Trabzonlu komutandan Nazlı Ilıcak’a; Şimdi utanıyor musun?

Balçık,Nazlı Ilıcak’a bir anısıyla göndermede bulundu.

Trabzonlu komutandan Nazlı Ilıcak’a; Şimdi utanıyor musun?
Haber61/Haber Servisi

Ergenekon davasında gözaltına alındıktan sonra serbest bırakılan Emekli Jandarma Kurmay Albay Canfer Balçık, FETÖ operasyonları kapsamında tutuklanan Nazlı Ilıcak’a bir anısıyla göndermede bulundu.

Balçık Haber61 için yazdığı yazısında şunları kaydetti; 

İHANETLE VATANSEVERLİK ARASINDA İNCE BİR ÇİZGİ:
(NAZLI ILICAK VE DİYARBAKIR'LI BİR GAZETECİ İLE İLGİLİ ANI)


"Düşenin dostu olmazmış!"derler. 
Düşene vurmak için değil;hızla akan zamana ,"Zaman bizi bırakmadan" bir not düşmek için yazıyorum.
Yıl 1987;
Uludere/Ortabağ J.Snr. Bölük Komutanı olarak görev yapıyordum.
Aynı zamanda; dönemin Başbakanı rahmetli Turgut Özal'ın da Irak'ın Kuzeyi ile ilgili ilişkilerini koordine ediyordum.
Bir sabah kontrol noktasındaki nöbetçiler; " Bir gazetecinin geldiğini ve benimle görüşmek istediğini" söylediler. 
Geceleri uyumuyorduk. Sabahleyin, bütün timler dönünce yatabildiğimizden , uykudaydım.
Gelmesini söyledim.
"Bulvar Gazetesi'nde çalıştığını ve kendisini Nazlı Ilıcak'ın gönderdiğini " söyledi.
Silvan'lı, genç bir gazeteciydi.
Gelmeden, hatırı sayılır devlet yetkilileriyle de görüşüldüğünü anladım.
IRAK'ın Kuzeyi'ndeki muhtemel hedefler ; birkaç gün önce; TAŞDELEN KATLİAMI'na misilleme olarak , Özal'ın emriyle ,ilk kez, uçaklarımız tarafından vurulmuş; bu arada Barzani'nin bazı yerleşim yerleri de bombalamadan nasibini almıştı.
Bombalamayı seyreden Taşdelen ve Ortabağ köylülerinin sevinci görülmeye değerdi.
Bombalamanın neticeleri konusunda haberler alıyor ve iletiyordum, ama daha sağlıklı bilgilere ihtiyaç vardı.
Üst yetkililerle de görüşüp; "Gazetecinin IRAK 'a gönderilmesi ve 
PKK, BARZANİ ve TALABANİ'nin gerçek güçlerinin tesbiti ve aralarındaki ilişkinin düzeyi konusunda bir çalışma yapılmasına" karar verdik.
Çok iyi bir istihbarat ağım vardı o zaman.
Güvenle geçmesini sağladım.
"Kendisini bir Kürt gazeteci olarak tanıtması " En büyük referansı" idi.
10 gün boyunca bütün kampları dolaşmış,Barzani ve Talabani ile görüşmüştü. 
Anlaşmamız şu şekilde idi:
"Fotoğraflar ile destekli, toplayabildiği kadar bilgi ve belgeyi toplayacak;hepsini bize teslim edecek, gerekli gördüklerimiz bizde kalacak,gerisini de gazetede yayınlayacaktı"
Dönüşünde; sınırda, onu uzaktan gözlemek üzere, ondan habersiz iki tim görevlendirmiştim.
Kararlaştırılan gün ve saatte geri dönüş yaparken, tim komutanlarından biri; sınır hattının hemen ötesinde, "Gazetecinin,kılavuzla birlikte, başka birine birşeyler vermekte olduğunu" görmüş.
Emir almasına gerek yoktu.
Irak tarafına yerleştirdiğim tim hemen müdahale etti.(O zaman sınır ötesine geçmek için çoğu kez izin almıyor,sadece üst makamlara koordinatlarını bildiriyorduk)
Gazeteci, yaptığımız anlaşmaya sadık kalmamış,çok önemli birçok materyali,Cizre'de bir adrese bırakılmak üzere, para karşılığı başkasına vermişti.
Ama hepsini eksiksiz ele geçirdik.
O zaman bu davranışını "Bir gazeteci refleksi " olarak değerlendirmiş ve tepkide aşırılık göstermemiştim.
Onda kalan bilgiler bile tüm ülkede bomba etkisi yaratmıştı.
"Sınırın Öbür Yanı" diye çıkan yazı dizisi BULVAR GAZETESİ'ne satış rekorları kırdırıyordu.
Ancak bu dizi benim ilk sözlü soruşturmamı da beraberinde getirmişti.
Gazetede teröristlerle çekilmiş fotoğraflar da yayımlanıyordu.
Güya gazeteci bu işi tek başına başarmış, sınırı geçerken teröristlerce yakalanmıştı. Gazetede "Ağızına el bombası konulmuş bir vaziyette " de resmi çıkmıştı.
Çok geçmeden; içlerinde çok sevdiğim bir komutanın da bulunduğu bir heyet helikopterle bölüğüme geldi.
Dönemin Genelkurmay Başkanı, görevden alma da dahil, her türlü yetkiyi vermişti.
Sürecin nasıl geliştiğini açıklıkla anlattım.
Benden sonra ,gelişmelerle ilgili olarak, üst makam temsilcilerinin ifadesini aldılar.
Kamuoyunun da ismini bugün bile çok yakından bildiği yetkili; " Kendisinin haberi olmadığını, bu faaliyeti ondan habersiz icra ettiğimi" söylemiş.
Tekrar yanıma geldiklerinde, aralarında bulunan o cesur yürekli komutanın sözünü hiç unutamam:
" Bak üsteğmenim; bu adamların hepsi seni sattı. Hayatında birşey yaparken sadece kendine güven. İşler sarpa sarınca, kader arkadaşlarının seni terketmesinin mukadder olduğunu asla unutma!"
Büyük ihtimalle ordudan ihraç edileceğimi söyleyip gittiler.
Bu arada ;elde edilen asıl önemli belgeler de hem Genelkurmay Başkanlığı, hem de MİT'e ulaşmıştı.
Rahmetli Hiram Abas'ın deyimi ile "MİT'in altı yılda elde edemediği bilgilere birkaç günde ulaşılmıştı.
Bana sonradan aktarılan bilgiye göre;!HİRAM ABAS; Genelkurmay Başkanı'na da bu düşüncesini aktarmış ve ödüllendirilmemi teklif etmişti.İhraç edilmek istenenle, bu belgelerin teminini organize eden kişin aynı şahıs olduğu(Ben) anlaşılınca;" Ceza da ödül de verilmesin; birbirini nötrlesin!" emri verilmiş.
Gazetecinin büyük bir ikramiye aldığını duydum.
Aradan çok geçmeden ziyaretime gelmişti. 
Nazlı ILICAK'ın gönderdiğini söylediği birkaç hediyeyi bıraktı.
O zaman gazetelerin dağıttığı promosyonlardandı hepsi.Bölüğe bıraktım.
Gazetecinin 2004 yılında Silvan'da öldürüldüğünü okudum gazetelerden. Habere göre PKK öldürmüştü. 
Bu yazıyı yazarken yaptığım araştırmada; iki oğlunun da PKK'ya yakın bir gazetede çalıştıklarını öğrendim.
Nazlı ILICAK 'ın ilk eşi Rahmetli Kemal Ilıcak ile ikinci eşi Emin Şirin'i kamuoyu "Vatansever" olarak tanıyor ki; bundan benim de en ufak bir kuşkum yok.
Nazlı Ilıcak;Eylül 2009'da Gazete Habertürk'te Helin Avşar'a verdiği röportajda; " Kemal'e de , Emin'e de aşık olmadığını" söylemişti.
Geldiğimiz süreçte; birzamanlar ,çoğu çevreler tarafından,demokrasi kahramanı ve vatansever olarak tanınan, ödüller verilen ve milletvekili yapılan Nazlı Ilıcak; "Terörist olduğu iddiasıyla"'tutuklanıp cezaevine gönderiliyor.
Büyük bir iftira ve saçmasapan,uydurma deliller ile gözaltına alınan birçok masum kadın hakkında,belden aşağı vurarak televizyonlarda konuşurken ;
"Birgün Allah benden bunların hesabını sorar; birileri de benim hakkımda konuşabilir " diye düşünmüş müdür acaba?
Bugün ; o karaladığı insanların ,"Kendilerine yapılan haksızlıkların ona yapılmaması ve adil şekilde yargılanması" konusunda sergiledikleri tavırları görünce utanıyor mudur?
Hangi dürtü ve talimatla yapılırsa yapılsın,YANLIŞLARI ISRARLA SAVUNMANIZ;ZAMANLA ONLARI DOĞRULARINIZ HALİNE GETİRİR.
VE KENDİNİZİ GAFLET VEYA İŞBİRLİĞİ ÇİZGİSİNİ DE AŞARAK İHANET SAFLARINDA BULURSUNUZ! "

HABERE YORUM KAT
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler