Medyada kılıçlar çekildi
Grubumuz son dönemde Doğan Medyası'nın düzenli saldırılarına hedef oluyor. Aldıkları talimatla koşa koşa Petrol Ofisi brifingi alıp "vergi pompası"nı savunan, emir ve baskı sonucu, gazetecileri hapse götüren patron siparişi kanunları dahi iki yıl boyunca
Yayınlanma:
Grubumuz son dönemde Doğan Medyası'nın düzenli saldırılarına hedef oluyor.
Aldıkları talimatla koşa koşa Petrol Ofisi brifingi alıp "vergi pompası"nı savunan, emir ve baskı sonucu, gazetecileri hapse götüren patron siparişi kanunları dahi iki yıl boyunca eleştiremeyen yazarlar, çizerler, tetikçiler, bugün aldıkları talimatla SABAH'a saldırıyorlar.
SABAH'ın sahibinin kim olduğunun birincil önemi yok aslında. Dinç Bilgin'i sindirip SABAH'ı yutmak istedikleri, içeriden vurup batırmaya soyundukları da oldu. Ciner döneminde de yaptılar bunu, TMSF döneminde de...
Onlar kamu denetimi yapmak değil, rakibi öldürmek istiyor.
Şükür ki, biz de bir medya grubuyuz ve kendimizi savunma olanağına sahibiz.
Yoksa rahmetli Erdal İnönü gibi, Türkiye'nin kocaman bir bankası gibi, geçmişin çok bakanı gibi, sektördeki rakipleri gibi, gazete bayileri, kimi reklam verenler gibi, bu medya terörüne teslim olup onların dümen suyuna girerdik.
Türkiye'de iş yapan, reklam veren, olup bitenden haberdar olmak isteyenler yatıp kalkıp dua etsin bu ülkede SABAH var ve Doğan Grubu'ndan bağımsız olarak var.
Yoksa ellerinde şirket kalmazdı, hak kalmazdı, bilgi kalmazdı, ufuk kalmazdı, demokrasi ve cumhuriyet kalmazdı.
Milli Piyango da benim olsun, maç nakli de benim olsun, Petrol Ofisi de benim olsun, Hilton arazisinde gökdelen de benim olsun, tüm imarlar benim olsun, Vatan da benim olsun diye doyup tükenmek bilmeyen bir hırs hepsini ayakları altına alır, karakter suikastıyla yerle bir ederdi.
Doğan Grubu'nun öfkesi buradan kaynaklanıyor.
Sonsuz hırslarının önünde SABAH'ın büyük bir engel olarak durduğunu görüyorlar.
Sabıka dosyalarının kalınlığının farkındalar.
Pijamayla başbakan karşılama dönemlerinin bitmesinin, bakan atayıp, telefonda karton fabrikası takibi yapma lüksünün, Başbakanlık ve Meclis kulislerinde sipariş kanun, döviz tüyosu, ihale kovalama imtiyazının sona ermesinin öfkesini yaşıyorlar.
Laiklik falan dertleri palavra, tek dertleri var daha çok para, daha çok para. O yüzden sansür de yaparlar, saldırı da. Yazar da kovarlar, tek kalemden çıkma yazı da yazarlar.
Petrol Ofisi'ni alırken finansmanı kamu bankalarından sağlayanlar, işe ortak girdiği bankanın parasını kullananlar, sonra kalkıp kamu bankalarından sorumlu adamı Petrol Ofisi'nin başına oturtanlar şimdi utanmadan hesap sorma hakkını kendisinde görüyor.
Alman başbakanlar, Rus liderler, Bulgar hükümetler gölgesinde iş bağlayanlar, yabancı ortak edinenler şimdi utanmadan hesap sorma hakkını kendinde görüyor.
Yazdıklarımızdan korkmuşlar.
Korkmakta haklılar, çünkü sabıka dosyaları kabarık.
Sirkeci'den İkitelli'ye, Bonn'a ve Berlin'e uzanan yollarda neler yaptıklarını biliyoruz. Korkarlar ama utanmazlar çünkü o duyguyu çoktan yitirmişlerdir onlar. Saldırılarına boyun eğmeyeceğiz.
Onlar adına tetik çekenlerin şimdi nerelerde olduklarını bildiğimizden, bugünkü tetikçilerinin akibetini şimdiden görüyoruz.
SABAH, Türkiye'de çok sesliliğin, basında rekabetin, reklam verenin güvencesidir.
Doğan Medyası'nın haksız saldırılarına hedef olanların sığınacağı kale burasıdır.
Dün de böyle oldu, bugün de öyle, yarın da böyle olacak.
Korkun bizden çünkü gerçekleri yazmaya devam edeceğiz
Aldıkları talimatla koşa koşa Petrol Ofisi brifingi alıp "vergi pompası"nı savunan, emir ve baskı sonucu, gazetecileri hapse götüren patron siparişi kanunları dahi iki yıl boyunca eleştiremeyen yazarlar, çizerler, tetikçiler, bugün aldıkları talimatla SABAH'a saldırıyorlar.
SABAH'ın sahibinin kim olduğunun birincil önemi yok aslında. Dinç Bilgin'i sindirip SABAH'ı yutmak istedikleri, içeriden vurup batırmaya soyundukları da oldu. Ciner döneminde de yaptılar bunu, TMSF döneminde de...
Onlar kamu denetimi yapmak değil, rakibi öldürmek istiyor.
Şükür ki, biz de bir medya grubuyuz ve kendimizi savunma olanağına sahibiz.
Yoksa rahmetli Erdal İnönü gibi, Türkiye'nin kocaman bir bankası gibi, geçmişin çok bakanı gibi, sektördeki rakipleri gibi, gazete bayileri, kimi reklam verenler gibi, bu medya terörüne teslim olup onların dümen suyuna girerdik.
Türkiye'de iş yapan, reklam veren, olup bitenden haberdar olmak isteyenler yatıp kalkıp dua etsin bu ülkede SABAH var ve Doğan Grubu'ndan bağımsız olarak var.
Yoksa ellerinde şirket kalmazdı, hak kalmazdı, bilgi kalmazdı, ufuk kalmazdı, demokrasi ve cumhuriyet kalmazdı.
Milli Piyango da benim olsun, maç nakli de benim olsun, Petrol Ofisi de benim olsun, Hilton arazisinde gökdelen de benim olsun, tüm imarlar benim olsun, Vatan da benim olsun diye doyup tükenmek bilmeyen bir hırs hepsini ayakları altına alır, karakter suikastıyla yerle bir ederdi.
Doğan Grubu'nun öfkesi buradan kaynaklanıyor.
Sonsuz hırslarının önünde SABAH'ın büyük bir engel olarak durduğunu görüyorlar.
Sabıka dosyalarının kalınlığının farkındalar.
Pijamayla başbakan karşılama dönemlerinin bitmesinin, bakan atayıp, telefonda karton fabrikası takibi yapma lüksünün, Başbakanlık ve Meclis kulislerinde sipariş kanun, döviz tüyosu, ihale kovalama imtiyazının sona ermesinin öfkesini yaşıyorlar.
Laiklik falan dertleri palavra, tek dertleri var daha çok para, daha çok para. O yüzden sansür de yaparlar, saldırı da. Yazar da kovarlar, tek kalemden çıkma yazı da yazarlar.
Petrol Ofisi'ni alırken finansmanı kamu bankalarından sağlayanlar, işe ortak girdiği bankanın parasını kullananlar, sonra kalkıp kamu bankalarından sorumlu adamı Petrol Ofisi'nin başına oturtanlar şimdi utanmadan hesap sorma hakkını kendisinde görüyor.
Alman başbakanlar, Rus liderler, Bulgar hükümetler gölgesinde iş bağlayanlar, yabancı ortak edinenler şimdi utanmadan hesap sorma hakkını kendinde görüyor.
Yazdıklarımızdan korkmuşlar.
Korkmakta haklılar, çünkü sabıka dosyaları kabarık.
Sirkeci'den İkitelli'ye, Bonn'a ve Berlin'e uzanan yollarda neler yaptıklarını biliyoruz. Korkarlar ama utanmazlar çünkü o duyguyu çoktan yitirmişlerdir onlar. Saldırılarına boyun eğmeyeceğiz.
Onlar adına tetik çekenlerin şimdi nerelerde olduklarını bildiğimizden, bugünkü tetikçilerinin akibetini şimdiden görüyoruz.
SABAH, Türkiye'de çok sesliliğin, basında rekabetin, reklam verenin güvencesidir.
Doğan Medyası'nın haksız saldırılarına hedef olanların sığınacağı kale burasıdır.
Dün de böyle oldu, bugün de öyle, yarın da böyle olacak.
Korkun bizden çünkü gerçekleri yazmaya devam edeceğiz
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.