Dündar Star Haberde başlıyor

Uğur Dündar, "Toplumun gerçekleri öğrenme hakkı neyi gerektiriyorsa,evrensel gazetecilik ilkeleri nasıl davranmamızı gerektiriyorsa ve içinde bulunduğum kurumun yayın ilkeleri neyi öngörüyorsa, biz o doğrultularda haber yapacağız. Star Haber'de benimle bi

Dündar Star Haberde başlıyor

Uğur Dündar, "Toplumun gerçekleri öğrenme hakkı neyi gerektiriyorsa,evrensel gazetecilik ilkeleri nasıl davranmamızı gerektiriyorsa ve içinde bulunduğum kurumun yayın ilkeleri neyi öngörüyorsa, biz o doğrultularda haber yapacağız. Star Haber'de benimle birlikte yeni bir dönem başlayacak.Biz burada saygın bir reyting amaçlıyoruz" dedi.

Araştırmacı gazeteci Uğur Dündar, bu akşamdan itibaren anchorman olarak seyircisinin karşısına çıkacak. Öncelikli olarak hayırlı olsun diyoruz...

- Teşekkürler. Soruşturmacı gazeteciliğimiz her zaman devam edecek...

Ana haberleri sunma fikrinin nasıl ortaya çıktığını öğrenebilir miyiz?

- Biliyorsunuz "Arena"yı, soruşturmacı gazetecilik örneğinin en başarılı yayınları olarak yıllarca ekrana getirdim. Uluslararası ödüller aldım, ülkemde sayısız ödül kazandım. Gündem yarattık, hükümetleri sarstık. Fakat son zamanlarda televizyonların yayıncılık anlayışından dolayı bu tür programlar gecenin çok geç saatlerinde ekrana gelir oldu. Bu bir ticari zorunluluk gördüğüm kadarıyla. Hiçbir zaman reyting sıkıntısı çekmedik ama gecenin artık çok ilerlemiş bir saatinde büyük emeklerle hazırladığımız, hayatımızı tehlikeye atarak ortaya çıkardığımız bir haber programını kaç kişi, ne kadar dikkatle seyredebilir ki? Bu, emeğimizin karşılığını alamadığımız gibi bir izlenime kapılmamıza neden oldu. Tam bu sırada bana Star Ana Haber'in başına geçmem teklif edildi. "Arena"nın geç saatte yayınlanmasının verdiği mutsuzlukla, yeni bir alan, yeni bir heyecan olacağını düşünerek bu teklifi kabul ettim. Tabii burada birlikte çalışacağınız insanlar da çok önemli. Ben de "Türkiye'de en çok okunan, benim de hayranlıkla okuduğum yazarlardan Yılmaz Özdil benimle birlikte bu meşakkatli maratona çıkarsa, seve seve üstlenirim" dedim. Yılmaz Özdil'le konuştuk. O da, "Ağabey, ben seninle her türlü yolculuğa varım" dedi. Ona çok müteşekkirim bu zahmete katlandığı ve beni ödüllendirdiği için. Ve yola çıktık.

Ana haberleri sunmanız için başka kanaldan teklif aldığınız gündeme gelmişti. Bu doğru mu?

- Evet, aldım. İsteseydim çok farklı şeyler olabilirdi. Bir başka kanala giderdim, milyonlarca dolar alabilirdim. Ama gelen teklifi teşekkür ederek geri çevirdim. Paranın "p"sini dahi konuşmadım. Çünkü ben Doğan Ailesine ve Doğan Medya Grubu'na gönülden bağlı birisiyim.

Başka kanalın teklifi olan milyon doları geri çevirdiniz. Peki Uğur Bey, Star Ana Haber'i sunmanız için size ne kadar para teklif edildi?

- Benim Aydın Bey'e (Doğan) gidip de "Ben sizden ayrılıyorum" diyebileceğim hiçbir mazeretim yok. Bu olmadıktan sonra ne konuşacağım ki? Ayrıca, bu görev için de ekstra hiçbir para talebinde bulunmadım. Ben hayatımda hiç kimseyle para pazarlığı yapmadım Sema Hanım. Para konuşulmaya başlandığında yüzüm kızarır benim. Çok sıra dışı bir modelim. Bunu bazıları saflık olarak değerlendirebilir ama benim ölçüm, ailemin ve çocuklarımın namerde muhtaç olmayacakları bir yaşam standardını ve birikimi tutturmalarıdır. Bunun ötesi bana göre servet avcılığına giriyor ki, sıkıntı yaratır insanda. Düşünün, ben 35 milyon dolar almışım ve onunla bir villa almışım. Bu, beni Sabancı ailesinin ya da Koç ailesinin bir ferdi yapmaz, sınıf atlatmaz bana o para. Huzur içinde çalıştığım, bana sevgi ve saygı gösterilen bir kurumdan neden ayrılayım? Benim kaygılarım çok başka.

Nedir kaygınız?

- Çizgimden ödün vermeyeyim, dik duruşumu devam ettireyim, halkın benden beklediği doğru, dürüst, ilkeli haberciliği yapayım. Toplumun gerçekleri öğrenme hakkına hizmetle görevli olan bir insanın, görevini yerine kusursuz getirme çabasından başka bir şey değil yaptığım. Tek kaygım bu yönde.

Şöhret ve para, ister istemez insanı büyülü bir dünyanın içine sokabiliyor. Siz de çok genç yaşta şöhret oldunuz, çok ünlü bir haberci oldunuz ama dediğiniz gibi kendinizi korumayı başardınız. Sansasyonel bir özel hayatınız hiç olmadı mesela...

- Bekarken de hiç skandallara, sansasyonel haberlere konu olmadım. Ben TRT'ye girdiğim ilk yıllardan itibaren doldurduğum harcırahların makbuzlarını, yurtdışında kaldığım otellere ödediğim paraların faturalarını bile saklarım. Hálá çatıda bir yığın, toz toprak içinde, belki hayatım boyunca bana hiç lazım olmayacak belgeler saklıdır. Günün birinde biri bir şey söylerse, "Al kardeşim, bunun belgesi budur" diye karşısına çıkabilmenin rahatlığını yaşayayım düşüncesiyle biriktirdim bunları. Artık öyle bir dünyada yaşıyoruz ki, şeffaf olmaktan, dürüst olmaktan başka hiçbir seçeneğiniz yok. Ben duvara yatak resmi çizerim, karşısına geçer mışıl mışıl uyurum. Kendi kişisel hayatımın hesabını verebilmek açısından.

Gençler dürüst olmanın bu piyasada çok da kárlı bir şey olmadığını düşünüyor oysa...

- Tamam, dediğinizde haklısınız ama bir piyasanın değer yargısı var, bir de sizin aynaya karşı verdiğiniz hesap var. Benim hesabım aynaya karşı. Ben o aynada gördüğüm resme hiçbir zaman tükürmek gibi bir duyguyu yaşamadım, Allah da yaşatmasın. Çocuklarıma da hep bunu söylüyorum. Benim çocuklarıma bırakacağım en büyük miras, Hürriyet gazetesinin Engin Civan'ın rüşvet hesabını bulduğum zaman beni 9 sütuna manşet yapması ve "Bravo gazeteci" demesidir. Bundan daha büyük bir miras bırakabilir mi bir baba çocuklarına? Bu mesleği yapan bir insan için bence en değerli miras odur. Çok şükür onu yaşadım ve çocuklarıma da o keyfi yaşatabilmenin iç huzuru içindeyim. Açıkçası Ertuğrul Özkök bana, çocuklarıma bırakabileceğim en değerli mirası o başlığı atarak vermiştir.

Gelelim haberlere... Star Haber'in halkın istekleri doğrultusunda hazırlanacağını söylediniz. Bunu biraz açabilir miyiz?

- Toplumun gerçekleri öğrenme hakkı neyi gerektiriyorsa, evrensel gazetecilik ilkeleri nasıl davranmamızı gerektiriyorsa ve içinde bulunduğum kurumun yayın ilkeleri neyi öngörüyorsa, biz o doğrultularda haber yapacağız. Dolayısıyla evrensel gazetecilik kalıplarına oturtabileceğiniz her haber, bizim ekranımızda yer alacaktır. Ama önyargısız, ama dürüst, ama cesur yaklaşımlar halinde... Star Haber'de bu ekiple birlikte yeni bir dönem başlayacak. Biz burada saygın bir reyting amaçlıyoruz. Hem de televizyonun belini doğrultabileceği bir saat dilimini başarıyla, saygınlıkla doldurmak istiyoruz. Toplum, Türkiye'nin yaşadığı sorunlar, coğrafyamızdaki gelişmeler, dünyada olup bitenlerle ilgili neyi öğrenmek istiyorsa, biz de toplumun ve dünyanın nabzını tutarak o doğrultuda habercilik yapacağız. İlkemiz bu.

Peki, sizin yönetiminizdeki Star Haber'in magazin haberciliği nasıl olacak?

- Bizim gibi sorunlarla boğuşan ülkelerde ana haber bültenleri seyirciyi geren, zaman zaman acılar içinde bırakan, karamsarlık veren haberleri ve olguları içerir. Dolayısıyla biz seyirciye veda ederken gergin bir suratla değil de onları gülümseterek ekrandan ayrılmak isteriz. Son haber gülümseterek veda etmemizi sağlamalı. İşte magazin burada gerekli...

Şimdi karşınızda da kuvvetli rakipleriniz var. Ali Kırca, Mehmet Barlas ve Mehmet Ali Birand... Anlaşılan o ki, bu dörtlü arasında kıyasıya bir rekabet yaşanacak ve haberciliğe enerji gelecek...

- Ben şuna inanıyorum, hiçbir şöhret haksız değildir. Her başarının ardında mutlaka öğrenilmesi gereken öyküler vardır. Ben sadece adını saydığınız anchorman'lerle ilgili değil, şu anda gündeme getirilmeyen ama ulusal yayın yapan bütün haber merkezlerinde çalışan arkadaşlarımın emeklerine çok saygı duyuyorum. Üç kişinin adını verip, isimsiz kahramanları anmamak onların emeklerine büyük saygısızlık olur. Biz medeni ve kaliteli bir yarışın içerisinde olacağız.

Star Haber'in sizinle birlikte sloganı da değişti: En güvenilir kim? Çok iddialı bir slogan...

- Bizim değil halkın bulduğu bir slogan bu. Bütün kamuoyu yoklamalarında bu sonuç çıkıyor.

Hayatım boyunca göğsüme firma ismi yazdırmadım

Ben meslek hayatım boyunca, hiçbir giysi sponsorunun ismini göğsüme yazdırmadım. Bunu "insanın iki metre beze gazetecilik özgürlüğünü satması ya da kiralaması" olarak değerlendiriyorum. Ve şu noktadan yola çıkarak söylüyorum; patronlar bize başkalarından çok farklı para veriyorlar. Niçin veriyorlar? Ekrana çıkıyoruz, bir risk üstleniyoruz, bir temsil görevimiz var ve hiçbir ekonomik sıkıntımız olmasın, bağımsızlığımızı koruyalım diye veriyorlar. Ben bütün takımlarımı hep kendim alırım. Bastırırım parasını, kravatımı da, gömleğimi de, ceketimi de, pantolonumu da, ayakkabımı da kendim alırım. Hayatım boyunca yazdırmadım göğsüme bir firma ismi, yazdırmayacağım da...

HABERE YORUM KAT
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler