Uluslararası Af örgütü Türkiyeyi uyardı

Uluslararası Af Örgütü’nün Örgütsel Gelişim Direktörü Horst, ‘Türkiye’de en önemli endişe kaynağı ifade özgürlüğü’ diyor. Örgütün Türkiye direktörü Çekiç ise internete sansür getirecek tasarı hakkında ‘utanç verici’ yorumunu yapıyorUluslararası Af Örgütü’

Uluslararası Af örgütü Türkiyeyi uyardı

Uluslararası Af Örgütü’nün Örgütsel Gelişim Direktörü Horst, ‘Türkiye’de en önemli endişe kaynağı ifade özgürlüğü’ diyor. Örgütün Türkiye direktörü Çekiç ise internete sansür getirecek tasarı hakkında ‘utanç verici’ yorumunu yapıyor

Uluslararası Af Örgütü’nün Örgütsel Gelişim Direktörü Dasa van der Horst ile İstanbul ziyaretinde bir araya geldik. Örgütün  Taksim’de bulunan Türkiye genel merkezinde yaptığımız görüşmeye örgütün Türkiye direktörü Murat Çekiç de eşlik etti. Uluslararası Af Örgütü, Türkiye genelinde barınma hakkı, LGBT hakları, kadın hakları, protesto hakkı üzerinde çalışsa da sohbetimiz sırasında gördük ki en kritik insan hakları ihlalleri, ifade özgürlüğü çevresinde kenetleniyor.

Horst’a göre ifade özgürlüğü sadece Türkiye’yi ilgilendiren bir konu değil. Genel olarak Avrupa ve Ortadoğu’da insan hakları açısından en sorunlu alan ifade özgürlüğü. “Türkiye’yle ilgili en büyük endişe kaynaklarından biri ifade ve toplanma özgürlüğü. Bu, Avrupa’da genel olarak bir sorun. Rusya ve Ukrayna’da da görüyoruz. Bu üç ülke, bizim öncelik verdiğimiz ülkeler” diyen Horst, bölge olarak örgütün odak noktasının ifade özgürlüğü olduğunu vurguluyor.

‘Bu hak tehlike altında’

Çekiç’e göre Türkiye’de insan hakları ihlallerine maruz kalan herkese mücadele edebilmesi için ifade özgürlüğü gerekli:

“İfade özgürlüğü bütün hakları direkt etkiliyor. Evleri yıkılanların da ifade özgürlüğüne hakkı var. Kadınlar, LGBT bireyler de ifade özgürlüğü hakkını kullanmalı. İfade özgürlüğünün demokratik bir toplumun en önemli ayağı olduğunun anlaşılması gerek. Bu da gazetecilerin, muhaliflerin ve toplumun diğer bireylerinin eleştirilerine saygı duymaktan geçiyor. Siyasiler tarafından yaratılan söylem de ifade özgürlüğünü tehdit ediyor.”

Bu yüzden Çekiç, ifade özgürlüğünü korumak için en kısa zamanda bazı önlemlerin alınmasının kaçınılmaz olduğunu dile getirdi: “İfade özgürlüğü hem kanunlar hem de hükümet tarafından tehlike altında. Hükümet ve parlamento tarafından acil olarak alınması gereken önlemler var. Siyasi partilerin ulusal bir uzlaşıya vararak bu engelleri bir an önce kaldırmasını bekliyoruz. Özellikle de terörle mücadele kanunu ve Türk Ceza Kanunu’nda değişiklikler yapılmalı. İfade özgürlüğünün diğer insan hakları üzerinde bir domino etkisi var.”

‘Tasarı utanç verici’

Konuşmamızda konu Torba Yasa kapsamında çıkarılması planlanan ve internete sansür getirileceği tartışmalarına yol açan tasarıya da geldi. Çekiç, ‘interneti sansürlemenin utanç verici bir durum’ olduğunu söyledi. Ancak bunun ifade özgürlüğünün kısıtlandığı en temel alanlardan biri ve çok sık rastlanan bir yöntem olduğunu da ekledi.

Horst da Çekiç’e hak vererek Çin’de de aynı uygulamanın olduğunu hatırlattı: “Dünyadaki bütün diktatörlüklere bakın. Bu kişilerle beraber anılıp anılmak istemedikleri tamamen Türkiye’deki siyasilere kalmış bir şey.”

Çekiç, “Türkiye’nin kurucularından olduğu Avrupa Konseyi ile Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’nda internet özgürlüğüne dair çok net tanımlanmış standartlar var.

Türkiye’nin bu standartlara uyması gerek. Bu yasa taslağı interneti insanlara daha az ulaşılabilir ve daha az özgür yapacak. Bu zaten problemli bir durum” diyerek son 10 yılda ifade özgürlüğünde olumlu adımlar atıldığını da vurguladı. Ancak Çekiç, olumlu adımların olumsuz gelişmelerle örselenmemesi gerektiğine değindi:

“Kamu alanında tartışılamayan bazı tabu konular vardı, bu alanda çok fazla gelişme yaşandı. Ancak önemli olan eski tabuları yıkıyor muyuz yoksa yeni tabular mı kuruluyor?”

‘Gezi bir ilk değil’

Af Örgütü’nün Gezi eylemleriyle ilgili raporundan bahsederken Çekiç, “insan hakları ihlallerinde dairesel bir süreç izlendiğini” dile getirdi. “Hükümet, demokratik bir toplum için demokratik katılımın çok önemli bir hak olduğunun farkına varmalı. Bu hakkı hayata geçirebilmenin en önemli ayağı da ifade özgürlüğü ki bunun içinde barışçıl protesto hakkı da var. Türkiye’de kronik insan hakları ihlallerinin tekrar tekrar yaşandığına tanık oluyoruz.     Gezi ne tek, ne de ilk” diyen Çekiç, geçen yılki 1 Mayıs ve Emek Sineması eylemlerine yapılan müdahaleleri örnek olarak gösterdi.

 ‘Roboski adaleti bulmalı’

 Af Örgütü, Roboski soruşturmasıyla ilgili savcılığın verdiği takipsizlik kararının ‘endişe verici’ olduğunu açıklamıştı. Çekiç, “Türkiye’de adaletle dalga geçmek son zamanların modası oldu. Soruşturma ivedi, şeffaf, derinlikli ve bağımsız olmalı. Hele ki soruşturma kamu görevlilerini de içeriyorsa bağımsız soruşturma daha da gerekli. İki yıl geçti, ancak yargı tarafından geçerli ve tatmin eden bir adım atılmadı. Akrabalara bir çeşit tazminat verilse de mahkeme miktarı konusunda bile anlaşmaya varamadı” diyerek Roboskili ailelerin adaleti istemeye hakkı olduğunu vurguladı.

HABERE YORUM KAT
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler