Tutuklu vekillere şok haber

  TBMM Başkanı Cemil Çiçek, tutuklu milletvekilleri konusunda, 'Ben bu konuda çok çaba sarf ettim. Aksini söyleyen benim günahımı almış olur. Neticede belli noktalarda zorluklarla karşılaştık' dedi.  TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda, Meclis bütçesi üzerin

Tutuklu vekillere şok haber

 

 
TBMM Başkanı Cemil Çiçek, tutuklu milletvekilleri konusunda, 'Ben bu konuda çok çaba sarf ettim. Aksini söyleyen benim günahımı almış olur. Neticede belli noktalarda zorluklarla karşılaştık' dedi. 
 
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda, Meclis bütçesi üzerinde milletvekillerinin soru ve eleştirilerini yanıtlayan Çiçek, tutuklu milletvekilleri konusunda değindi. Çiçek, CHP İstanbul Milletvekili Mevlut Aslanoğlu'nun, 'onların sahibi sizsiniz' demesine, 'Bir sahiplik meselesi değil bu konu. Kimse kimsenin sorumluluğunu almaz. Bana düşeni ben alırım, başkaları da kendilerinin üzerine düşen sorumluluğu alması lazım' karşılığını verdi. 
 
Konunun insani, hukuki, siyasi boyutu olduğunu belirten Çiçek, insani boyut konusunda ister milletvekili ister vatandaş olsun insani boyutu konusunda kimsenin özgürlüklerden yoksun kalmasını vicdanen kabul etmenin mümkün olmadığını söyledi. 'Hayat devam ediyor, ömrünün belli kısmını cezaevinde geçirmiş olması doğru bir şey değil. Bu milletvekili ise bu konuda daha fazla hassasiyet göstermemiz gerekiyor' diyen Çiçek, Türkiye uygulamasında bir hükümlüye 2 tutuklu düştüğünü, getirilen düzenlemeyle bu durumun tersine döndüğünü kaydetti. 
 
Tutukluluğun hala Türkiye'de tartışılan konuların başında geldiğini belirten Çiçek, 'İşin siyasi ve hukuki yönünü örtüştürmediğimizde bunu siyaseten söylem konusu yapıyoruz. Ben de yaptım, söyledim. 10 defa söylemek yerine 15 defa söylemek fayda getirecekse her sabah isterseniz burada toplanıp söyleyelim' dedi. 
 
CHP'li Aslanoğlu'nun 'söyleyelim' demesi üzerine Çiçek, şöyle konuştu: 
 
'Lafın tamamı deliye söylenir. Bir defa söylersiniz, karşı taraf anlar, anlamayacaksa 10 defa söylersiniz. Bir kısım konular var ki davulla, zurnayla, herkese duyurarak yapılmaz. Zemini, imkanları yoklarsınız, çaba gösterirsiniz. Bazen de böyle olması gerekir. Eğer işin tabiatında bir nezaket, hassasiyet varsa...Ben bu konuda çok çaba sarf ettim. Aksine söyleyen benim günahımı almış olur. Neticede belli noktalarda zorluklarla karşılaştık. 
 
Bu zorluklardan birini söyleyeyim; adına Ergenekon davası denilen, ben demiyorum, kamuoyunda öyle algılandığı için. Bu konuda AİHM'e iki müracaat oldu. Oradan çıkan kararlar, bizim anladığımız tarzda, bizim düşüncemizi, temennimizi kuvvetlendiren, doğrulayacak kararlar olmadı. Maalesef. Uzun tutukluluk süresi dahil, sözleşmeye aykırılıkla ilgili tartışma başladı. Bir kişi milletvekili olsun veya olmasın, bir kişi 2,3,4 sene tutuklu olabilir mi? AİHM'den, bizim beklentilerimizi, temennilerimizi karşılamak yerine, tam tersi iki karar çıktı.' 
 
'AİHM" 
 
Konunun daha adaylık sürecinde tartışıldığını hatırlatan Çiçek, şöyle devam etti: 
 
'Tartışma seçimden evvel başladı. Seçimden evvel Türkiye'deki bir kısım saygın hukukçular, 'Eğer siz 83 ve 14. maddeyi değiştirmezseniz istenen sonucu elde eme şansınız yok' dediler. Biz bu kuralı değiştiremedik. 4 partinin temsilcileri var, ben bir icapta bulundum, Siyasi Partiler Kanunu, Seçim Kanunu, İçtüzük, milletvekilliği statüsü, 83 ve 14. madde dahil siyaset hukukunu düzenleyen ve günümüz şartlarına ters düşen, işimizi zorlaştıran bir çok hükümler var. Bir çok düzenleme yapılması lazım. Eğer 4 siyasi parti evet diyorsa, ben bu çalışmayı başlatayım. Değilse yola çıkıp, geçmişte bir konuda oldu, yola çıktık hep beraber, sonra yarı yolda ben tek başıma kaldım. Bu konularla ilgili bir çalışmaya varsa siyasi partilerimiz, bana müracaat ederler ben de bu işin gereğini yaparım. Yoksa ne Anayasa ne İçtüzük tek başına bir şey yapma imkanım var. Ancak birlikte bir şey yapabiliyoruz, birlikte bir kısım zorlukları aşabiliyoruz. Birlikteliği sağlamada teşebbüslerimiz oldu. Bazıların içinde ben bulunmadım. Ben bir araya getirmek için çaba sarf ettim, makamımda otururken iki parti öbür odada görüşme yaptı. Tarafların bir araya gelmesine yardımcı oluyorum, bugün de oluyorum ama bohçanın 4 ucu bir araya gelmediğinde çıkın yapmak da mümkün olmuyor. Tutuklu milletvekilleri konusunda en son adli kontrol konusunda, ben o müesseseyi önemsedim, bundan da bazı arkadaşlarımızın istifade edebileceğini....' 
 
82 Anayasasına göre erkler arası konum itibarıyla en zayıf, güçsüz olanın yasama olduğunu belirten Çiçek, bunu görmek gerektiğini kaydetti. 'Bu şahısların gayreti, çabası, inisiyatifle aşılacak bir konu değil' diyen Çiçek, Anayasanın dengesinin bozuk olduğunu kaydetti. 
 
Çiçek, 'Erkler arasında denge gerçekten bozuk, hem de yasamanın aleyhine bozuktur. Bu bugün de 82'den beri bozuktur. Bunun güncelle alakası yok. Yarın başka güncel konular çıkacaktır. 2014'ten sonra bu Anayasa'daki dengeler yeni baştan ele alınmadığı sürece, her gün yeni anayasal sorunlarla karşı karşıya kalacağız. Bu Anayasa'nın değiştirilmesini zaruri kılan en önemli sebeplerdin birisi de budur. Yasama sanki çok büyük yetkilere, imkanlara sahip gibi gözüküyor. Hayır bu Anayasa'da yürütme ve yargı daha ön planda, yasam daha ikinci plandadır' diye konuştu. 
 
'YUMRUK VURMA BENİM İŞİM DEĞİL' 
 
Çiçek, CHP'li Aslanoğlu'nun, 'yumruğunuzu vuracaksınız' diyerek elini masaya vurması üzerine, 'Efendim yumruk vurma işi, şark vari bir usuldür. Demokrasilerde yumruk yerine dil kullanılır. Ben dil kullananlardanım' karşılığını verdi. 
 
Çiçek'in, Aslanoğlu'na, 'Hiç merak etme, bu tür sözlerle ve görüntülerle yarın medyada benden daha fazla yer alırsın' demesi gülüşmelere yol açtı. Çiçek, 'Yumruk vurma işi, benim yapacağım iş değil, ben bunu doğru da bulmam' dedi. 
 
'Hangi arkadaşımız bir sıkıntıya maruz kalsa ben kendisini aramışımdır' diyen Çiçek, yemin meselesinde kurumsal olarak kendisine teşekkür gelmediğini belirtti.

HABERE YORUM KAT
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler