeki gibi canlı ve kararlı bir hava var. Diğer adaylar açısından ise böyle bir heyecan gözlemiyorum.
‘Anayasa'yla çalışırım'
Nasıl bir cumhurbaşkanı olacağınıza ilişkin söyleminize Batı dünyasından ve muhalefetten eleştiriler geliyor. Aktif olacağınızı, icranın başı olarak çalışacağınızı, yolları, köprüleri, yatırımları takip edeceğinizi söylemeniz, fiilen başkanlık sistemine geçeceğiniz, başbakanlığı da yürüteceğiniz şeklinde yorumlanıyor. Bu eleştirilere yanıtınız nedir?
Batı beni ilgilendirmez. Beni Anayasa ilgilendirir. Anayasa cumhurbaşkanının yetkilerini ve çalışma alanını belirlemiş. Ben ona bakarım. Cumhurbaşkanlarının çalışma anlayışını teamüllerle izaha kalkanlar olmuştur. Teamül böyle denilmiştir. Ama hizmet edeceksek, teamüllerin çizdiği bir cumhurbaşkanı olmaz. Anayasanın çizdiği cumhurbaşkanı olurum. O da millete hizmetin adıdır. Ben bürokrasinin içinden gelen biri değilim. Siyasetin, hizmetin içinden geliyorum. Vitrine vazo yerleştirmiyoruz. Halkın seçtiği cumhurbaşkanı olarak farkımı ortaya koymalıyım. Daha önemlisi iki hayati konuda çalışmalarımı aynı kararlılıkla götürmek zorundayım. Bunlardan birincisi barış sürecini sonuçlandırmak. İkincisi paralel yapıyla mücadeleyi sürdürmek. Diğer adayların öyle bir hassasiyetleri yok. Zaten Türkiye'de dikili taşları da yok. Ben 12 yıllık değişimin devamını omuzlamak zorundayım. Bir aday (Ekmeleddin İhsanoğlu) çıkıp ben bu işlerin içinde olmam diyor. Biri de çıkıp ‘devletin başı olarak bu işlerin içinde nasıl olmazsın' diye sormuyor.
‘Yerine oturacak değilim'
Muhalefet, yetkilerimi kullanırım sözünüze, her hafta Bakanlar Kurulu'na başkanlık ederek, fiilen başbakanlığı da yürüteceğiniz eleştirisini yöneltiyor. Bu eleştiriyi nasıl karşılıyorsunuz?
Başbakanın yetkilerini elinden alacak değiliz. Bu söz konusu olmaz. Seçilmiş cumhurbaşkanı, seçilmiş başbakan, Bakanlar Kurulu ele ele verip, görüşüp konuşup çalışırız, hep birlikte Türkiye'ye uçururuz. Cumhurbaşkanının yürütmenin başı olması her hafta Bakanlar Kurulu'na başkanlık edeceği anlamına gelmez. Herhalde gelip başbakanın yerine oturacak halimiz yok. Oturur konuşuruz. Cumhurbaşkanı, Milli Güvenlik Kurulu'nu belli aralıklarla toplamıyor mu? Topluyor, başkanlık ediyor. Bakanlar Kurulu'yla da belli aralıklarla böyle toplanılır. Başbakanla, Bakanlar Kurulu'yla konuşur, görüşürüz, belli aralıklarla toplanılır. Bu da Anayasa'ya aykırı olmaz.
‘TİB'i kaldıracağız'
Yargıtay Başkanlık Kurulu seçimi, HSYK'nın bundan sonraki yapısını etkiler mi?
Çok farklı şeyler. HSYK'nın 22 üyesinden 4'ünü cumhurbaşkanı seçiyor, 1'ini Adalet Bakanı, 1'ini müsteşarı, 1'ini Türkiye Adalet Akademisi, 3'ünü Yargıtay, 2'sini Danıştay seçiyor. 7'sini adli yargı seçecek, 3'ünü ise birinci derece idari yargı hâkim ve savcıları seçiyor. HSYK'nın yeni tablosunu 12 Ekim'de göreceğiz. Çarşaf liste belirleyici oluyor.
HSYK'nın yeni yapısı paralel yapı diye isimlendirdiğiniz mücadele sürecini etkiler mi?
HSYK'nın elinde olanlar çok sınırlı. Zaten şimdi yargı süreci başlıyor. Sulh Ceza hâkimleri bu süreci götürecek. Bugüne kadar toplanan tüm deliller, paralel yapı olgusunu şayiadan vakaya dönüştürdü. Bunun yanı sıra TİB'i (Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı) ile ilgili bir çalışmamız var. Böyle bir TİB olmaz. Zaten MİT de bu işi yapabiliyor. TİB'i kurumsal olarak kaldırıp, yetkilerini MİT'e devredeceğiz.
‘Musevi nişanını dillerine doladılar'
CHP ve MHP'nin ortak cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu, Filistin'le ilgili olarak kendisine yöneltilen eleştirilere, "El Fetih ile Hamas'ı ben birleştirdim" yanıtını verdi. Ne diyorsunuz?
Mahmut Abbas bunu duyunca gülmeye başladı. Yok böyle bir şey dedi. Ona (Ekmeleddin İhsanoğlu'na) Filistinliler nişan vermişler. Onu söylüyor. Mahmut Abbas, ‘biz emekliliği gelmiş uluslararası bürokratlara nişan veririz, bu onlardan biri' dedi.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, size Amerikan Musevi Komitesi tarafından verilen nişanı, İsrail'in Gazze'ye saldırısından sonra geri iade etmenizi istedi? Böyle bir düşünceniz var mı?
Bana verilen Musevi nişanını dillerine dolamışlar. Başbakanlığımın ilk yıllarında verilen nişanlar. İyi ama o tarihte İsrail'le aramız böyle değildi. Ayrıca Filistin-İsrail ilişkileri de böyle değildi. Mavi Marmara olayı yaşanmamıştı. Sonra ne oldu? Mavi Marmara olayı ve İsrail'in Gazze katliamı. Ben o nişanı hediye diye, rüşvet diye kabul edip sustum mu? Hayır. Şimdi o tarihte verilen nişanla bugünkü olaylar arasında bağlantı kurup iade etmek ne kadar doğru olur? O nişan benim Mavi Marmara, Gazze katliamı ile ilgili düşüncelerimi değiştirdi mi? Hayır. Bugün Gazze katliamına karşı en yüksek ses benden çıkıyor. Benim ifadelerim ABD'ye karşı değil. İsrail'e karşı. 300'ü aşkın Filistinli öldürülecek, bizde biri çıkıp İsrail'in savunma hakkı diyecek. Ayıp! Kusura bakmasınlar onlar çocuk öldürecekler, ABD savunacak; Hitler benzetmesinden rahatsız olacak. Hiç kusura bakmasınlar.
Tüneller ve Orhan Baba
İsrail, Gazze'ye saldırısına buradaki tünelleri gerekçe gösteriyor. Amacının tünelleri imha etmek olduğunu söylüyor. Gazze'nin abluka nedeniyle çıkışı yok. İsrail'in tünelleri gerekçe göstermesini nasıl karşılıyorsunuz?
Bakın, Mısır da Gazze'ye açılan tünelleri kapattı. İsrail zaten hem karadan hem denizden hep kapalı tutuyor. Gazze açık cezaevi gibi. Bu insanlar ne yapacak? İlaç, yiyecek, sağlık hizmeti bunları nasıl temin edecek? Ayrıca İsrail, ‘ben de her türlü silah olacak, atom bombası da olacak, fosforlu bomba da olacak' diyecek ama Filistin'in, Gazze'nin hiç silahı olmayacak. Onun için Orhan Baba (Orhan Gencebay) geliyor aklıma ‘Batsın bu dünya" diyorum. ABD çıkıyor İsrail'in kendisini savunma hakkı diyor. Ne savunma hakkı? Merkel çıkıyor ‘biz tarafız' diyor. İsrail'i savunuyor. Onlar taraf olunca sorun olmuyor da biz taraf olunca mı sorun oluyor?
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.