Paran varsa tedavi var, yoksa öl

Trabzon Eczacı Odası Başkanı Sabih Tekin Çağlar, hasta ile eczacıyı karşı karşıya getiren sistemi tüm detayları ile anlattı.Yaklaşık 1 ay önce yapılan seçimle Başkan Seçilen Çağlar, kendilerinin eski yönetimin alternatifi olmadıklarını belirterek, eski yö

Paran varsa tedavi var, yoksa öl

Trabzon Eczacı Odası Başkanı Sabih Tekin Çağlar, hasta ile eczacıyı karşı karşıya getiren sistemi tüm detayları ile anlattı.

Yaklaşık 1 ay önce yapılan seçimle Başkan Seçilen Çağlar, kendilerinin eski yönetimin alternatifi olmadıklarını belirterek, eski yönetimdeki arkadaşları ile bir arada olduğunu, oda olarak bir sıkıntılarının olmadığını dile getirdi.

 

Geçen yönetimin yapamadığı ve sizin yapmak istedikleriniz var mı?

Başkan Çağlar, “Eksik yapılan işler ar gibi bir değerlendirmemiz yok. Daha çok eczacılarla sık ilişkiler kurmak niyetindeyiz” ifadelerini kullandı. Artvin, Rize, Gümüşhane'nin Trabzon Eczacı Odasına bağlı olduğunu belirten Çağlar; “Seçimden sonra bu illerin Valileri, defterdarları, SGK İl Müdürleri, Sağlık Müdürlerine gittik. Onlara öneri getirmek yerine öneri almayı tercih ettik ve sadece “Siz oda olsanız neler yapmayı planlardınız” şeklinde sorular yönelttik. Buradan çıkardığımız sonuçlarla yola çıktık” dedi.

 

3 İlin size bağlı olması ne gibi sorunlar ortaya çıkarıyor?

Bir yerde eczacı odası kurulması için 150 eczacının odaya kayıtlı olması gerekiyor. İl Merkezinde 150 eczacı yoksa en yakın ile bağlanırlar. Bağlı olduğumuz 3 il ile sorunumuz olduğu söylenemez ama arada mesafe olması zaman zaman sorun olabilir. Ama bağlı olduğumuz iller çok duyarlı toplantı olduğunda toplanıp gelebiliyorlar” şeklinde konuştu.

 

Trabzon'da eczacılık sektöründe ne gibi sorunlar yaşanıyor?

Trabzon'da özel olarak yaşanan bir sorun yok. Eczacılık mesleği son yıllarda uygulanan eczacılık dönüşüm politikalarında tüm sağlık bileşenleri gibi eczacılarda sorumluluk altında. İlaçta AKP hükümetinin yaptığı doğru şeyler var. KDV'nin %18'den %8'e indirilmesi çok ciddi bir çalışmadır. Biz istiyoruz ki bu oran % 0'a indirilsin. Çünkü kamudan vergi alınması doğru değil. SGK Hastanelerinin, eczanelerin  kapatılması çok doğru bir yaklaşımdı. Çünkü SGK hastanelerindeki en büyük sorun kuyruklardı. Önceden saatlerce bekliyorlardı. Şimdi reçetesini yazdıran herkes eczaneden ilacını alabiliyor. Bunlar sağlıkta dönüşümün düzgün tarafları idi. Aslında bunlar dönüşüm değil de AKP'nin politikalarıydı. Ama doğru başlayan işler yanlışlara doru ilerliyor.

 

TRABZON'DA BRANŞLAŞMA KÖTÜ OLDU

Trabzon'da yaşanılacak olan en büyük sıkıntı, Branşlaşma adı altında yapılan yeni yapılanmadır. Trabzon'daki bütün kardiyologlar Ahi Evren Kalp Hastanesinde toplanmaktadır. Kardiyolog bulmak istiyorsanız, ya Ahi Evren Hastanesine ya da Üniversiteye gitmek zorundasınız veya özel hastaneye gitmek zorundasınız. Örneğin bir trafik kazası hastası Numune hastanesine geliyorsa ve kardiyologa ihtiyaç varsa o hastanede hekim yoktur. Ahi Evren'den hekim gelecektir ya da Ahi Evren'e sevk edilecektir. Dolayısıyla bu sıkıntılar çok başımızı ağrıtacağa benziyor.

 

 

HASTADAN KATKI PAYI ALINIYOR

Muayenede yapılan Katkı payı uygulaması halka sıkıntı gösterse de bizim daha ciddi sorunlarımız var. Bu sorun halkla ilişkilendirildiği için bizi çok fazla ilgilendiriyor. 1 Ekim'de yapılan uygulamalar ile her yerde muayene artık ücretli oldu. Sağlık Ocaklarına ve Aile hekimliğine gidip yazdırdığınız reçete başına 2 TL ödeme yapılacak. Çalışanı, işçisi, işsizi diye bir ayrım yok. Dünyanın hiçbir yerinde böyle kötü bir uygulama yoktur. 1.basamak sağlık hizmetlerinden faydalanın diyorlar. 1. Basamak sağlık hizmeti demek; mecburiyettir, ihtiyaçtır. Sağlık Ocaklarında muayene 2 TL, Devlet Hastanesinde muayene ücreti 8 TL, Özel Hastanesinde ise 15 TL'ye çıkarıldı. Bu konuda herkes dava açtı. Hükümette şunu biliyor, bu dava iptal edilir diye. Tutmuşlar bir 1 Ocak'tan 1 Ekim'e kadar olan 10 aylık ne kadar birikmiş muayene ücreti varsa onu tahsil ediyorlar. Bizi bu şekilde hasta ile boğaz boğaza getiriyorlar. Hasta bu sefer eczacıya diyor ki ben size neden ücret ödeyeyim, ben hekime muayene oldum diyor. İlaç parasını aldınız, katkı payını aldınız itirazım yok, ancak ben hekime muayene oldum neden size para ödeyeyim. Biz kullandığımız sistemi anlatıyoruz vatandaşa. Daha sonra da bu parayı eczacıların almadığını anlatacağız. Vatandaş şunu bilmeli biz bu işte sadece taşımacılık yapıyoruz ve bundan da hoşnut değiliz.

 

 

HÜKÜMET ASIL GÖREVİMİZİ UNUTTURDU

Biz vatandaşla boğaz boğaza kalmaktan asıl görevimiz olan hastaya sağlık danışmanlığı görevimizi yapamıyoruz. Sistem eczacıların üzerine yürüyor. Peki devlet bu katılım payını almak üzere hastanelere neden görevli koymuyor, çünkü devletin buna veznedarlık gibi bir sistem oluşturması gerekiyor. Biz dedik ki her doktorun evrak kaydeden elemanları var, katılım paylarını onlar tahsil etsin. Fakat burada acı gerçeği öğrendik. Doktorların çalıştırdığı elemanlar kamu çalışanı değillermiş. Vatandaştan alınan 2 lirayı kaydeden devlet memuru değil. Bunun üzerine yine söyledik, bizlerde kamu çalışanı değiliz, bizlerde tahsil etmeyelim. Burada hükümetin uyguladığı politika şudur. Eczanelerde kuyruğu kaldırmak çok doğruydu. Kim yaptıysa Allah razı olsun. Ancak kuyrukları kaldırmak için yaptıkları politikaları ile bizler devlete tahsildarlık yapıyoruz. Biz bu konuda dava açtık. Gerekli mahkemelerde davalarımız devam ediyor.

 

İlaç firmaları ve ecza depoları ile yaşadığınız sorunlar neler?

İlaç firmaları ile sorunlarımız var. İlaç firmaları ilacı üretir ve depolara verir. Türkiye'de üç büyük ecza deposu vardır. Selçuk Ecza deposu, Hedef ecza deposu, Nevzat Ecza deposu. Bu depolar bu anlamda toptancıdırlar. Biz ecza depoları ile sorun yaşamıyoruz. İlaç üreticilerinin verdiği sıkıntı sadece bizi değil depoları ve sanayiyi de etkiliyor. Hükümetin yaptığı güzel işlerden birisi de ilaçların fiyatındaki düşüşü sağlamalarıdır. Ama şöyle de bir hata yaptılar ki bir ilacın düşüşündeki karşılık nedir. Kamu kaynaklarının doğru kullanılması ve vatandaşın ilacı ucuza alması için karşı değiliz ama doğru sistemle yapılmıyor. Devlet ilaçtaki ıskontoyu %  11'den %24'e çıkarıyor. Depodan ilacı eczacı alıyor, fakat ıskontoyu devlet alıyor. Biz eczacılar olarak devletin taşımacıları oluyoruz. Devlet ıskontoyu arttırdığında eczacılar ıskonto kadar zarar görüyor. Bu sefer biz eczacılar olarak bunu kabul etmeyeceğiz. Ya firma gelip rafımızdaki ilacı sayacak, ya da depodan aldığımız ilacı depoya geri veririz. Bu ilaç artık ayıplı mal olur.

 

HÜKÜMET BİR YANDAN YAPIYOR BİR YANDAN YIKIYOR

Güzel işler yapıldı. Kuyruklar kaldırıldı, ilaç fiyatları düşürüldü. Yeni ilaç kararnamesinde şöyle bir sistem vardır. AB'ye bağlı 5 Ülkenin fiyatları araştırılır, örnek alınır. En düşüğü Türkiye'de uygulanır. Yanlış bir uygulama değil. Eskiden bu tür konularda kriterler aranmazdı. Hükümet ilaçta fiyat referansına geçelim dedi ama yine bir hata yaptı. Bunu önce avroya bağladı sonra avro- dolar kalitesi belirledi ona bağladı. İlaç 100 TL %10 düştü hükümet bunu 90 TL'ye düştü, ama avro 3 ay boyunca % 15 çıktı hükümet bunu arttırmadı. Getirilen sistem doğru fakat bunun avro veya dolara bağlanması yanlış. Çünkü ben ilaç 76 satıyorum cebimde avro yok, siz ilaç alıyorsunuz sizinde cebinizde avro yok. Burası Türkiye. 100 TL'lik ilacı eczane devlete TL'den satıyor,  siz bir vatandaş olarak acil gittiğinizde, karneniniz yanınızda olmadığında ilacı devletten 100 TL'den alıyorsunuz. Devlet burada 24 TL fazlaya veriyor ilacı. O zaman biz vatandaşa da 76 TL'ye satalım,

 

Buna önerilerimiz var;

Kamunun tüm ilaç alımları internet üzerinden kayıt altına alınıyor. İlaç firmalarını denetlesin. Düşüş yapıldığında ıskontoya da bir düzenleme yapılsın, devlete de vatandaşa da aynı paraya satılsın. Alacağı ıskontoyu sanayiciden alsın. Vatandaş bunu bilmiyor ve daha pahalı ilaç alıyor. İlaç firmaları satılıyor ve el değiştiriyor. Bizim korkumuz, bir süre sonra tüm ilaç sanayinin yabancıların eline geçmesi.

 

ORJİNAL İLACA KARŞILIK EŞ DEĞER İLAÇ

Türkiye'de ucuz eş değer diye bir uygulama var. Bunun da şöyle bir sıkıntısı var. Biz 2009 yılını ucuz eş değer yılı ilan ettik. Eş değer ilacı savunuyoruz. Neden? Orijinal ilaca göre eşdeğer ilacın şöyle bir avantajı var. Eşdeğer ilaçlar da incelenmiş denetlenmiştir. Aynı tedaviyi sağlayacaksa ucuzunu kullanalım. Eşdeğerlik kavramını öyle bir hale getirdiler ki, mide ilaçlarının tümü aynı ilaca bağlandı, tansiyon ilacı eşdeğer diye bir ilaca bağlandı. Ama öyle değil. Büyük bir kısmını eş değer hale getirdiler. Tansiyon gibi önemli bir rahatsızlığa benzer ilaçları eş değer tuttular. Bu insan hayatıyla oynamaktır. Trabzon Karadeniz Bölgesinde hastane konusunda başkent olmuştur. Bu bölgedeki insanlar bir tansiyon ilacı almak için kardiyologların kapısından geçecekler. Bu reçete yazılım koşulu olarak gösteriliyor.

Hükümet bir yandan çok güzel işler yapıyor, diğer taraftan öyle bir yıkıyor, ve bunların telafisi olmuyor.

 

İLAÇLAR KISITLANIYOR

İlaçlara getirilen kısıtlama konusu ise şöyledir, hükümet yıllık bir bütçe ayırır, bu bütçe açık verirse bu bütçedeki ilaca kısıtlama getirilir. Tahminlerimize göre astım hastalıkları ilaçlarına önümüzdeki ay kısıtlama gelecektir.

 

PARAN VARSA TEDAVİ VAR YOKSA ÖLECEKSİN

Devlet Anayasa'da yer alan sosyal devlet anlayışından çıkıyor. Devlet sosyal olmuyor, sağlığın standardını koyuyor. Ve diyor ki hizmet satın alırım ve satın aldığım hizmetin standardı ile denetim görevimi yaparım. AKP Hükümetinin amacı vatandaşına sağlık hizmeti vermek değil. Devlet standardını koymaktır. Hizmeti dışarıdan satın almak, aldığı hizmetin standarda uyup- uyulmadığıdır. Bu da vatandaş ödediği kadar prim alacaktır anlamı taşıyor. Yani paran varsa sağlık hizmeti alacaksın, yoksa öleceksin.

 

HÜKÜMETİN BÜYÜK BİR AYIBI DA YEŞİL KARTLILARA

Hükümet güzel bir uygulama ile asgari ücretin 3'te biri geliri olan ve üzerine mal bulunmayanlara yeşil kart vererek iyi bir çalışmaya imza attı. Ancak yeşil kartlı sağlık ocağına gittiğinde 2 TL istiyorsunuz, devlet hastanesine gidiyor 8 TL ücret alınıyor, sıra özel hastaneye gitmeye geldiğinde ise orada dur diyor. Yeşil kartlıya haddini bil diyor. Bu vatandaş zaten yoksul olduğu için yeşil kart sahibi bu hastadan ücret almak ne kadar doğrudur. Türkiye'de hatalı binlerce yeşil kart verildi. Bir yanlışın üstünü örtmek, hak edenin hak ettiğini vermemek demek midir. AKP Hükümeti oy uğruna vatandaşa bu güzellikleri sundu. Analarının ak sütü gibi helal olsun ama bu hakkı insanların boğazına basa basa geri almak ne demektir" şeklinde konuştu.

HABERE YORUM KAT
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler