İlaçta bağımlı hale geldik
18. Bölge Trabzon Eczacı Odası Başkanı Nevzat Akman, yerli ilaç sanayinin tamamen ortadan kalktığını söylediİlaçta da artıkbağımlı hale geldikGelinen noktada Türkiye'de yerli ilaç sanayi diye bir kurum kalmadı, hepsi özelleştirildi, stratejik bir ürün ol
18. Bölge Trabzon Eczacı Odası Başkanı Nevzat Akman, yerli ilaç sanayinin tamamen ortadan kalktığını söyledi
İlaçta da artık
bağımlı hale geldik
Gelinen noktada Türkiye'de yerli ilaç sanayi diye bir kurum kalmadı, hepsi özelleştirildi, stratejik bir ürün olan ilaç ihtiyaç duyulduğunda bulunabileyecek vasıfta bir ürün haline geldi, halbuki ilaç gibi bir konuda dışa bağımlılığın ortadan kaldırılması bizim hem amacımız hem çabalarımızın başlangıcıydı.
18. Bölge Trabzon Eczacı Odası Başkanı Nevzat Akman, sektördeki sorunlara ilişkin önemli açıklamalar yaptı.
Akman, ilacın ve eczacılığın sorunlarının ülke sorunlarından bağımsız düşünülemeyeceğini söyledi. Kimsenin istemediği şekilde ülkede hergün zorlama gündem değişikliklerinin sözkonusu olduğunu ileri süren Akman, Burada amacın bir şeyleri perdelemek olduğunu düşünenler olduğu kadar ülkenin ekonomik ve sosyal kurumlarının çok iyi olmadığı gerçeği de ortada. Bunu biz eczacılar olarak yıllardır yaşıyoruz dedi.
SESİMİZİ ÇOK YÜKSELTMİYORUZ
Devletle yaptıkları sözleşme ve geri ödeme kurumuyla ilişkilerinin hiç bir zaman sağlıklı bir çizgiye oturmadığına işaret eden Akman şöyle konuştu: Biz para için de alacaklarımız için de çok fazla sesimizi yükseltmiyoruz. Sesimizi yükselttiğimiz konu, yıllardır bağıra bağıra söylediğimiz gerçekler bugün hayata geçiriliyor. Genel Sağlık Sigortası Yasası ve sağlıkta dönüşüm çerçevesinde Türk insanının sağlığa ve ilaca ulaşımı daha zor ve daha pahalı hale getiriliyor. Bu bizim haketmediğimiz bir süreç. Bu kararları bizim yöneticilerimiz de almıyorlar. Borç alanın emir alacağı söyleminden hareketle, IMF Dünya Bankası dayatmalı bu kararlara siyaset tavır koyamıyor. Dolayısıyla sürekli olarak hak kaybına ve hak gaspına uğruyoruz. Bugün alınan kararlar yarına değiştirilebiliyor, biz alınan kararların sürekli olmasını ve insan odaklı olmasını istiyoruz. Son Sosyal Güvenlik Yasası gündeme geldiğinde bizim de üyesi olduğumuz Emek Platformu yurt sathında ciddi ama uyarı amaçlı eylemler sergiledi. Biz Trabzon'da Emek Platformu bileşenleri ile birlikte bir takım faaliyetlerde bulunduk. Bir gün sonra Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı yasayı belki geri çekme değil de, yasada konunun taraflarıyla görüşerek düzenleme yapabileceklerini söylemeleri yapılan etkinliğin ne kadar amaca uygun olduğunun bir örneği.
Sosyal Sigortalar Kurumu Hastanelerinden başlayarak önce özerkleştir, sonra özelleştir anlamında bir süreç takip ediliyor diyen Akman konuşmasını şöyle sürdürdü: Bu uygulamaların aslında devlet hastanelerinin, rehabilite edilerek daha iyi hizmet vermesi gerektiğini düşünüyoruz. Ancak siyaset yada hükümet, yada IMF böyle düşünmüyor. Sağlık hizmetlerinin özelleştirilmesini, özel sağlık kurumlarına kaynak aktarılmasını istiyor yani sağlığın piyasalaştırılmasını istiyor. Biz bir meslek örgütü, toplumun dinamik bir yapısı olarak hem paydaş meslek örgütleriyle hem sivil toplum örgütleriyle ortak tavır sergileyerek Türk insanına bu tür uygulamaların uygun olmadığını buna karşı tavır sergilenmesi gerektiğini düşünüyorum. Yıllarca mücadele ediyoruz, ama geldiğimiz nokta Türkiye'de yerli ilaç sanayi diye bir kurum kalmadı, hepsi özelleştirildi, stratejik bir ürün olan ilaç ihtiyaç duyulduğunda bulunabileyecek vasıfta bir ürün haline geldi, halbuki ilaç gibi bir konuda dışa bağımlılığın ortadan kaldırılması bizim hem amacımız hem çabalarımızın başlangıcıydı.
Hazırlanan Sağlıkta Dönşüm ve Sosyal Güvenlik Yasası içinde çok ciddi tedbirler olduğuna işaret eden Akman, öncelikle yatan hasta ilaçlarının ve araç gereç ile protezlerinin hastane eczanelerinden karşılanması amacıyla bir yasa çıkarıldığını, sözkonusu yasanın üniversite hastanelerini kilitlediğini söyledi. Akman, Devlet hastaneleri bu yasa ile ilaç ve malzeme temin edemez oldu, ameliyatlar ertelendi, dolayısıyla bu kaos sürüyor. Bu kaos sürerken, günibirlik tedavi altında özel sağlık kurumlarına ilaç satma, yani yasa ilacın sadece eczanelerde satılabileceği hükmüne amirken, özel sağlık kurumlarında polikliniklerde, özel hastanelerde ilaç satarak sosyal güvenlik kurumuna faturulandırma çabası varki bu sistem için çok büyük bir kayıp olacaktır. Biz ülke bazında 50 küsür vilayette kurduğumuz yatan hasta reçetelerinin dağıtımı sistemi ile hem eczane çalışanlarının hastanelerde amaç dışı faaliyetlerini engellemek hem hastane çalışanlarının eczanelerden amaç dışı beklentilerini engellemek üzere kurduğumuz sistemde aracıyı ortadan kaldırarak kamu yararını koruyarak yatan hastalara ilaç sağlanması yönünde bir sistem kurmuştuk, mevcut yasayla bu sistem devre dışı bırakıldı diye konuştu.
İlacın eczanede satılması gereken bir olmasının yanında ilacın ehliyetsiz ellerde halka ulaştırılmasının tehlikesine de değinen Akman, Maalesef Sağlık Bakanlığı'nın hazırladaığı bir yönetmelikle bizim OTS grubu dediğimiz sıklıkla kullanılan ağrı kesiciler, vitaminler, mantar ilaçları, grip ilaçları gibi bir çok ilacın geri ödeme sisteminin dışına çıkarılacağı, yani insanlarımızın daha önce sosyal güvenlik şemsiyesinde ulaştıkları bu ilaçlara bundan böyle para ödeyerek ulaşacakları görülüyor.Biz meslek örgütü olarak buna şiddetle karşıyız. Bundan ileriye bir adım varki içler acısı. Bu ilaçların ilaç vasfından çıkarılarak marketlerde satışı yönünde ciddi bir lobi faaliyeti olduğunu görüyoruz. Sağlık Bakanı her toplantıda sorunlarımızı bildiğini ve çözüm konusunda yardımcı olacağını ve ilacı eczane dışında sattırmayacağını söylemesine rağmen, ancak gelinen noktada bu ürünlerin ilaç olmadığını söyleyerek eczane dışına çıkarmaya çalışıyorlar, eğer böyle bir durum gerçekleşirse Türk insanı için endişe duyulması gereken bir hal alır. Ama biz meslek örgütü olarak buna çok cidid bir karşı duruş içindeyiz. Önce kendimizi eğitmeye, meslektaşlarımızı bilgilendirmek amacıyla toplantılar planlıyoruz. Yaşanan sorunlar ve beklentilerle ilgili meslektaşlarımızı aydınlatmayı amaçlıyoruz. Toplumsal sorunlar karşısında sesini yükseltmeyen insanların bireysel sorunlarını gündem ettiklerinde yanlarında kimseyi bulamayacaktır. Bu olaylara toplumun tüm katmanlarını öncelikle bu sistemden yararlanan insanları,çalışanları, emeklileri, işsizleri bilgilendirmek, bilinçlendirmek lazım, biz bu amaçla üzerimize düşeni yapmaya gayret ediyoruz ifadelerini kullandı.
Nurgül Günaydın Kurum