Zirve Yayınevi davasında Hurşit Tolon konuştu
Zirve Yayınevi'nde biri Alman uyruklu 3 kişinin boğazları kesilerek öldürülmesine ilişkin davanın 107. duruşmasına katılan Hurşit Tolon, "Onca zulme ve haksızlığa rağmen varlığım Türk varlığına armağan olsun" dedi. Zirve Yayınevi Davası'nın 107. duruşması
Zirve Yayınevi'nde biri Alman uyruklu 3 kişinin boğazları kesilerek öldürülmesine ilişkin davanın 107. duruşmasına katılan Hurşit Tolon, "Onca zulme ve haksızlığa rağmen varlığım Türk varlığına armağan olsun" dedi.
Zirve Yayınevi Davası'nın 107. duruşması Malatya 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Duruşmaya tutuksuz yargılanan Emre Günaydın, Salih Gürler, Abuzer Yıldırım polis araçlarıyla getirildi. Duruşmaya sanıklar Ruhi Abat, emekli Albay Mehmet Ülger, Haydar Yeşil, Mehmet Çolak, Levent Ercan Gelegen, Murat Göktürk, Abdullah Atılgan'da katıldı. Tutuksuz sanıklar Cuma Özdemir Darende Adliyesi'nden, Hamit Çeker ise Elbistan Adliyesi'nden SEGBİS sistemiyle duruşmaya dahil edildi. Esas hakkında savunmalarını bir önceki duruşmalarda veren Hüseyin Yelki, Adil Akçay ve Adem Gedik ise duruşmaya katılmadı. Mahkeme başkanı Vedat Koç, dava dosyası için yeni bir savcının görevlendirildiğini ancak savcının izinli olmasından dolayı geçici bir savcının görevlendirildiğini belirtti. Duruşmaya katılan maktulün annesi Hatice Yüksel, Emre Günaydın'ın avukatı olan Niyazi Tokmak'ı duruşma salonunda görünce tepki gösterdi. Polis memuru, Yüksel'in ağzını kapatarak sakinleşmesini istedi ve dışarı çıkardı.
TOLON: "BU ÖÇ ALMA KAMPANYASIDIR"
Mahkeme heyeti ilk olarak emekli orgeneral Hurşit Tolon'un esas hakkındaki savunmasını dinledi. Tolon, konuşmasına son günlerde yaşanan terör saldırılarına değinerek başladı. Hurşit Tolon, "Son 2 gündür ülkemiz ve ulusal birliğimiz için canlarını feda eden 31 vatan evladını rahmet anıyorum. Yaralılara ise acil şifalar diliyorum. Öncelikle bu menfur cinayette hayatını kaybeden 3 masum insana rahmet diliyorum. Bu iğrenç katliamın öncesi ve sonrasıyla ilgili en küçük ilgim ve alakam yok, olamaz. TÜSHAD, adli örgütün kurulmasından veya böyle bir oluşumun varlığından bile bilgim bile yok. Gerçeklerin er ya da geç ortaya çıkma gibi bir huyu vardır.
Sadece tedarik edilmiş, bir menfur ve müfterinin akıl almaz senaryosuna itibar edilmemeli. Yargılamanın ulaştığı bu aşamada somut belgelerle ayrıntılı bir savunma yapmayacağım. Dinlenen takınlar ve dosyaya gelen belgeler zaten böyle bir suçu işlemediği ortaya koyuyor. Çünkü gerçek inkar edilemez bir şekilde ortadadır. Son kullanma tarihini doldurmuş bir sahte mütalaa, dosyada mevcut. Hukuk eğitimini alanlar "Bir yerde yalan söyleyen her yerde yalan söyler" gerçeğini unutmamalıdır. Türk Silahlı Kuvvetleri'nden atılmış, iftiracı bir şahsın maddi hiç bir gerçeği olmayan, canını ülkesine ve milletine adamış Türk Silahlı Kuvvetleri'nde önemli görevler yapmış şahsımı bu cinayeti işlemiştir gibi göstermiştir.
Aslına Türk Silahlı Kuvvetleri'ni hedef göstermişlerdir ve bu öç alma kampanyasıdır. Yüce önderimiz Mustafa Kemal Atatürk, 95 yıl önce Afyonkarahisar'da subaylarına hitaben, "Orduyu imha etmek için subaylarını aşağılamak lazımdır" demiştir.
Yaşanılanlar günümüzde de bu sözün geçerliliğini korunduğunu ortaya koymaktadır. Onca zulme ve haksızlığa rağmen varlığım Türk varlığına armağan olsun. Ben bu uğurda ömrümü verdim ve vermeye hazırım. Tüm bu asılsız iftiralardan dolayı hakkımda beraat kararın verilmesini ve iftiracı İlker Çınar hakkında suç duyurusunda bulunulmasını arz ederim" diye konuştu.
Tolun'un avukatı İlkay Sezer, esas hakkındaki savunmalarını yazılı olarak vereceklerini ifade etti.
Esas hakkındaki savunmasını yapan bir diğer isim eylem sanıklarından tutuksuz sanık Cuma Özdemir oldu. Özdemir, "Malatya'ya dershaneye gitmek için geldim ve en büyük hedefim okuyup memur olmaktı. Daha sonra Hamit ve Salih ile tanıştım, onlarda çok çalışkanlardı ta ki Emre Günaydın gelene kadar. Emre abisinin ve babasının mafya olduğunu anlatıyordu bizler de ondan korkmaya başladık. Yurdun sigara içme odasında misyonerlik ve kiliselerden bahsediyordu, ben bu konuda hiç bir şey bilmiyorum. Bir insanın evi Malatya'dayken neden yurtta kalıyordu bunu da anlamış değilim.
Emre, köyden gelen ve her şeye inanan beni tercih etti. Kendi rızamla hiç bir zaman Emre'nin yanına gitmezdim, kendisi her zaman beni çağırırdı, gitmezsek tehdit ederdi. Şahsıma ait telefonu sattı. Olay yerini cinayetin olduğu gün gördüm, oradayken dışarı çıkmak istedim ancak kapı kilitliydi.Emre sadece içerideki belgeleri alacağını söyledi, olay anında şaşkınlık içinde pencere kenarında bekledim. Herhangi bir terör örtügünü üye değilim, sadece dershaneye gitmek için Malatya'ya geldim. 7 yıl cezaevinde yattım, üniversiteyi kazandım. Okuldaki başarımdan dolayı okul idaresi tarafından ödüllerildim. Bu olayda albaylar, subaylar, öğretim görelileri "Bana kumpas kuruldu" diyor. Onlara iftira atılmışken Cuma Özdemir ne yapsın?Hayatımın en güzel günlerini cezaevinde geçirdim. Tek pişmanlığım keşke köyümde çoban olsaydım da okuma için Malatya'ya gelmeseydim, keşke Emre Günaydın'ın tanımasaydım" sözlerini kaydetti.
Duruşmaya Elbistan Adliyesi'nden katılan Hamit Çeker, savunmasını yazılı olarak verdiğini ve sözlü savunma yapmak istemediğini söyledi.
Mahkeme heyeti duruşmaya ara verdi. Tolon'un, öğlenden sonra görülecek duruşmaya katılmayacağı ve Ankara'ya gideceği öğrenildi.