Trabzon'dan "Siyanür" açıklaması
Gümüşhane Çevre ve Orman İl Müdürü Ramazan Sadettin Yinanç, ilde Demirkaynak köyünde bulunan Mastra Altın Madeni'ndeki atık havuzunun son teknoloji ile yapıldığını, 10 şiddetindeki bir deprem dışında çatlaması ya da yıkılmasının mümkün olmadığını bildirdi
Gümüşhane Çevre ve Orman İl Müdürü Ramazan Sadettin Yinanç, ilde Demirkaynak köyünde bulunan Mastra Altın Madeni'ndeki atık havuzunun son teknoloji ile yapıldığını, 10 şiddetindeki bir deprem dışında çatlaması ya da yıkılmasının mümkün olmadığını bildirdi.
Yinanç, Aa muhabirine yaptığı açıklamada, Koza Altın İşletmeleri AŞ'ye ait Mastra Altın Madeni'ndeki atık havuzun taban genişliğinin 300 metre olduğunu belirterek, "Bu genişlik 90 metre yüksekliğe çıktığı zaman 15 metre genişliğe düşmekte. Atık havuzu 800 metre uzunluğunda ve 2 milyon metreküp su biriktirme kapasitesine sahip" dedi.
Kütahya'daki siyanür barajı ile Gümüşhane'deki Koza Altın İşletmelerine ait atık havuzu arasındaki en önemli farkın kullanılan teknoloji olduğunu ifade eden Yinanç, "Her ikisi tamamen birbirinden farklı yapıya sahip. Çünkü, takip ettiğimiz kadarıyla Kütahya'daki baraj, toprak alanlar içerisine 4 tane havuzdan yapılmış. Kaldı ki Kütahya'daki havuz 1980'li yıllarda yapılmış. 30 yıl önceki teknoloji kullanılmış. O zaman yönetmelikler bile yoktu. Ayrıca, o tarihlerde Çevre ve Orman Bakanlığı diye bir bakanlık da yoktu" diye konuştu.
Yinanç, bugün çevre ile ilgili 50'ye yakın yönetmelik bulunduğuna, bunların 23'ünün sadece tehlikeli atıklarla ilgili olduğuna dikkati çekerek, şunları söyledi:
"Çevre Kanunu bile 2006 yılında yürürlüğe girdi. Dolayısıyla ilimizde en son teknoloji ile yapılan atık havuzunda herhangi bir olumsuzlukla karşılaşmayız. Mastra'daki barajın yıkılması imkansız. Geçmiş yıllardaki kanun ve yönetmelikleri göz önüne aldığımızda ilimizdeki atık havuzu en son teknoloji ile yapılmıştır. İlimizde, Kütahya'daki gibi toprak havuzlar yok. Havuzlar tamamen kaya dolgu tipi yapılmıştır. Eski teknoloji ile yeni teknoloji arasındaki fark, birincisi kaya dolgu sıkıştırılmış olmasıdır. Kütahya'daki ise toprak ve kil yapısından oluşuyor. İkinci ve en önemlisi bileşik astarlama sisteminin yapılmış olmasıdır. "
-"HER AY NUMUNELERİ TÜBİTAK'A TAHLİLE GÖNDERİYORUZ"-
Mastra atık havuzunda 5 katmanlı sıkıştırılmış sistem bulunduğunu vurgulayan Yinaç, şöyle devam etti:
"Geçirimsiz bir tabakadır. Bu da oluşturulmuş atık havuzun iç kısmına döşenmiş bulunuyor. Sıfır sızdırmazlık vardır. Zira bizler her ay numuneler alarak TÜBİTAK'a tahlile gönderiyoruz. Bugüne kadar herhangi bir olumsuzlukla karşılaşmadık. Atık havuzunda toplanan suyun ya da çamurun kaya dolgusunu veya yan duvarlarını yıkması mümkün değildir. Üçüncü özellik ise yağmur sularının havuz içine dolmaması için kuşaklama kanalı yapılmıştır. Kuşaklama kanalları vadiden gelen suların hepsini olduğu gibi havuza girmeden aşağıya vermektedir. Bu nedenle aralıksız yağacak yağmurlarla birlikte havuzun dolması da mümkün değildir. "
Yinanç, atık havuzunun DSI tarafından tamamen kontrol altında tutulduğunu belirterek, "Havuza hiçbir su girmiyor ve çıkmıyor. Ne kadar yağmur yağsa da buraya girmesi mümkün değil. Yüzde 100 sızdırmazlık mevcut. Kaya dolgunun bozulmasına imkan yok. Buradaki atık havuzunun 10 şiddetindeki bir deprem dışında çatlaması ya da yıkılması mümkün değildir" dedi.
-"OLASI BİR SIZMADA YAŞANACAK OLAN ÇEVRE FELAKETİDİR"-
TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Trabzon Şubesi Üst Kurul Delegesi Onur Doruk ise Kütahya'da siyanür barajının çökmesi olayının, Gümüşhane için duyduğu endişeleri artırdığını söyledi.
Doruk, Gümüşhane'de madencilik faaliyetleri adı altında küçük bir sanayi tesisinde dahi yapılan denetimlerin yapılmadığı ve siyanür denilen zehrin kullanıldığı bir süreç yaşandığını iddia etti.
Gümüşhane'deki riskin Kütahya'daki riskten daha düşük olmadığını ileri süren Doruk, şöyle devam etti:
"Kütahya'da siyanür barajının çökmesi olayı, Gümüşhane için duyduğum endişeleri artırdı. Olası bir sızma, baraj gövdesinde kayma ve devrilme gibi risklerin sonucunda yaşanacak olan bir çevre felaketidir. Bu sadece Demirkaynak ve aşağı kısmında bulunan Dibekli köylerinin felaketi değil, Gümüşhane'nin felaketidir. Risk bununla da sınırlı değildir. İş güvenliği risklerinden, olası bir afet planına kadar birçok eksik vardır. Bu gün çıkıp kimse 'Gümüşhane'de bir şey olmaz' diyemez, çünkü dün Kütahya için de aynısını söylüyorlardı. "
Doruk, ÇED raporlarının ekleri ile denetime açılmasını istediğini ifade ederek, şunları kaydetti:
"Tesisin yapılması esnasında her bir bağımsız yapı elemanın detay projesini, kullanılan agreganın dağılım yüzdesini ve jeolojik özelliklerini istiyorum. Türkiye ve Avrupa'da bir maden işçisinin kaça çalıştığını, onların aynı pozisyonda çalışan bir elemanı kaça çalıştırdıklarını açıklamalarını istiyorum. Ben risk planlarını istiyorum. İşçi sağlığı ve iş güvenliği planlarını istiyorum. Bana 'tesisi gezdirelim' diye teklif etmesinler, çocukluğumun geçtiği dağlarda istediğim her an onların tesislerini gözlemleyebilirim. 'Gümüşhane ekonomisine şu kadar katkı yapıyoruz' demesinler, ben o şehrin dünkü ekonomik durumunu da bu günkü halini de biliyorum. Ben gerçekleri istiyorum. Hiçbir yurttaşımın sağlığının bozulmasını istemiyorum. Bütün yetkilileri göreve çağırıyorum.