Yapıcı ve kalıcı barış şart!
"Unsurları ne olursa olsun şekillenecek yeni uluslararası düzenin tüm insanlık için özgürlükçü, barışçıl konulara hizmet edecek olması önemlidir. Dünyamızın yapıcı ve kalıcı barışa ihtiyacı vardır. Bu dönemde dünya düzeninin ayrışma ve bölünme üzerine değ
"Unsurları ne olursa olsun şekillenecek yeni uluslararası düzenin tüm insanlık için özgürlükçü, barışçıl konulara hizmet edecek olması önemlidir. Dünyamızın yapıcı ve kalıcı barışa ihtiyacı vardır. Bu dönemde dünya düzeninin ayrışma ve bölünme üzerine değil birlik ve dayanışma üzerine dayalı olmasıdır.
Kendi kısa vadeli çıkarlarını kovalayan bir anlayışın 21.yy'da yeri olmamalıdır. Dayanışmaya zarar verecek her türlü girişime karşı ortak bir tavır almamız kaçınılmaz hale gelmiştir. Ortak sorunlara karşı samimi içinde hareket etme meselesi terörizmle mücadele etmede önem taşımaktadır.
Terörizm belası ırtak mücadeleyle baş edilebilir. Terörden zarar görmeyen ülkelerin terörü gizli ya da açık biçimde desteklediklerini görmek olumsuz. Terör tüm dünya ülkeleri için açık bir tehdit oluşturduğunu görüyoruz.
Terörün finansal destek bulmasını, eylemler yapmasını, parasal kaynaklar bulmasını engellemeyenler bilmelidir ki terör onlarında düzenlerinin altını oyacaktır. Aşırı milliyetçi akımları ve mali spekülatörler küreselleşmenin imkanlarını sonuna kadar kullanıyorlar. Bizler de onlar kadar bu imkanları kullanmalıyız.
Terörizme karşı etkisiz olanlar bu terörizmin kendilerini de artyık içten içe kemirmeye başladığını görmek zorundadırlar. Terör uyuşturucu kaçakçılığından kara para aklamaya kadar geniş bir yelpazede tüm dünyayı etkiliyor. Temel hak ve özgürlükler terörizmin tehdidi altındadır. Samimi ve etkin bir biçimde ortak mücadele ortaya koyamazsak sonuçlar hepimizi etkileyecek.
Teröre açık ya da gizli destek veren bazı Avrupa ülkeleri olmak üzere tüm tarafları sağduyua davet ediyorum. Terör örgütünü terör listesine atmak çözüm değil. Artık terör konusunda çifte standarttan vazgeçilmelidir.
Medya, sivil toplum kuruluşlarına da sorumluluk düşüyor. Uluslararası alanda karşımıza çıkan sorunların ana kaynağı refahın kaynağının sağlanamamış olması ve barışın korunmasında başarılı olunmaması. Başkalarının felaketlerinden kendisine çıkar sağlayan yaklaşımlar yeryüzünden silinmelidir. Sorunların kronik hale geldiğini gösteriyor bunlar.
Sorunlarımızı aşmak için uluslararası toplumun bazı temel ilkeler etrafında toparlanması lazım. Geleceğimizi tartışırken bazı değer ve ilkeleri hatırda tutmakta fayda görüyorum. Demokrasilerin gelişmesi burada önem taşıyor. Yerkürede bölgeler arasında gelir uçurumlarının giderilmesi yönünde mücadele edilmesi gerekiyor.
Bu konuda yoğun çaba sarfedilmediği görülüyor. Sorunların güç kullanmadan barışçıl yöntemlerle çözümü gerekir. Sorunların çözümünde dışarıdan dayatmalar yerine bölge ülkelerinin diyalog içinde olmasının teşvik edilmesi gerekiyor.
Gündelik olarak etkilendiğimiz uluslararası piyasaları etkileyen kriz gibi olgularun hepsi Türkiye'yi de yakından ilgilendiriyor. Türkiye AB sürecine katılma konusunda kararlılık gösterirken refahın kalıcı olması için büyük çaba sarf ediyor. Türkiye barışçıl duruşuyla, sorunların çözümlerine imzasını atmıştır. Filistin-İsrail ihtilaf içinde.
Irak'ta huzursuzluk sürerken, bölgede refah ve kalkınmayı sağlamak mümkün olmayacaktır. Türkiye olarak İspanya'yla birlikte Medeniyetler İttifakı'nı başlattık. Amacımız medeniyetler arası olumlu iletişimin kurulmasıdır. Türkiye medeniyetlerin birbirini anlaması konusunda önemli katkılar sağlamıştır. Türkiye'nin AB'ye üyeliğini desteklemeyenler anlasınlar ki bu tavırlar medeniyetlerin çatışmasından başka birşeye hizmet etmemektedir.
Çatışmayı doğurmak kolaydır. Zor olan barışı ittifakı sağlamaktır. Biz zor olanı seçtik. Şu anda kriz var. Bu krizi kendisi için çıkara dönüştürmek isteyen kurum ve ülkeler var. Bu kurum ve ülkeler bedelini ağır ödeyecektir. Burada fakir ülkeler üzerinden sömürü de olabilir. Bu süreçte de dayanışma şart. Gelişmiş ülkeler yoksulluk içinde kıvranan ülkelere ellerini uzatmalıdır. Son ekonomik krizin dünyaya önemli bir mesaj verdiğini düşünüyoruz.
Bugün bu krizi dünya en az etkiyle atlatabilir. Ama ileriki krizlerde bu kadar şanslı olmayabiliriz. Sistemi sorgulamak kaçınılmaz hale gelmiştir. Gıda ve su krizi gibi meselelere çözüm bulmak için herkesin elini taşın altına koyması gerekiyor. "