Medyada çıplak kız tartışması
Doğum gününde Göztepe sahilinde alkol aldıktan sonra çırılçıplak soyunup denize giren İzmirli kızı bu kez Ertuğrul Özkök yazdı. Gazetelerin bu fotoğrafları basması özel hayata müdahele mi, değil mi?..Çırılçıplak kızın özel hayatıÖNÜMDE gazeteciler açısınd
Doğum gününde Göztepe sahilinde alkol aldıktan sonra çırılçıplak soyunup denize giren İzmirli kızı bu kez Ertuğrul Özkök yazdı. Gazetelerin bu fotoğrafları basması özel hayata müdahele mi, değil mi?..
Çırılçıplak kızın özel hayatı
ÖNÜMDE gazeteciler açısından çok ilginç sayılabilecek bir "tartışma konusu" duruyor.
Gazetecilik okulları ve hukuk fakülteleri de bu tartışmaya katılmalı diye düşünüyorum.
Olay şu:
Bundan bir süre önce Hürriyet dahil bazı gazetelerde İzmir mahreçli bir fotoğraf yayınlandı.
Bir genç kız, şehrin işlek caddelerinden birinde çırılçıplak soyunuyor ve denize girmek istiyor.
Gazeteciler de bunu fotoğraflıyor.
Bu konuda Doğan Yayın Konseyi'ne ve Basın Konseyi'ne çok sayıda başvuru olmuş.
Bu fotoğrafın yayınlanıp yayınlanmaması tartışılabilir.
Ama Basın Konseyi'ne yapılan başvurunun gerekçesi çok dikkatimi çekti.
Başvuruyu yapanlar, konseyin şu maddesini öne sürerek kınama istiyorlar:
"Kişilerin özel yaşamı, kamu çıkarlarının gerektirdiği durumlar dışında yayın konusu yapılamaz."
* * *
Tartışmamız gereken konu şu:
Bir kişinin kamuya açık bir yerde çırılçıplak soyunması, onun "özel hayatına" mı girer?
Bu fotoğraf genç kızın evinde, hatta bahçesinde çekilse bunun cevabı çok kolay.
Orası, kişinin özel mekánıdır ve orada fotoğraflanması "özel hayata müdahale" olarak kabul edilebilir.
Ama olay İzmir'in Göztepe Semti'nde, sahil yolu üzerinde bir yerde geçiyor.
İzmir'de o saatlerde hayat durmaz.
Yürüyüş yapanlar, deniz kenarında oturanlar var.
Ayrıca, hemen karşı taraf, balkonları, pencereleri deniz tarafına bakan apartmanlarla dolu.
Böylesine ayan beyan kamusal alan sayılan bir yerde çırılçıplak soyunmak, "özel hayat" kapsamında değerlendirilebilecek bir eylem midir?
Bu soruya benim kesin bir cevabım yok.
Ama Türk Ceza Kanunu'nun 225'inci maddesi var.
Bu eylemi 6 aydan 1 yıla kadar hapis öngören bir suç olarak kabul ediyor.
Bir genç kızın sokakta çırılçıplak soyunması, "normal" sayılacak sınırlar içinde bir hareket değildir.
"Kime ne" diyebilirsiniz.
Başkaları da çıkıp, "Böyle bir hareket bizi çok rahatsız etti" diyebilir.
* * *
Ayrıca bildiğimiz bir şey var.
Böyle bir hareket dünyanın neresinde yapılırsa yapılsın, polisin müdahalesini gerektiriyor.
Yani yapılan hareket bu yanıyla "kamusal nitelikte".
Ayrıca bazı canlı spor karşılaşmalarında sık sık gördüğümüz sahneler var.
Bazı kişiler, karşılaşmalar sırasında çırılçıplak soyunarak sahaya fırlıyor ve her defasında kameralar bu hareketi takip ediyor.
Güvenlik görevlileri de bu kişiyi sahanın dışına çıkarıyor.
Dünyanın en rahat ve en liberal ülkelerinde bile çırılçıplak sokağa çıkmak, polisin müdahalesi için neden sayılıyor.
Şimdi böyle bir hareketi "özel hayatını ilgilendirir" gerekçesiyle görmezden gelebilir miyiz?
Dediğim gibi, biz öyle görsek de Ceza Kanunu görmüyor.
* * *
Sonuç olarak bazı okurlarımız bu fotoğrafın yayınlanmasını, genç bir kızın "teşhir edilmesi" olarak görebilir.
Ama başka bazı okurlarımız da, yapılan hareketin sergilenmesinin caydırıcı bir etkisi olabileceğini düşünebilir.
Bunlar kişiye göre değişebilecek şeylerdir.
Fotoğrafın yayınlanıp yayınlanmaması da editörleri ilgilendirecek bir konudur.
Bir editör yayınlamaya değer bulmaz, bir başkası bulabilir.
Dünya basınında her ikisinin örneklerini de bulmak mümkündür.
Yani bu bir gazetecilik suçu değil, tercihidir.
Ama şu gerekçeyi kabul edebilecek bir hukukçu veya editör bulabileceğinizi sanmıyorum.
"Bu hareket, kişinin özel hayatıdır."
Şehrin orta yerinde çırılçıplak soyunan kadın veya erkeğin hareketini "özel hayat" olarak kabul etmek; benim gibi bir "laissez faire, laissez passer"ci (bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler) için bile kolay değil.