Bilim adamları hastalıklara çare bulabilmek için milyonlarca dolarlık araştırmalara imza atarak mevcut ilaçlardan daha etkin ilaçların keşfi için çabalıyorlar. Güdümlü ilaç dağılım sistemleri sayesinde çok düşük ilaç dozları ile yüksek tedavi başarısına ulaşılması amaçlanıyor. Bu amaçla mikro boyutta kapsüller ya da insan bedeni dışından kontrol edilebilen boşluklu yapıda partiküllerin kullanımı ile ilgili araştırmalar halen devam ediyor. Bilim çevrelerinde geniş yankı uyandıran bu çalışmalar 23-26 Eylül 2012 tarihinde İstanbul’da düzenlenecek olan 15. Avrupa Biyoteknoloji Kongresi’nde tartışılacak ve bu konuda söz sahibi bilim adamları bu kongrede bir araya geleceklerdir.

YENİ NESİL BİYOYAKITLAR

Artık Depolara benzin yerine mikro organizma konulacak. Dünyada, fosil yakıtlara olan bağımlılığı azaltmak ve sürdürülebilir bir enerji kaynağı geliştirmek, gelecekte yaşanacak petrol sıkıntısını aşmada ön sıralarda yer alan bir gündem maddesi Sürdürülebilir biyo yakıt elde etmek için birçok potansiyel alg çeşidinin araştırmaları halen devam etmekte ve bilim adamları gelecekte yakıtların yüzde 12’sinin yosunlardan elde edileceği görüşündedir. Oluşumları milyarlarca yıla dayalı algler çok geniş bir biyoçeşitliliğe sahiptir. Deniz yosunları kolay erişilebilen kıyılarda çok hızlı büyürler, karbondiyoksit kullanırlar ve kolaylıkla biyoyakıta çevrilebilirler. Kuru toprakta ve tuzlu suda yetişebilen yosunlar, şimdiden yosun çiftliklerinden petrol elde etmeyi amaçlayan 100’den fazla şirketin ilgisini çekmiş durumdadır. Alglerin yanı sıra bilim adamları sentetik bakteri yardımıyla da biyo yakıt üretimini hedefliyor. Bakterinin temel genetik yapısı değiştirilmiş ve uzun zincirli alkol molekülleri oluşturmaya yönlendirilmiş. Sentetik bakterinin oluşturduğu bu uzun zincirli alkoller doğadaki benzerlerinden daha yüksek enerji taşımakta. Günümüz biyo-yakıt sektörünün lideri etanol 2 karbon atomlu bir alkol olup sentetik bakterinin ürettiği alkoller ise 8 karbonlu zincirlere kadar çıkabilmekte. Uzun zincirli alkoller ayrıca sudan kolayca ayrılabildikleri için de ideal biyo-yakıt sınıfına giriyorlar. Bu alan SENTETİK BİYOLOJİ olarak da adlandırılmakta olan çalışmaların geldiği noktayı göstermesi açısından son derece önem taşımaktadır.

KİŞİSEL TIP SAYESİNDE GEN HARİTAMIZ BELİRLENİYOR

Kişisel farklılıklar ne olursa olsun aynı hastalık için belli bir tedavinin uygulanması artık geride kalıyor. Herkese tek boyut yaklaşımından uzaklaşılıyor. Kişisel tıp, doğru zamanda doğru hasta için konulan uygun tanı için uygun dozda ve uygun ilaç tedavisine dayanıyor. Genetik yapımız göz önüne alınarak tedavinin uygulandığı kişisel tıp dönemi başlıyor. DNA’ya dayalı testler yapan özel şirketlerin sayılarının artması da kişisel tıbba geçişi hızlandırıyor. Bu şirketler DNA’nıza bakarak hangi hastalıklara yakalanabileceğinizi dahi belirlemeye başladılar. Kendi vücudumuzun el kitabı olan gen haritamız sayesinde kişisel tıbbı tam anlamıyla yaşamaya başlayacağız. Bu son gelişmeler sayesinde 23-26 Eylül 2012 tarihinde İstanbul’da gerçekleşecek olan 15. Avrupa Biyoteknoloji Kongresi’ne kişisel tıp alanında ülkemizde söz sahibi değerli bilim adamları katılacaktır.