Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün ile bakanlığa son dönemde bağlanan TÜBİTAK odaklı hayli ilgimizi çeken bir sohbet toplantısı gerçekleştirdik. Ve Bakan Ergün, kamuoyunun dikkatinden kaçmış yeni füze ve uydu teknolojileri ile ilgili son gelişmeleri biz gazetecilerle paylaştı.

 

Bakan Ergün bu yıl Aralık sonunda Çin’de fırlatılacak olan ve Türkiye’nin üretimi olan Göktürk 2 uydusu ile dünyanın her yerinden görüntü alır hale gelineceğini söyledi.

 

Geçen yıl fırlatılan Rasat uydusunun 7.5 metrekarelik bir çözünürlükte görüntü aldığını ifade eden Ergün yeni uydunun 2.5 metrekarelik bir çözünürlük sağlayacağını hedeflerinin de şuan ABD ve Rusya’da bulunan 20 santime 20 santimlik çözünürlük sağlayan uyduyu fırlatmak olduğunu belirtti.

 

Bu hedefe Türkiye’nin 7-8 yıl içinde ulaşabileceğini ifade eden Ergün fırlatma teknolojisi üzerine de yol aldıklarını söyledi. Ergün şöyle konuştu: “Bu teknoloji tarımda ürünlerin takibinden tutun askeri alana (Terör derdimiz inşallah o zamana kadar kalmaz ama) kadar bir çok alanda önümüzü açacak. Şimdi bu bilgiyi bize, bu uydulara sahip olanlar vermiyor. Kendiniz üretmeniz gerekiyor. Bunların hepsi TÜBİTAK çatısı altında geliştiriliyor.”

 

250 km menzilli Seyir füzesi çalışmasına değinen Bakan Ergün, radara yakalanma ihtimali çok az olan bu füzelerde seri üretime başlandığını ve menzili 500 km'ye çıkarmak için çalışmalar yürütüldüğünü ifade etti. Bakan Ergün, TÜBİTAK'ın kriptolu (şifreli iletişim) haberleşme için yazılım geliştirdiğini belirtirken bu yazılımın kamuda kullanılacağını ve özel sektöre de satılabilme imkanı olduğunu ifade etti.

 

Türkiye'nin teknolojide bugüne kadar arka planda kalmasının altında yatan nedenlerden birini Bakan Ergün'ün sözleriyle size aktaracağım: "Lütfen yazın da bunu değiştirilsin. Üniversitelerde öğretim üyelerinin gerçekten çok iyi potansiyeli olan çocukların maaşları hiç iyi değil.

 

İstanbul Teknik Üniversitesi'ne ilk 500'de girmiş bir öğrenci var. Biz de bunu devlet olarak Amerika'ya yüksek lisansa Boston'da Northeastern Üniversitesi'ne, Massachusetts Üniversitesi'nde de doktoraya göndermişiz mühendislik alanında. Yani iyi bir beyin var çocukta.

 

Şimdi kural şu: 1 yıl bursa 2 yıl hizmet. 6 sene yüksek lisans ve doktorası sürmüş çocuğun, 12 sene Türkiye'de bir üniversitede hocalık yapacak, gelmiş başlamış yapmaya, şimdi yardımcı doçent olmuş. Dedim ki kaç para alıyorsun bana bir söyle.

 

2 bin 500 lira alıyor. Şimdi bu çocuk geçinemediği için üniversitesinde akşam öğretiminde de ders vermeye gidiyor, hadi 1.000-1.500 de oradan geliyor ama günü ders vermekle geçiyor. Peki böyle araştırmaya vakti kalır mı bu adamın! Hayır."

 

Peki ne yapılması gerekiyor? Bakan Ergün bakın şöyle yanıt veriyor: "Şimdi YÖK Kanunu gelecek, hazırlık yapıyorlar. Bu tür unsurların çözümüne dair birtakım şeyler koyalım yasaya biraz tartışılsın kamuoyunda. Yoksa bu çocukları hep kaçıracağız."