Ramazan ayı, sadece dini bir ibadet olmanın ötesinde, bireylerin ruhsal olarak kendilerini yenilemelerine ve güçlenmelerine de olanak tanıyor. Uzman Psikiyatrist Dr. Tuba Erdoğan, oruç tutmanın psikolojik faydaları hakkında değerli bilgiler paylaştı.

Oruç, temel ihtiyaçlar karşısında sabır gösterme pratiğidir. Erken sabah saatlerinden itibaren akşamın geç saatlerine kadar süren açlık ve susuzluk, bireylerin sabır ve irade gücünü artırıyor. Dr. Erdoğan'a göre, bu süreçte bireyler fiziksel zorluklarla başa çıkmanın yanı sıra duygusal kontrolü de geliştirme şansı buluyorlar. Ani öfke ve huzursuzluk gibi duygusal tepkilere karşı daha dayanıklı hale geliyorlar.

Oruç, aynı zamanda empati duygusunu güçlendiriyor. İnsanlar, açlık ve susuzlukla geçen zamanlarında başkalarının acılarını ve ihtiyaçlarını daha derinden hissediyorlar. Bu süreç, bireylerin günlerini daha verimli geçirmelerini sağlıyor; ibadet, dua, okuma ve dinlenme gibi aktivitelerle zamanı değerlendirme becerileri gelişiyor. Dr. Erdoğan, Ramazan'ın toplumsal birlik ve beraberliğe katkıda bulunduğunu, iftar sofralarının insanların sosyalleşmesine önemli ölçüde yardımcı olduğunu belirtiyor.

Oruç tutmak, aynı zamanda insanlara hedef belirleme ve o hedefe ulaşmak için çaba sarf etme becerisi kazandırıyor. Açlık ve susuzluk gibi zorlukların üstesinden gelmek için gereken kararlılık ve azmi teşvik ediyor. Bu süreç, bireylerde kendini aşma yeteneği ve başarı duygusu uyandırıyor, bu da genel anlamda ruhsal sağlığa ve morale olumlu katkılarda bulunuyor.

Dr. Erdoğan, oruç tutmanın sadece fiziksel bir eylem olmadığını, aynı zamanda ruhsal ve zihinsel sağlığımız üzerinde derin etkileri olduğunu vurguluyor. Bu kutsal ayın sunduğu fırsatları değerlendirerek, hem bedenen hem de ruhen yenilenme şansı bulabiliriz.